4

2.9K 204 72
                                    






Elim de ki çırpıcı ile cam kaseye kırdığım iki adet yumurtayı çırparken bir yandan da  gözlerimle ekmek kızartma makinesinin içine koyduğum ekmekleri kontrol ediyordum.

Saat sabahın yedisiydi ve ben sabahın altı buçuğunda  'Taehyung bey uyanınca kahvaltısının hazır olmasını ister.' diye başlayan bir cümle ile uyanmıştım. Üzerimde ki beyaz gömlek üst gövdemi daha da sıkı sararken derin bir nefes verdim. Hayatım boyunca mutfağa girmemiş olan ben, şimdi ise internetten tarif bakarak kahvaltı hazırlamaya çalışıyordum. İçimden bir ses 'yine azar yiyeceksin.' Diyip dururken hali ile baş ağrısının olmaması biraz imkansız oluyordu. Isınan tavaya şöyle bir göz attığım da, tarifte ki kadının dediği gibi yapıp tavanın içine iki-üç damla sıvı yağ damlattım. Çırpdığım yumurtayı tavaya döktükten sonra, kahvaltı tabağına koymak için dolaptan kahvaltılık çıkardım.

Sorun şu ki neyi sevip sevmediğini bilmiyordum ve kimse de bana bir şey söylememişti. Elime sadece taehyung'un günlük programlarının yazdığı siyah bir defter bırakılmıştı. İşin kötü yanı sorabileceğim kimse de yoktu.

İşin tuhaf yanı şu ki ev çok büyüktü ve hiç çalışanı yoktu. Anladığım kadarıyla baya cimrilerdi bir şoför çalışıyordu koca evde. Fazla sorgulayıpta kendimi yormak istemedim. Beni ilgilendiren bir şey yoktu.

Çok geçmeden her şeyi hazırlayıp masaya koymuş ve bir de tabağın yanına  bir bardak portakal suyu koymuştum. Sandalyenin başında asılı olan bana giymem için özel olarak verilen siyah kumaş ceketimi sırtıma geçirdikten sonra sandalyeye oturup tahyung'un gelmesini bekledim. Defter masanın üzerindeydi. Yani hazırdım.

elimle esneyen ağzımı kapattığım da, taehyung da içeriye gelmişti. Onu görür görmez yutkunup hemen ayağa kalktım. ''Günaydın'' sesimi ben bile zar zor duymuştum ki büyük ihtimal Taehyung'da duymadığı için bana yanıt vermemişti. Belki de duydu fakat beni görmemezlikten gelmeyi seçmişti. Boynun da ki kravatı çekiştirip düzelterek bana ters bir bakış atıp, masaya oturdu. Sinirlenmeye başlıyordum artık. Bir insan nasıl bu kadar soğuk olabilirdi ki? Hayır anlamıyorum gücünü falan göstermeye mi çalışıyordu. Çalışanlarına gülen yüz falan gösterse ölmezdi herhalde. Umarım böyle davranmasının bir sebebi vardır.

Masada duran defteri elime alıp kapağını açtım. İlk günüm olduğu için bana sadece bu günün programı hazır olarak gelmişti. Fakat sonra ki günler oturup her akşam programı ben hazırlayacakmışım. ''Efendim bu gün ki programanızı şimdi mi okuyayım yoksa yemek yerken rahatsız etmeyeyim mi?'' alt dudağıma dişerimle eziyet edip sıkıntıyla onu izledim. Cevap gelmedi. Bu cidden çok sinir bozucuydu. Görünmez olduğumu falan düşünmeye başlamıştım artık.

Çatalı eline alıp sıkıca kavradıktan sonra omleti parçalara ayırıp inceledi. Ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordum. Ben genel olarak taehyung'u anlayamıyordum. ''Bu ne?'' gözleri ile omleti işaret ettiğinde derin bir nefes alıp, dudaklarımı araladım. '' o-omlet.'' soğuk bakışlarından ödün vermeyerek gözlerini devirdi. Dudaklarımı büzdüm. Kendimi aptal gibi hissediyordum.

''onu mu diyorum ben ?omleti sade severim.'' Onu bir türlü anlayamıyordum Omlet zaten sadeydi. ''Efendim omlet zaten sade.'' Bakışlarına alay eder gibi bir ifade taktı. Şu an bana ' hadi canım. Ciddi misin?' der gibi bakıyordu. O Sert bir nefes alırken ben de sıkıntıyla nefes alıp veriyordum. Ortam da sebepsizce gergin bir atmosfer oluşmuştu.

'' Şurda ki beyaz kabukları göremeyecek kadar kör müsün?'' Beyaz kabuğu çatala koyup havaya kaldırarak bana gösterdi. Yüzümde boy gösteren telaşlı ifadeyle terleyen avuçlarımı pantolonuma sürüp kuruttuktan sonra adem elmam belli olacak şekilde yutkundum. Batmıştım. ''Ş-şey ben çok özür dilerim ama gerçekten ben bu yaşıma kadar mutfağa girmedim e hali ile-''

Mafia | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin