Zıt kutup(un) sonu

25 13 12
                                    

Tatliş bir özürden sonra kendimi uykuya teslim etmiştim. Sabah ise oldukça dinç uyandım.
Erken kalkmamı fırsat bilerek banyomu yapıp hazırlanmaya başladım.
Neye hazırlanıyordum?

Ya da kime?

Ne âlâka canım. İnsan kendine de süslenebilir.

Saçlarımı düzleştirip şekil verdikten sonra üzerime çiçekli, beyaz bir elbise seçtim. Görüntüsü zaten güzeldi bir de belden sonrası zil etek olduğu için daha güzel ve tatlı duruyordum.
Makyaj olarak abartmayarak rutinlerimi tekrarlayarak kahvaltıya indim.
Bugün de kimse masa da yoktu.

Yine mi yemek yapsam diye düşündüm ama sofra hazırdı. Nur ablayı kırmak istemezdim.
Bende herkes gelene kadar bahçeye çıktım.

Acaba elementim neydi.
Hep buz olsun istemişimdir.
Yani en azından dünden beri!

Kendi kendime kıkırdıdıktan sonra elementimi öğrendikten sonra neler olacağını düşündüm. Burası benim için tehlikeliydi. Tamam kimse beni aramıyordu ama yine de değişik yaratıklar vardı. Kendimi korumayı öğrenmeliydim.
Öğretmenlerim ise çoktan belliydi.

Gezintimde ise bir kaçağa rastladım.
"Müzik dinlemeyi çok seviyorsun he Luicik?"
"Evet. En az senin kadar."
"Demekki ırklarımızın bazı özellikleri benzermiş."
"Evet. Ama bizler melek ve şeytan gibiyiz. Zıttız. Ama birimiz olmadan diğerimiz barınamaz."

"Haklısın. Önemli olan-"

"Denge."
"Denge."

İkimizde kıkırdadıktan sonra Lui bana döndü.
"Kahvaltıdan sonra benimlesin. Ders vakti."
"Sen hangi elementsin?"
"Sence?"
"Düşünelim bakalım, hep bahçedesin- oha bahçe perisi misin?"
Uzun uzun bana baktı. Baya uzun baktı.

"Çok mu peri masalı okudun? Bahçe perisi ne be? Ben toprak elementindenim."
"Hee, mantıklı." Bu sefer kahkaha atarak ayağa kalktı ve bana da elini uzattı.
"Kahvaltıya geç kalmayalım. Yoksa Baran ayısı hepsini yer aç kalırız."
"Peki."
Topuklularla yürümek ne kadar zor olsa da Luis'ten tutuna tutuna eve girdim. Girmemle birlikte Baran'ın sesi kulaklarıma doldu. 

'Mutsuzum, çok hastayım güldür beni doktor. Öldüm ama hayattayım tarifi çok zor. Çıkmaz bir sokaktayım gel bul beni doktor. Sanki çocuk yaştayım bana bilmeceler soooorrr...'

"Ne oldu be sana. Ve bu şarkı burada da var mı?"
"Aşığım, Melim. Aşığım!"
"Lan aşıksın da kıza niye 'Melim' diyorsun?!"
"O benim kankam be sanane Öktem bozuntusu. Sen kız yataklara düştüğünde neredeydin onu söyle bana."

"Bir kere ben yataklara düşmedim. Ve yanımda senle Demir vardınız zaten."
"Of, tamam ya sabah sabah oturun zıkkımlanın"
Sanki konuyu biz açmışız gibi yemeğe başlayan Baran hepimizi güldürmüştü.
Yemek faslı bittikten sonra Luis bana döndü.
"Hazırsan gidelim?" Demir'e baktım. Acaba o da katılacak mıydı?

Öktem ise o sıra öksürmeye başladı. Ne oldu be birden bire?
Omuz silkip ayağa kalktım. Demir ise benle hiç göz teması kurmuyordu. Yine eski Demir hazretleri geri dönmüştü. Hoşgeldin buzulcağı!

Luis ile arabaya bindik.
"Bahçe de yapamaz mıydık? Yeterince büyük."
"Evet ama orası toprak elementi olarak fazlasıyla dikkat çeker. Seni izbe bir araziye götürüyorum."
Kafamı salladım. Korkuyor muydum. Belki. Ama Luis'ten değil başıma bir şey gelmesinden.
Geldiğimiz yerde bir akarsu vardı.
Ve cennet gibi bir yerdi.

"Burası çok güzel. Hayal ettiğimden bile." Luis kaşlarını çattı ama sonra önemsemeden devam etti.
"Evet. Burada müzik dinlemeye bayılırım."
"Biliyorum."
"Hı?"
"Yani tahmin ettim."

Diğer BoyutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin