Ellerimi başımın arkasında birleştirip gökyüzünün eşsiz maviliğine daldım. Bulutları kendi kafamda saçma şeylere benzetip kıkırdanmaya başladım.
"Neye gülüyorsun sen böyle?"
Emma aynı hareketi yaparak yanıma uzandı.
"Baksana Emma şu aynı suratsız Paul amcaya benziyor"
Ellerini ağzında birleştirip sessizce gülmeye başladı.
"Sessiz ol Mia bizi duyarsa bu hiç iyi olmaz, ama haksız olduğunu da söyleyemem"
Birbirimize bakıp ardından tekrar bulutlara döndük. Annemin sesi ile yerden doğrulup ağır adımlarla bahçe kapısını açtım.
"Bu günlük bu kadar yeter çocuklar, yarın okulun ilk günü Mia'nın hazırlanması gerekiyor"
Surat asıp Emma'ya sarıldım.
"Hadi ama minik dostum, iki sokak ötede oturuyorum"
Kollarımı sıkıca sardığım boynundan çekip utanırcasına gülümsedim.
"Yarın okula başlıyorum seni çok az göreceğim"
"Bunu için mi üzülüyorsun, yapma ama. İstediğin zaman gelirim unuttun mu şapşal"Gösterdiği merdiveni görünce gülümsedim, pencereme dayadığı akşamları unutmamıştım.
Sıkıca sarılıp ona veda ettim, en yakın arkadaşımdan bir süre ayrı kalmak zorundaydım ama bu uzun sürmeyecek ti. Gerekirse okuldan kaçardım, yine de onu görürdüm.
Odama girip yatağın altına kaldırdığım okul çantamı çıkardım, 3. Sınıfa geçmiştim mutlu olmam gerekiyordu aslında. Büyüyordum.
Fazla bir şey gerekmiyordu, kalem defter falan filan işte. Ha unutmadan birde oyuncak ayıcık, onsuz asla gidemezdim.
Sinsice sırıtıp ayıcığı çantamın içinde açtığım yırtığın içine sakladım. Annem bunu öğrense kim bilir neler yapardı.
Çantayı kapının arkasına atıp annemin yanına indim, hava kararmak üzereydi. Mutfakta duyduğum kokular iştahımı kabartıyor du.
Uzun süren yemeğin ardından odama çıktım, bir yandan seviniyor diğer yandan korkuyordum. Beni neyin beklediğinden habersizdim.
Yarın büyük gündü, yeni başlangıç, yeni dostluklar. Emma bunu duysa kim bilir ne kadar üzülürdü. Ağzımın üzerine parmağım ile vurup yorganın altına girdim.
Bir süre kıvransam da kendimi uykunun derinliklerine teslim ettim.
》》》
Çalar saate her ne kadar su bocalamış olsam da bana inat hâlâ çalışıyordu. Gözlerimi koca bir yorgunluğun üzerime sinmesine aldırış etmeden araladım.
Annemi ilk kez uyandırmadan erken kalkmayı başarmış tım. Parmak uçlarımda yürüyüp mutfaktan aldığım kurabiyeleri giydiğim tişörtün altını kıvırarak alabildiğince doldurdum.
Odama sessizliğimi koruyarak girip kapımı iki kez kilitlendim.
Kurabiyelerden bir kaçını hızla yiyip geri kalanını çantama attım, okula kadar ufalacağını bilmeden.Hızla giydiğim okul kıyafetlerimi düzeltip çantamı aldım, hazırdım. Kilitlediğim kapıyı sessizce açıp merdivenlerden indim.
Arkamdan işittiğim ses ile tek ayak üstünde adımlarımı durdurdum.
"Bir şey unutmadın mı?"
Unutmak mı? Yoo, hiçbirşey unutmamış tım. Ayaklarım ile yerde sekiz çizip mahçup tavırla başımı eğdim.
"Ah Mia biz seninle ne yapacağız böyle?"
Elinde tuttuğu suluğu bana uzatıp başını iki yana salladı. Büyükleri anlamak ne kadarda zor du böyle, yalnızca suluk. Yinede sesimi çıkarmadan alıp çantamın kenarına yerleştirdim.
"Okulun ilk günü sakın haylazlık yapayım deme"
"Sonraki günler yapabilirim yani"
"Bak..."
"Tamam anneciğim yaramazlık yok"Elimi arkama saklayıp parmaklarımı birleştirdiğimi görmüyordu tabi...
Okulun ilk günü aynı sınıf, üst kata taşınmış ve aynı arkadaşlar, ilgimi çeken hiçbir şey yoktu. Öğretmenin sınıfa gelip hoşgeldin faslından sonra yeni bir arkadaşımızın olacağını, ona kendimiz nasılsak öyle davranmanı istemişti.
Bunu neden istediğine anlam vermemiştim, tekerlekli sandalyede hareketsiz oturan bal rengi gözleriyle etrafı izleyen çocuğu görene kadar.
Nerden bilecektim bana neler kazandıracağını ¡
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yudum Mutluluk
Fiksi RemajaEngelli Küçük Bir Çocuğun, Engellerini Kaldırmaya Çabalayan Küçük Bir Kızın Hikayesi... Engellerini Kaldırmaya Hazır mısın ? Hüzünlü Masalsı Hikâye ...