Kürkçü Dükkanı

608 21 37
                                    

Demir, beni yine arabasına atıp Ateşli Bara getirmişti. Bir yandan üzülüyor, bir yandan da Demir bana bu kadar yakın davrandığı için seviniyordum. Sonuç olarak Demir hiçbir kıza böyle bir iyilik yapmamıştı. 

Vardığımızda hava çoktan kararmıştı. O hızla içeri geçerken ben tek başıma valizimi taşımak zorunda kaldım. Sarp yine kapıdaydı. Şaşırarak bana baktı  "Senin burada ne işin var?" Saçımı elimle kulağımın arkasına atarak cevapladım "Bir süre burada kalmam gerekiyor, Demir sağ olsun bana bir konuda  yardım etmek istedi de" dedim Demir'in beni diğer kızlardan ayrı tuttuğunu belli etmek için. "Evet, bir aile mağduru daha Ateşli'nin çalışanı oluyor demek" dedi mırıldanırcasına."Çalışan mı?" diye sordum anlamayarak. O sırada Demir içeriden çıkıp bana seslendi "Hadi, gelmiyor musun?" 

Hızla kafamı salladım. Sarp'a el sallayarak içeri geçtim. Yine aynı yerdeydik, ama bu sefer etraf daha kalabalıktı. İçerisi gerçekten çok tuhaftı. Direkte dans edenlerden masada twerk yapanlarına bir sürü saçma tipli kadın da vardı. Demir bu sefer aynı koridordan geçirmek yerine farklı bir bölmeye soktu. Önümüzde kocaman bir kapı vardı. Cebinden bir kart çıkarıp kapının yanındaki metal kutuya okuttu.  Tonlarca kapıdan oluşan bir başka koridor şimdi karşımdaydı. Kapı geri kapandığında dışarıdan gelen gürültülü şarkı ve insan sesleri kesilmişti. Sadece boş koridorda Demir'in ve peşi sıra gelen benim ayak seslerim duyuluyordu. Ona bir kez daha hayran kalmıştım. Bu yüce insan beni kutsayarak onca yaptıklarıma rağmen bana yardım ediyordu. Ah serserim...

Biraz ilerledikten sonra bir kapının önünde durduk üstünde No:12 yazıyordu. Demir deri ceketinin iç cebinden bir anahtar çıkarıp kapıyı açtı. "Gir bakalım" bu sırada kenarda duran ışığı açtı. İçeri geçerken odaya göz attım. Tek kişilik bir yatak, bir gardırop ve bir masa vardı. Hepsi sadece beyazdı. Oda çok büyük ve korkutucuydu. "Demir, ben burada kalamam, çok korkutucu, burada yalnız yaşayamam ben" dedim bir adım gerileyerek. "Zaten yalnız olmayacaksın, bir sürü arkadaşın var burada, tıpkı senin gibi" 

"Nasıl yani?" Kafasını kaşıyarak "Ben de tam onun hakkında konuşmak istiyordum, geçsene şöyle" dedi yatağı işaret ederek. Dediğini yaptım. Valizi kenara bırakarak yatağın üzerine oturdum. O da kapıyı kapattı ve konuşmaya başladı. "Bu yaptığım iyiliğin karşılığı olarak senden minik bir şey isteyeceğim" hızla kafamı salladım, onun için ölümü bile göze alırdım. "Burada  bizimle çalışmak ister misin?" 

"Tabi ki , ben de borcumu ödemek için ne yapabilirim diye düşünüyordum" diyerek atladım. Yüzü ilk defa gülüyordu, bu da beni daha çok mutlu etmişti. "Tamam, burada dansçı olarak işe başlayabilirsin" gözlerimi fal taşı gibi açarak "Ne dansçısı, şu dışarıdaki kadınlar gibi mi?" onaylayarak konuştu "Aynen öyle, ve iyi de para alacaksın" diyerek göz kırptı. Sonra devam etti "Bak orada gördüğün bütün kızlar aileleriyle sorun yaşayıp zorda kalan kızlardı, ben onlara yardım ettim" dedi övünerek. "Yani pezevenksin" dedim açıklayıcı ve ukala bir tonla. "Yavaş gel, onlara zorla yaptırdığımı kim söyledi?" diyerek çıkıştı. Sinirlenmiş gibiydi ama bu sefer ben de sinirliydim. Çünkü beni bu gün onlarca kez hayal kırıklığına uğratmıştı. "Ama eğer o kızlar bu işi yapmazlarsa burada kalamayacaklar, ve evsiz olacaklar" dedim. "Eğer istemiyorsan kapı orada" dedi net bir tavırla.

"Ben o dediğin işi yapmam" dedim karşılık olarak. "Bak ufaklık, evsizdin sana yer buldum, babanın olayını da halladeceğim, ama tek karşılığı bu. Sende büyük bir potansiyel var, fiziğin çok güzel ve bunu kaçırmak istemiyorum" Bu çok dürüstçe ve sapık bir dille söylenmişti.

"Ben gidiyorum, ve asla bu işi yapmam" dedim. Sonuç olarak ben oldukça edepli bir kızdım. Bunu söylememle beraber ayağa kalktım ve valizimi elime aldım. "Yine de teşekkürler" diyerek kapıyı açtım. Arkamı dönüp dışarı adım atacağım sırada eliyle kolumu tuttu. "Dur" ve beni kendine çevirdi. İçim kıpır kıpır olmuştu elini hissetmem bile beni heyecanlandırıyordu. 

"Tamam, yapmazsın ama gitme lütfen"dedi. Bir an sanki dünya durmuştu. Az önce bu kadar kararlıyken bir anda süt dökmüş kediye dönmüştü. Gözlerime bakarak devam etti. "Neden bilmiyorum ama sana diğerleri gibi davranamıyorum, deniyorum ama sen bir şekilde farklı tepki veriyorsun, bu da beni çok etkiliyor" inanamıyordum, bütün gün uğraştıktan sonra farklı olduğumu göstermeyi başarmıştım.

"Anlayamadım" dedim duraksayarak. "Sadece sarıl" dedi ve beni kendine çekerek sarılmaya başladı. Onun kaslı vücudunda kendimi kaybetmek üzereydim. Sigarayla karışık çekici ter kokusu beni içine hapsetmişti. Gözlerimi kapatıp o kokuyu içime çektim. Sonuç olarak bir sonraki sahne bizim ızdıraplar eşliğinde ayrılıp bir süre birbirimize kötü davranacağımız bölümdü. 

Birbirimizden ayrıldığımızda bana bakarak "Teşekkür ederim" dedi. Bense valizimi yere bırakırken kafamı sallamakla yetindim. "Sen biraz dinlen, ben bara geçiyorum" diyerek bana baktı. Ben yine kafamı sallamıştım çünkü utanıyordum. Ben cevap vermeyince sessizce odadan çıktı. Onun çıkmasıyla kendimi yatağa bıraktı. Gün oldukça yorucu geçmişti ve dinlenmeye karar vermiştim...

           **************************************************

"Can, senin ne işin var burada" dedim karşımda duran Can Yaman'a bakarak. Yine deri ceketini  giymiş ve güneş gözlüğünü takmıştı, ama bu sefer dolmuş durağında değil Ateşli barın tam ortasındaydık. Benimle normalde sürekli erotik sohbetler eden adam sadece sandalyeye oturmuş sessizce beni izliyordu. "Can, cevap ver lütfen" dedim. Sinirle sandalyeden kalktı

 "Ben senin için hem Sanem'le ayrıldım hem de şirketi bıraktım ama senin yaptığına bak, herifin tekiyle beni aldattın hem de bir günde." dedikleri canım acıtmıştı hem de o kadar aniydi ki "Can, özür dilerim ama ben..." sinirle üzerime yürüdü "Hani sen bakireliğini bana verecektin? Ne oldu sözlerimize?" gözlerimin dolduğunu hissediyordum. "Can, lütfen böyle yapma, kırıyorsun beni" dedim boğazım kururken. "Farkında değil misin sadece bir günde seni tavladı, gözü aşkta değil o herifin. Senin bedeninde ben senin yerinde olsam bu kadar kolay bırakmazdım kendimi, ama artık sen bilirsin, sen akıllanana kadar ben yokum" Ve yavaşça geriye doğru adımlamaya başladı. Artık etrafımızda sadece beyaz bir boşluk vardı. Ve o da boşlukta kaybolmaya başlıyordu.

Endişeyle "Can nereye?" dedim. "İyi düşün Sümeyyesu, iyi düşün yoksa ben artık olmayabilirim. Bu kadar sinirli olmama rağmen  sana diyebileceğim tek şey onun seni kandırmasına izin verme..." Ve bir anda kayboldu. Her yerde deli gibi aramaya başladım. "Caan, Juannn, lütfen..." gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başlamıştı. Etraf iyice dönmeye başlamıştı. Bense hala Can'ı arıyordum. "Cann, Caan!"

"Can!!!" Kendimi bir anda yatağımda buldum. Sadece bir rüyaydı. Ter içinde kalmıştım ve kararıma göre bu rüya olamayacak kadar kabustu. Ve oldukça gerçekçiydi, olamaz ben az önce Can'ı kaybetmiştim hem de sonsuza dek...

Olayın ciddiyetini yeni anlıyordum. Belki de Can haklıydı, Demir sadece benim bedenimle ilgileniyordu.  Ve ben onun uğrunu Can'ımı kaybetmiştim. Can çok haklıydı ve bana çok önemli bir şey öğretmişti. Onu geri kazanacaktım, yeni tanıştığım bir çocuk yüzünden resmen onu aldatmıştım. Artık yeni bir karar almıştım, bir daha Demir'le asla bu yakınlıkta olmamalıydım, o benim arkadaşımdı ve öyle olmalıydı. Kendime inanamıyordum, ben bu kadar kötü bir kız mıydım?   Hayır hayır kendime gelmeli ve Can'a sadakatimi gösterip Demir'den uzak durmalıydım, Kararım kesindi onun aklımı çelmesine izin vermeyecektim...

Dostlarım galiba ailem büyüyor, son bir haftada sürekli olarak kitabım birilerinin okuma listesine eklendi... Cidden çok mutluyum ve heyecanlıyım. Ama lütfen yorum yazın ki iletişim kuralım, böyle çok kuru oluyor. Bir Aybik var yorum atan, onu da tanıyorum okuldan. Artık yeni birilerini tanıyıp ailemi büyütmek istiyorum...  



AŞIRI SERT LİSE AŞKIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin