2 yıl sonra Seoul
Sehun yeşil eşofman üstünün fermuarını çekip aynadaki görüntüsüne baktı.Ciddi ifadesini aniden sersemleştirip,elindeki buruşturulan peçeteyi burnuna götürdü.
Diğer eliyle peçetenin ucunu döndürerek sivrileştirdi ve bir burun deliğinin içine yolladı.İki üç kez döndürdükten sonra kısılan gözleriyle birlikte seslice hapşırdı.Evet,amacına ulaşmıştı.Burnundan çıkan yapışık sıvıyla rolüne cuk oturuyordu.
Kutu gibi odanın dolabına ilerledi.İçinden silindir demir bir kutu alıp içini açtı.Rulo haline getirilmiş paralara bakıp iç geçirdi.'Ülkeme döndüğümde sanırım zengin olacağım.'
Sehun bu kasabaya geleli neredeyse iki sene olmuştu.Yaşlı bir teyzenin onu bulup iş vermesiyse şansındandı.Altında ufak bir marketi olan teraslı bir evde,oğluyla birlikte yaşıyordu kadın.Senelerdir polis olamaya uğraşan oldukça saf ve boş atıp tutan bir oğlu vardı.
Sehun'u bulması onun için iyi olmuştu bir nevi.Marketteki çoğu işi oğlu kaytardığı için Sehun'a yaptırıyordu.Tabiiki bununda bir karşılığı vardı.Evlerinin küçük bir odasını ve her ay 200.000 Won olmak üzere maaş veriyordu.
Sehun,köyün delisi olarak parasını hiç harcayamamıştı.Bugüne kadarsa toplam 4,857,752 Wonu olmuştu.
Yeşil eşofmanlı deli odasından çıkıp terastan markete inen merdivenin önüne geldi.Basamakları inmek yerine ellerini havaya kaldırıp kendini saldı.Merdivenlerden yuvarlanarak aşağıya ulaşmıştı.
Tıpkı bir deli gibi.
Kutularla yığın oluşmuştu merdivenlerin sonunda.Neyseki canı acımamıştı.Her sabah rutin olarak yapardı bunu.Ve yine her sabah azar işitirdi yaşlı ajummadan.
"Aigoo.Seninle ne yapacağım ben." ayıplarken elini sallayıp yaklaşmıştı yerdekine.Kollarından tutup kaldırmıştı,sümükleriyle sırıtan Sehun'u.
"Kamyonet gelir birazdan malları içeriye yerleştir olur mu?Benim üst mahalleye kadar gitmem gerekiyor." ajumma lafını bitirdikten sonra beklemeden gitmişti.
Sümüklerini koluna silip giden ajummanın arkasından el salladı.Kimsenin görmediğini bile bile.Çünkü deliler böyle yapardı.O da bu kasabanın delisiydi..
Marketin önündeki küçük banka oturup ellerini cebine yerleştirdi.Gelen geçene garip seslerle gülümseyip şarkı söylüyordu.
O sıralarda motor sesi duyuldu.Sokağı dönen postacı bankın önüne geldiğinde durdu.Markettin önündeki dondurucudan dondurma alıp Sehun'un yanına oturdu.
"Bir değişiklik var mı?" şişko adam sorduğunda Sehun etrafa gülücükler saçmaya devam ediyordu.Sokaktaki çocuklar haricinde etrafta kimse yok gibiydi.
"Birlikten bir ses yok,belkide beni unuttular."
"Ne zamandır burdasın?"
Sehun cebinden bir sayaç olduğu belli olan çipi çıkardı.Analog ekrana bakıp iç çekti.
"736 gün oldu."adam küçümser gibi bir bakış attı.
"Hala şafak sayıyorsun.Yaklaşık 16 senem burda geçti.Neredeyse herşeyi unutacağım.Ama böylesi daha iyi zaten."adam şişko yanaklarını gererek konuştu.
"Ajussi bişey mi oldu?Yüzün gülüyor."
"Bilmek ister misin?" adam etrafını kolaçan ettikten sonra tüm ciddiyetiyle tekrar deliye döndü. "İyi dinle.Az önce terfi oldum."
"Birliğin üyesi mi oldun?" Sehun inanamayarak gözlerini büyüttü.
"Aishh.Öyle değil" cebinden anahtarlığını çıkarıp,gözünün önünde salladı. " Sistar'ın fan klübü üyesi oldum.Ahh,Güney Kore hakkında biraz bilgi edinmelisin.Birlik senin gibi üstün başarılı birini nasıl-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SECRETLY GREATLY (은밀하게 위대하게) [ASKIDA]
FanfictionKuzey Kore'den üç ajan. İki sene önce görevi için geldiği kasabada deli rolünü oynayan Teğmen Oh Sehun. General bir babanın oğlu olmasına rağmen herşeyi kendi gücüyle başarmaya çalışan Kris. Ve 13 yaşında kendine örnek alarak yetiştiği kaptanın peşi...