2

3.6K 275 157
                                    


Son mola yeri gelmiş, seri adımlarla otobüsten inmiştik. Jimin gerçekte de çok cana yakın ve yardım sever birisiydi. Kendimi, onla karşılaştığım için çok şanslı bile sayıyordum. Eminim ki bana yardım edecek, beni yarı yolda bırakmayacaktı. Ona minnettardım.

"Aç mısın?"

"Ah! şey hayır." Aslında açtım ama ona fazla yük olmak istemiyordum. Sonuçta benim için o kadar şey yapmıştı. Daha fazla bir şey yapmasını isteyemezdim. Sonuçta kaç paralık bilet parasıydı. Boru değildi ki.

"Saçmalama gel şuraya oturalım." Hızlıca lokantanın içine girip bir masaya karşılıklı oturduk. Garson yanımıza geldiğinde jimin bir şeyler sipariş etmiş, sonra tüm odağını bana çevirmişti. Gene bana cevap vermekte zorlanacağım sorular soracaktı anlamıştım. O yüzden ondan önce davrandım. şu an kendi hayatımı anlatacak durumda değildim.

"Seul'de ne yapacaksın? niye gidiyorsun?"

"Kuzenlerimi ziyarete gidiyorum. Hem zaten üvey abim yoongi'de orada." Anladığımı belirtircesine kafamı aşağı yukarı salladım. Güzel kuzenlerine gidiyormuş. peki ya ben seul'de ne yapacaktım acaba? Aklım karman çorman olmuştu artık.

"Sen de misafirimsin tamam mı?"

"Saçmala!!" Diye söze atladım hemen bu kadarına cidden gerek yoktu. Hem yeni tanıştığınız birisi için bu kadar ilgi ve yardım fazla değil miydi? Sonuçta, şahsen ben onun yerinde olsam ve o da benim yerimde olsa inanın dikkatimi bile çekmezdi. Çekse bile ilgilenmezdim. Yardımsever olması hoş bir şeydi kabul ama bu kadarı fazla değil miydi? Ya da ben kafam da kurmaca yapıyordum bilmiyorum. Belki de düşündüğüm gibi birisi değildi.

"Neden? Kuzenim zengindir-" derin bir nefes verdi. İki kaşınıda yukarıya kaldırıp indirdi. Ne düşündüğümü anlamış olmalıydı. "Bak ben sadece sana yardım etmeye çalışıyorum. Bana güvenebilirsin cidden. Seni kötü etkileyecek veyahut sana zarar verecek bir şey yapmam." Sağ elini kalbine götürüp bastırdı "söz veriyorum." en sonun da dudaklarını büzüp üzgün bir ifade yaptığım da dayanamadım ve hafifçe tebessüm ettim. Bana yardımcı olmaya çalışıyordu.

Başka bir çarem yoktu. Sonuçta seul'de yaşayan kimsem yoktu ve ben nerede kalacağımı, ne yapacağımı bilmiyordum. Bir günlük onda kalır sonra bir iş bulup kendi başımın çaresine bakarım diye düşündüm. Daha yirmi iki yaşıma yeni basmıştım. Okulumumu bitirememiştim, bu yüzden iyi bir meslek fikrini hemen eledim. Küçük kasiyerlik olsa bile yapardım.

"Pekala jimin ama bir günlük sonra gideceğim." Şirince gülüp ellerini memnun olmuş bir şekilde yavaşça çırptı. Tanrım Arkadaşlık ilişkilerinde çok girişken olduğunu söylemese bile anlardım. Cidden insanlara değer veriyordu.

_________

Sertçe esen rüzgar ve hışırdayan yaprak sesleri ile jimin'in yanından evin kapısına doğru ilerliyordum. Ev o kadar büyüktü ki, inanın bana bir ülke burada rahatça yaşayabilir, hatta fazladan yer bile artardı. Bu kadar zengin oldukları aklımın ucundan bile geçmemişti. Bebek mavisi duvar rengi ve etrafını saran şeftali ağaçlarıyla burası adeta cenneti anımsatıyordu. Çimlerin ortasında koridor misalı uzanan kahverengi, taş desenli zeminde ilerlerken adımlarımızı daha da hızlandırdık.

Çok heyecanlıydım. İçimde anlayamadığım bir korku vardı ve bu korku karnımın kasılmasına, ellerimin terlemesine sebebiyet veriyordu. Kimseyi tanımıyordum sonuçta bir yabancının evine gelmiştim. Biliyorum gelmemeliydim ama şu anlık baba parasıyla geçinen bir insan için bu seçenek inanın çok zordu. Tek amacım sadece şu günü atlatmaktı. Sonrasında eminimki buradan topuklayacaktım.

Mafia | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin