Yeni Çocuk

55 5 9
                                    


Sabah birden yatağımdan sıçrayarak uyandım. Meğer kabus görmüşüm. Saate baktım ve saat daha sabahın sekiziydi. Yataktan kalkıp odamdaki banyoya yüzümü yıkamaya gittim. Aşağı inerken evin 2 katlı olduğunu unutup az kalsın merdivenlerden düşüyordum. Mutfağa bir şeyler atıştırmak için gittiğimde Duru'nun sandviç hazırladığını gördüm ve bana da hazırlamasını rica ettim. Televizyonu açıp hava durumuna baktım güneşli gözüküyordu. Sandviçlerimizi yedikten sonra odama çıktık ve Duru ile birlikte dedikodu yapmaya başladık. Beş dakika sonra İrem geldi ve "Bensiz dedikodu mu yapılır?" dedi. Biz de gülerek içeri gelmesini söyledik. Saat 10 olmuştu bizde Nisa'yı ve Doğa'yı uyandırma kararı aldık ve Nisa'nın odasına doğru ilerlemeye başladık. Tam kapıyı açacakken içerden Doğa çıktı ve bize çarptı. Dün Nisa korku filmi izlediği için Doğa'yı yanına çağırmış. Beraber uyumuşlar. Neyse bizim kızlar kahvaltı yaparken ben İrem ve Duru yürüyüş yapmak için dışarı çıktık. Duru koşu antrenmanı gibi sporlar yaptığı için biz ona katılmadan yavaş yavaş İrem ile yürüyorduk. Sonra bir köpek gördük ve hemen sevmeye gittik. İrem biraz korktuğu için uzaktan sevmeyi tercih etti. Köpeğin tasmasında adres yazıyordu ve köpeğin kaybolduğunu düşünüp onu o adrese götürmeye karar verdik. Tam adresteki evden içeri girecektik ki bir kız arkamızdan "Buyurun, kime bakmıştınız?" dedi. Arkamı döndüm ve birden karşımda Ayşe yani eski site arkadaşımı görünce üzerine atladım. Birbirimize o kadar çok sıkı sarılmıştık ki onu bıraktığımda kemiklerimin sızladığını hissedebiliyordum. Bu tatlı köpeğin sahibiymiş. Hemen hemen 5 yıldır onu görmemiştim. Çünkü o Antalya'ya taşınmıştı ama ben bunu tamamen unuttuğum için onu aramamıştım. Evinin yakınlarında bir kafede oturup kahve içtik. Dertleştik biraz. İrem birden "Arya çok geç kaldık saat 12!" deyince Ayşe ile hızlıca vedalaşıp eve doğru koşmaya başladık. Eve geldiğimizde kızlar yoktu. Telefonlarımız yanımızda olmadığı için de bize ulaşamamışlardı. Biz de hızlı bir şekilde giyinip onları aradık ve hangi alışveriş merkezinde olduklarını sorduk. Alışveriş merkezine vardığımızda onlar bir bankta oturmuşlardı. Bize hemen bir şeyler almamızı yoksa bizi beklemeyeceklerini söylediler. Duru bizi beklemeden gitmişti çünkü onun okuluyla alakalı bir şey olmuş. Bu yüzden okula gitmiş. Bizde acele birkaç parça kıyafet alıp kızlarla eve gitmiştik. Yarın okul olduğu için çok heyecanlıydık. Herkes erkenden yattı ama ben bir türlü yatamadım. En sonunda yataktan çıkıp zaman geçsin diye biraz yüz bakımı falan yaptım. Saat gece 1 olmuştu ve ben uyanıktım. En sonunda uyumasam bile yataktan çıkmamaya karar verdim. Sabah yüzüme bir bardak su dökülerek uyandırıldım ve uyandığım an Nisa'ya küfretmeye başladım. O da " Uyan hadi uykucu saat 7. Hazırlanman için 1 saatin var." Dedi. Ne kadar da şapşalım. Bir saatte nasıl hazırlanabilirdim ki? Hemen duş alıp üstümü giyindim ve sade bir makyaj yaptım. Sadece kaşımı doldurmuştum, ruj ve maskara sürmüştüm. Aşağı inip bir şeyler atıştırdım ve kızlarla taksiye binip okula doğru gitmeye başladık. Duru ile okullarımız yan yanaydı. Duru bizden önce indi. Okula vardığımızda müdür yardımcısının yanına gidip sınıflarımızın nerde olduğunu öğrenip sınıflarımıza geçtik. İyi ki aynı üniversiteyi kazanmışız diye kendi kendime konuşuyordum. Arkadan bir kağıdın bana çarptığını hissedip arkamı döndüm. Atan kişi siyah saçlı, beyaz tenli bir çocuktu ve ona bakıp "Ne yaptığını sanıyorsun sen?" diye bağırdım. O da "Sakin olsana biraz. Çöpe atacakken sana çarptı. Bu kadar abartmana gerek yok." Deyip güldü. Ben de "Kendini komik falan mı sanıyorsun sen?" diye bağırınca ayağı kalkıp arkadaşlarına dönerek "Küçük ablamız biraz sinirli çıktı" dedi. Ben de daha fazla muhatap olmamak için bir şey demeden yerime oturdum ve içimden bu çocuğu öldürmek istediğim hakkında düşünceler geçmeye başladı. Arkadan bir kız "Bırak şu kendini bir şey sanan kızı." Deyip gülünce ayağı kalktım ve kızın saçına yapıştım. "Kızım bak seni kimse elimden alamaz. Bence benimle aranı iyi tut ve otur yerine!" deyip kızı ittim. Kız yapmacık bir şekilde ağlamaya başladı ve arkadakiler kızı teselli etmeye çalıştı. Bana kağıdı atan çocuk üzerime doğru gelince birden korktum ve geri çekildim. Kolumu sıkarak "Bak eğer bir daha ikizime bulaşacak olursan sana bu okulu dar ederim." Dedi. Ben de "Bıraksana kolumu! Sen kendini ne zannediyorsun? Asıl sen ve şımarık ikizin bana bir daha karışırsanız ben size okulu dar ederim. Anladın mı beni?" deyip ittim onu ve koşarak sınıftan çıktım. Ağlayarak "Okulun ilk gününde yaşadığım şeye bak bütün salaklar beni bulur zaten!" diye kendi kendime söyleniyordum ki birden birine çarparak sersemledim. Özür dileyip kafamı kaldırdığımda karşımda Kaan'ı gördüm ve birden ona sarılıp daha çok ağlamaya başladım. O ne olduğunu şaşırmış beni teselli etmeye çalışıyordu. Sonunda kendimi toparlayabilmiştim. Kafamı çektiğimde Kaan bana gülümseyerek bakıyordu. Kendi kendime "Keşke yerin dibine girseydim." Diye söylendim. Kaan'a neden güldüğünü sordum ve bana "Gömleğim sırılsıklam oldu." Dedi. Özür diledim ve üstünü cebimdeki peçeteyle silmeye çalıştım. Sorun olmadığını sadece ona neler olduğunu anlatmamı söyledi. Dersim başlamak üzere olduğu için ona daha sonra neler olduğunu anlatacağımı söyleyerek lavaboya gidip akan maskaramı temizledim ve sınıfa koştum. Neyse ki hoca daha gelmemişti. Yerime oturdum ve hiçbir şey demeden hocanın gelmesini bekledim. Ders bittiğinde kantine gidip bir kahve alıp oturdum. Neden bu kadar abarttığımı düşünürken karşıma biri oturdu. Tabii ki Kaan'dı. Ona neler olduğunu anlatmadan kahve isteyip istemediğini sordum. Kahve sevmediği söyledi ben de "Kahve sevilmez mi?" dedim. Güldü, "Hadi neler olduğunu anlat." Dedi. Ben de anlattım. "Kimmiş bu çocuk, söylesene." Dedi. Ben de "Niye dövecek misin?" deyip güldüm ama o çok ciddiydi. "Saçmalama." Dedim. O da "Kavgacı biri değilim merak etme sadece kim olduğunu merak ettim." Dedi. Ben de önemli biri olmadığını artık bu konu hakkında konuşmak istemediğimi söyledim. Israr etmedi. Arkadan biri bana sarıldı ve neye uğradığımı şaşırarak döndüm. İrem'miş. Arkasından bizim kızlar geldi ve yanımıza oturdular. Beni böyle üzgün görünce ne olduğunu sordular, ben de anlattım. Bizimkiler hangi çocuk olduğunu sordu ben de söylemeyince ısrar ettiler. Kaan "Bence bu konuyu daha fazla uzatmayın kızlar. Daha çok üzülmesin." Dedi. Kızlar hiç onu takmamış gibi ısrar etmeye devam ettiler. Ben de "Çıkışta bizim sınıfın önüne gelin söz göstereceğim." Dedim. Derslerim bitti ve tam hoca çıkarken bizim kızlar ve Kaan sınıftan içeri girdiler ve hangisi diye bağırdılar. Ben de beni daha fazla rezil etmesinler diye söyledim. Nisa Kaan'a "Sen Arya'yı dışarı götür biz şu odunla biraz konuşacağız." Dedi. Ben de "Asla böyle bir şey olmayacak." dedim. Kaan kolumdan çekiştirerek beni sınıftan çıkarıp sınıfın kapısını kapattı. Allah'tan sınıfta bizim kızlar ve odunla tayfasından başka kimse yoktu.

-İREM'İN GÖZÜNDEN- Arya'ya karışan odun gerçekten de yakışıklıydı. Zaten yakışıklılar daha geri zekalı oluyor. Odunu kolundan çekip "Bizim kardeşimize karışan odun sen misin?" diye sordum. Çocuk sinirle elimi itip "Sen önce o elini bir çek yoksa kırarım o elini." Dedi. Sinirden şu odunu paramparça etmek istiyordum ama sakin olmalıydım. Sonuçta ilk günden okuldan atılmak istemezdim. Nisa araya girdi ve "Bak seninle aramızda kişisel bir problemimiz yok ama eğer daha fazla ileri gidersen sorunu kişiselleştirebiliriz. Sadece insan gibi Arya ile aranızda ne geçtiğini senden dinlemek istiyoruz." Dedi. Nisa'nın bu hali beni çok şaşırtmıştı beni. Nisa direk çocuğun üstüne atlar diye düşünmüştüm. Ben "Arkadaşlar biraz sakin olur musunuz acaba?" dedim. Çocuk bana elini uzatarak "Öncelikle ben Buğra." Dedi. Bende elini sıkarak "Ben de İrem." Deyip gülümsedim. Herkes bana beni dövecek gibi baktı. Ben de "Kimsenin eli havada bırakılmaz." Dedim. Çocuk güldü ve "Bakın o kendini bir şey sana kızla hiçbir problemim yok. Çöpe kağıt atacakken ona çarptı ve birden bire sinirlenip ikizim Tuğçe'nin saçına yapıştı ve zar zor elinden aldık daha sonra ben de uyarmak amacıyla kolunu tutup bize bulaşmamasını söyledim. O da asıl siz bana bulaşmamalısınız diyerek kaçtı gitti." Nisa hemen ortaya atılarak "Kaçmadı sadece senin kemiklerini kırmamak için sakinleşmeye gitti." dedi. Doğa "Ayrıca sen ne hakla benim arkadaşımın kolunu sıkarsın?" diye bağırdı. Buğra "Kız kardeşime karışanın canını yakarım o kadar." Deyip sınıftan çıktı. Öylece kalmıştık hepimiz. Arkasından da onula beraber sınıfta kalanlar gülerek çıktı.

–ARYA'NIN GÖZÜNDEN- Kaan beni sınıftan çıkarmıştı. Ben de "Neden beni dışarı çıkardın ki? Şimdi bizimkiler çocuğu döverler kesin." Dedim. Kaan "Saçmalama öyle bir şey yapmayacaklar. Sadece insan gibi konuşacaklar." Dedi. Birden kapı açıldı ve ben kapıya yaslandığım için geriye doğru düşüyordum ki kapıyı açan kişi tutmuştu beni. Baktığımda beni tutan kişinin bana sataşan odun olduğunu gördüm ve beni tuttuğu için şaşırmıştım. Teşekkür ettim ama o bir şey demeden gitti. Kaan "İyi misin?" dedi. İyi olduğumu söyledim. Odunun tayfası da arkasından çıkmıştı. Sonra Duru geldi, neler olduğunu sordu. Biz de anlattık. Kaan ile içeri girip kızlara neler oluğunu sorduk İrem hemen "İsmi Buğra." Dedi. Güldüm ve "Vay be, arkadaş olmuşsunuz. İyiymiş." Dedim. Nisa "Saçmalama. O kendini beğenmişle asla arkadaş olmayız." Dedi. Doğa "Her neyse insan gibi konuştuk ama o insan olmadığı için anlamakta güçlük çekti." Ben artık konuyu kapatmamızı söyledim ve sınıftan çıktık. Kaan'a her şey için teşekkür ettim tam vedalaşırken Nisa Kaan'a bakıp "İstersen bize gel. Ben çok güzel pizza yaparım." Dedi. Ben de "Ben bugün aç kaldım o zaman." Dedim. Kaan "Benim daha güzel bir fikrim var. Bence siz bana gelin. Ben size yemek yapayım." Dedi. Duru "Pardon?" dedi. Klasik Duru işte. Kaan şaşırıp "Cevap vermeyecek misiniz?" dedi. Doğa da "Tamam, gelelim o zaman." Dedi. Kaan'ın arabasına bindik ve onlara doğru gitmeye başladık. Yol boyunca kimse konuşmadı. Evi sitedeki bir apartmanın sondan 2. Katıydı. Bir ev arkadaşı varmış. Adı Emir. O da bize katıldı. Bize evi gezdirirken balkona çıkmaya korktum o yüzden ben mutfakta onların balkondan çıkmasını bekledim. Kaan "Ben yemeği yapmaya başlayayım o zaman ." dedi. İrem "Çok kalorili bir yemek olmasın lütfen. Diyetteyim." Dedi. Nisa "O her gün diyette zaten. Sen kafana göre takıl." Dedi. Duru "Umarım zehirlenmeyiz." Dedi ve hepimiz güldük. Ben "O zaman tatlıları ben yaparım" dedim. Doğa "İşte bizim Arya'mız dedi ve güldü. Ben tiramisu yaparken Kaan etli sebzeli bir şeyler yapıyordu. Yemekler hazır olduğunda masaya oturup yemeye başladık. Nisa yemeğine hemen hemen hiç dokunmamıştı bile. Ona neden yemediğini sordum. Bana zaten normalde de bu kadar yediğini söyledi. Doğa'nın kulağına "Nisa'ya ne oluyor?" dedim. "Sanırım Emir'den etkilendi o yüzden." Dedi. Yemeklerimizi ve tatlıyı yedikten sonra film izledik. Film bittikten sonra her şey için Kaan'a teşekkür ettik. Tam vedalaşırken Kaan kulağıma "Doğa çok güzel bir kız beğendim ama duygularım ilerler mi bilemiyorum. Belki ilk başta sizin dedikleriniz yüzünden onunla kendimi düşünmeye başlamış olabilirim ama bu düşünceler hoşuma gidiyor." Dedi. Şok olmuştum. Sevincimden dans etmek istiyordum ama durum müsait değildi. Ben de Kaan'a "Merak etme o seni beğendiğini bana söyledi. İkinizin beraber olması için elimden geleni yapacağım." Dedim. Bir taksiye binip eve geldik. Çok yorgun olduğumuz için hepimiz üstümüzü değiştirip uyuduk. 

Müzik KutusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin