0.3

32 2 0
                                    

Selam güzellerim/yakışıklılarım.

Nazılsınız?
Umarım iyisinizdir.
Bu bölümde sizler gibi bende çok heyecanlıyım.(Heyecanlı değilseniz çaktırmayın ama tamam mı?)

Benim heyecanlı oluşumun sebebi; bölümü beyenecekmisiniz? Beyenmeyecekmisiniz?
Bunun sonucunu gelen votelerden ve yorumlardan anlamamı sağlayın lütfen.

Lütfen beni kırmayın ve bölüm sonunda düşüncelerinizi yorumlara bırakın.🙂

3.BÖLÜM - ACIMASIZ

"Hayat geçmişten ibarettir. Kaçarsan kovalar...
Ve bende kaçıyordum, Kovalanacağımı bile bile."

Ameliyathane'den çıkan doktorla beraber Ömer ona döndü. Hiç birşey demeye fırsat vermeden doktor konuşmaya başladı.

"Sanırım Kumru Hanımın yakını sizsiniz. Merak etmeyin durumu iyi. Bir ara kalbi durdu fakat hastamız çok dirençli. Bizimle kalmayı başardı. Geçmiş olsun." dedi ve koridorda Ömer'i yanlız bırakarak gitti.

Ömer doktorun arkasından kaşlarını çatarak bakarken elini ensesine götürüp içindeki o hissin yerine rahatlamanın almasıyla duraksadı.

<€f®uz€'d€n>

Nefesim ciğerlerime yetmiyor, dünya bana inat yavaşlıyordu.

Saliseler; saniye,
Saniyeler;dakika,
dakikalar; saat,
saatler; günler,
günler; haftalar,
Haftalar; aylar,
Aylar; yıllar,
Yıllar; Asırlar...

Bu döngü bana inat yavaştı her zaman.

Saliseler; kalp atışlarım yavaşladığında yavaşlıyordu.
Saniyeler; ağladığımda,
Dakikalar; kimsesiz kaldığımda,
Saatler; yanlız üşüdüğümde,
Günler; hayatın acı dolu anlarını tattığımda,
Aylar, yıllar ve asırlar da; acıyla yaşamayı alıştığımda, sırf hayatın bana karşı olan inadından yavaşlıyordu...

Kesik bir nefes alıp verdim. Gözlerimi birkaç sefer kırpıştırarak araladım ve tavana baktım bir müddet. Burnuma hastane kokusu dolunca yüzümü buruşturarak etrafa baktığımda Ömerle göz göze gelince afalladım.

Bu adamın bakışları yüzünden ölümü arzulayabilirdim. Bu bakışlardansa... Sanırım ölümü tercih ederim.

Uzun, kıvrımlı kirpikleri... Hiçbir zaman uzamasına izin vermediği sakalları... Geniş çene kasları... Dolgun, hafif kırmızıyı andıran dudakları...
Kumral, dalgalı saçlarının birkaç tutamı anlına düşerken tehlikeli bir görünüme sahipti her zamanki gibi. Çatık kaşları artık bir yer belirlemiş kendine, her zaman öyle duruyordu.

Ürkütüyor, geriyordu.
Ölüme giderken beni de sürüklüyordu yanında sanki.

Bakışları okyanus gibi, korkutuyordu insanı ama heyecanlandırıyordu da. Evet, bu korkudan kaynaklanan heyecan.

Hani bir çocuk kaybolurda annesini bulamaz ya.
Heh işte tam o duygu gibi.

"Sonunda uyandın. Bir daha beni bu kadar bekletme! Senin yüzünden işlerim hep duruyor!"

Bana karşı sarf ettiği sözlere karşı hiçbir tepki vermeden "Beklemek zorunda değilsin. Başıma adam dikebilirdin her zaman yaptığın gibi." dedim yeni uyandığımdan dolayı boğuk, ama sert ses tonumla.

Tabi Ömer'in buz kesen sesi karşısında benim sesim karınca kadar bile değildi, o ayrı mesele.
Neden bu kadar acımasız konuştuğuna hiçbir zaman anlam verememiştim.

Ömer'di işte.
Soğuk, acımasız, umursamaz Ömer.
Bu 1 buçuk yıldır böyleydi.
Ve eminim ki hep böyle kalacak.

Soğuk bakışlarını yüzümde gezindirip "Sen beni salak mı sanıyorsun?!" diye tıslası öfkeyle. Bedenim birkaç saniye korkuyla titredi. Boğazımdaki yumruyu geçirmek için yutkundum. Salak olduğunu asla söylemezdim. Yoldan geçen en saf kişi bile Ömer'in zeki olduğunu tek bakışta anlardı.

Yutkunarak "Burda daha fazla kalmak istemiyorum." dediğimde üzerimde olan bakışlarına kısa bir süre baktım. Daha fazla bakmaya cesaretim bile yoktu ama o bana bakarken bakışları ona bakmamı sağlıyordu.

Gözlerini kısarak o âsi bakışlarını üzerimde tutarken "İstesende bişey değişmeyecek zaten." diye homurdanarak. İçimdeki kırgınlık git gide artarken buna alışmış olmam hiçbir fayda yaratmıyordu. Kaşlarımı hafifçe çatarak pikenin altında olan elimi yumruk yaptım gözlerimin dolmaması için.

Neden bana sanki insan değilmişim gibi davranıyordu her zaman?
Bende azıcıkta olsa saygıyı hak etmiyor muyum?
Bu kadar acımasız olmak zorunda mıydı?
Hep beni kırmak zorunda mıydı bu adam?

"Yapma." dedim titreyen sesimle. Bakışları anlamsızlaştı önce. Kaşlarını daha çok çatarak diliyle dudaklarını ıslattı.

1 buçuk yıldır bu adamdan ayrı dışarı çıkamamak, ondan habersiz hiç birşey yapamamak, ondan başka kimseyle konuşamamak ne demek siz biliyor musunuz?

"Neyi yapmayayım?" diye sordu cevabını bildiği halde tehdidkar ses tonuyla. O iki kelime bile sesinden dolayı o kadar sert sözmüş gibi geliyordu ki anlatamam.

Söylediklerinde sıkıntı yoktu,
Sorun; sesiydi.

Yutkunarak gözlerimi kaçırdım. Nabzımı kulaklarımda hissediyordum o an.

Nasıl açıklıyabilirdim ki bunu?
Benimle böyle konuşma kalbimi kırıyorsun mu?
O da zaten dünden razıydıda hemen yumuşardı.
Ben Ömer'i tanıyorsam eğer asla kendi huyundan vazgeçmezdi.

Zaten neden alışık oldupu birşeyi bıraksın ki?
Umursamadığı, onun için hiçbir değeri olmayan bir insan yüzünden mi?
Zaten umursamdığı biri için böyle birşeyi asla ama asla yapmazdı.

"Neden yapıyorsun bunu?" dedim gözlerim dolu dolu. Bakılları kesinleşirken kafasını hafifçe yana eğerek "Ne saçmalıyorsun sen?" diye tısladı. Bedenim korkuyla titrerken yinede geri durmadım.
Hem alayla hemde sinirleniyor karışık güldüm.
Yeni uyandığımdan dolayı başım dönse de umursamadım.

"Neden bu kadar acımasız davranıyorsun diye soracaktım. Ama zaten kalbinin olmadığını hatırlayınca buna gerek duymadım. Tabi sende haklısın. Kalbinin olmaması senin suçun değil!" dedim gözlerimi Ömer'in üzerine dikerek.
Birkaç dakika donukça baktı yüzüme. Yaslandığı duvardan doğrularak kapıya yöneldi.

Birşey dememesine şaşırırken kapıyı aralayıp duraksadı. Omzunun üzerinden kafasını bana doğru çevirdi fakat bana bakmadı.

"Kalbi olmayan birinden böyle beklentilerin olmasın Efruze. Sen daha yenisin...
Eğer herkesten bunu beklersen kaybeden sen olursun."

O bir yol, bense yolunu arayan bir gezgindim.
Elimde pusulam, çantamda haritam, karşımda karanlık ıssız bir yol...

Eveeeet.
Nasıl olmuş?

Biliyorum bölümler kısa oluyor fakat en kısa zamanda yayımlamak için böyle kısa tutuyorum.
Umarım beyenmişsinizdir.

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum güzellerim/yakışıklılarım.

GERÇEK HAYAL 👊(YAZILIYOR) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin