Öktem

30 15 10
                                    

Gözlerimi açtığımda, bir evdeydim.
Güvendeydim.
Ama elimde kitap yoktu.
Bir anda telaş yaptım, hızlıca ayağa kalkmaya çalıştım.
Başım döndü.
Tekrar yerime oturdum.

O sıra odayı incelemeye koyuldum. Çok tatlı bir yerdi. Samimi olarak döşenmiş bir odadaydım. O sıra odanın kapısı aralandı. İçeri Öktem girdi.
Ona bakamadım.
Korkuyordum.

Gölgesi olmayan biri, insan olmadığını söyleyen biriydi karşımdaki.

Aniden ağlamaya başladım.
İçimde ne varsa dökesim gelmişti. Biraz abarttım sanırım en son kendimi titrerken hatırlıyorum.

Yavaş yavaş ağlamam dindi. Gözlerimi açtığımda Öktem yanıma gelmiş bana endişeli bir ifadeyle bakıyordu. Belki de öyle bakmasından cesaret almış olacağım ki bir anda yanımdaki bedene sarıldım.

Sımsıkı.
Ağladım.
Yalvardım.

Öktem'in bedeni kaskatı kesilmişti. Bende yorgunluktan kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Öktem

Ağlama, demek istedim. Ama demedim, diyemedim.
Ona soracak o kadar sorum vardı ki.

Zaten kafam da dönen bir sürü düşünce vardı şimdi ise böyle ağlaması ona karşı yumuşamama sebep olmuştu.

Zaten hiçbir zaman sert biri olamadım ki!

Uykuya daldığında, onu yatağa bırakıp odadan çıktım. Onu yetkililere teslim etmediğim her an tehlikedeydim.
Ama cevaplaması gereken bazı sorular vardı.
Ve içimde ki ses onu bırakma diyordu.

Buldum!

Onu yetkililere teslim etmeden önce yanıma arkadaşlarımı çağırabilirimdim.
Zaten prens benim en yakın arkadaşım değil mi?

Hemen Demir'i aradım.
Gelmesini istedim.
Ardından Baran ile Luis'i de çağırdım.

Tahminimce 10 dk kadar burada olurlardı. Kendimi hemen bi içki koydum. Başım çatlıyordu.

Kapı çaldığında gelenin Baran ve Luis olduğunu gördüm. 

"O... Öktem Bey, erken dönmüşsünüz. Biz daha fazla kampta kalacağını düşünmüştük."

"Baran sen hakikatten malsın, önemli bir sey olmasa neden erken gelsin?"
Baran bir süre şaşkınlıkla Luis'e baktı. Ardından bana. Kafamı salladım.

"Demir gelsin. Anlatıcam."
İçeri geçtik, Demir büyük ihtimalle saraydaydı. Yoksa çoktan burada olmuştu.

Baran ve Luis'e baktım.
Annem, sarayda seralara bakardı.
Baran'ın annesi de aşcıydı.
Luis ise Demir'in kuzeni...
Hepimiz aynı yerde sadece farklı kademelerde büyümüş çocuklardık. Tabikii bizim için kademe pek önemli değildi. Birlikte büyümüştük. Sadece ben onlardan biraz daha uzak kalmıştım. Eğitimime daha fazla önem vermiştim. Herkes gibi ailemi sefaletten kurtarmak istemiştim.

Kurtardım da.

Askerlik eğitimim diğer askerlere göre daha uzun sürmüştü.
Ben bir anda basamak atlamak isteyen öğrencilerdendim. Hırslıydım.
O nedenle Luis ile Baran bana göre birbirine daha yakındı.
Demir ise...
Demir işte.
Bize çok önem verirdi. Korurdu. Ama kendisini asla bize açmadı.
O da büyüdükçe pek fazla bizimle zaman geçiremedi. Küçük yaşta bir sürü görevi vardı.

Herkes sessizce Demir'i beklerken kapı çalmıştı.
Kapı çaldığında kendimi daha da sıkışmış hissettim. Ne olursa olsun, kraliyete aykırı bir şey yapmıştım. Ve bunu kraliyet ailesinin bir üyesine söyleyecektim.

Diğer BoyutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin