I-II

1.3K 100 273
                                    

>Slowburn/Yavaş yavaş ilerlemeye devam ediyoruz.

>Bölümde bolca Tsundere Geralt mevcut^^

°JASKİER°

Ciri ailesini kaybettiğinde dokuz yaşındaydı.

Jaskier haberleri duyduğu anda yönünü doğruca Cintra'ya çevirmişti. Dört ay önce Ciri'nin doğrum gününü kutlamak için krallığa uğramıştı. Yaklaşık iki buçuk hafta orada kaldıktan ve Ciri'yi mutlu edecek her türlü çılgınlığı yaptıktan sonra yönünü Verden'e çevirmişti. Fakat haberler kıtanın dört bir yanına dağıldığında, Jaskier Geralt'ı bulmayı beklemeden eşyalarını toplayıp kaldığı ufak handan sanki biri onu ateşe vermiş gibi ayrılmıştı.

Witcher ile yolları her seferinde bir şekilde kesişiyordu, açıkçası Jaskier'ın onu aramasına çok da ihtiyacı olmuyordu. Mükemmel iz sürme yetenekleri yoktu, sadece içgüdülerine kulak vererek oradan oraya geçiyordu ve bam! Sanki biri Geralt'ı parmağıyla yerleştirmiş gibi karşısında buluveriyordu.

Saraya varmayı başardığında Kraliçe Calanthe'yi duvarların biraz arkasında askerlerine emirler yağdırırken gördü. Jaskier içeriye süzülerek doğruca kraliçeye doğru ilerlerken Calanthe'nin sert gözleri üstünde sabitlendi. Dik duruşu, sinirlenmekten bir saniye uzak duran yüz ifadesi ve kıyafetinin belinden eksik olmayan ufak taşlarla süslü hançeriyle kraliçe en son hatırladığı gibiydi. Ancak yüzündeki maskeyi gölgeleyen başka bir duygu daha vardı. Siyah boya sürülmüş gözlerini cam parçaları gibi keskinleştirmiş, aynı zamanda kırılganlaştırmıştı da.

Keder diye düşündü Jaskier. Calanthe Pavetta'nın eşini hiçbir zaman tam olarak aileden biri gibi görmemişti fakat kızını her anne gibi canından fazla sevmişti. Jaskier ikisi hakkında yıllar önce birkaç şiir ve sonat yazmıştı ve şaşırtıcı bir şekilde, Calanthe yazdıklarını beğenmiş, ona hediye olarak kaliteli bir şarap dahi vermişti.

''Majesteleri,'' Kraliçenin yanına vardığında başını eğerek ufak bir reveransta bulundu. ''Size en içten baş sağlığ-''

''Ciri'yi bulamıyoruz.'' Dedi kraliçe aniden sözünü keserek.

''Ne demek bulamıyorsunuz?'' Jaskier kalbini ele geçirmeye başlayan endişenin önüne geçmeye çalışarak, kraliçeye dikkatli gözlerle baktı. ''Ciri daha bir çocuk. Nereye gidebilir ki? Buralarda bir yerlerde olmalı.''

''Askerlerle birlikte her yere baktım. Odalar, mutfak, avlu... En son ormana bir arama takımı gönderdim. Sanki yerin dibine girmiş gibi! Nereye gitti bu kız?''

Calanthe başına giren ağrıyı ovalarken Jaskier sanki her an Ciri bir yerlerden çıkabilirmiş gibi etrafı gözledi. Oldukça uzun ve acımasız geçen kış yeni yeni sona ermişti. İlkbaharın habercisi olan papatyalar en olmadık yerlerde bile başlarını gösterirken, hava hala biraz soğuk ve esintiliydi. Ayrıca birazdan sıkı bir yağmurun yağacağını gösteren koyu renkli gri bulutlar gökyüzünde kümelenmeye başlamıştı.

Ciri zeki bir kızdı. Saraydan kolay kolay ayrılmazdı, dışarıda onun neyin bekleyeceğini az çok biliyordu çünkü. Muhtemelen bir yerlerde saklanıyor olmalıydı. Jaskier şöyle bir saraya baktı, hemen ardından arkasında uzanan kocaman avluya baktı.

''Sanırım nereye gittiğini biliyorum.''

Diğerlerinin peşine takılmasını beklemeden, bacaklarının el verdiği kadarıyla hızlıca sarayın etrafında yarım tur dönüp güneye doğru açılan geniş avluya girdi. Buraya defalarca kez hava güzel olduğunda Ciri ile birlikte saklambaç oynamak için inmişti. Küçük kızın saklanabileceği yerleri avucunun içi kadar iyi biliyordu. Özenle biçilmiş çalılar kışın etkisinden henüz kurtulamadığı için yeşermemişti ve normalde yaz aylarında her renkten gülle dolup taşan bahçe şimdi renksiz, sadece yeşil bir çimenden oluşan hareketsiz bir deniz gibiydi. Fakat etrafta pek çok iri gövdeli, göğe doğru uzanan uzun ağaçlar vardı. Özellikle bir tanesi, Ciri'nin saklanmayı en çok sevdiği yerdi.

Yalnız Kurt | The WitcherHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin