Hellooo
Bölüm şarkısı:Britney Spears - Criminal
Keyifli okumalar
🍡
Ağlamaktan gözleri şişen arkadaşıma bakıp sinirle dudağımı ısırdım. Çünkü biliyordum ki eğer ağzımı açarsam kimseye iyi gelmeyecek sözler çıkacaktı ağzımdan. Mesela;
O çocuğu tanımadan bir ilişkiye başladın Selen. Çocuğu her an şutlayabilecek ve hiç acı çekmeyecek gibi davrandın Selen. Çocukla birlikteyken büyük bir zevkle erkek kesiyordun Selen. Çocuğa köle gibi davranıyordun Selen. Ve her şeye rağmen cidden seni terk eden ve hiçbir şey hissetmediğin birisi için saçma sapan modlara girmeyi kes Selen.
Çünkü kulaklarım ağrıyor ve elimde sana yetecek bir teselli cümlesi bile kalmadı Selen!
Yani anlayacağınız dudaklarımı ısırıp parmaklarımı kütletip kendi vücudumla ilgileniyordum ki Selen'in depresyonunun yanında bir de triplerini çekmeyeyim. Aksi takdirde kendime mukayyet olamam ve konuşurum sonucundaysa yanarız.
Aslında sinirim Selen'e de değildi. Hiçbir şey hissetmeden o çocukla bir ilişkiye başlamıştı ve ne yazık ki çevremizde bunu yapan onlarca insan vardı. Sırf yanlarında birisi olsun diye, ya da karşılarındaki kişinin popülaritesi için bir ilişkiye başlayan herkese öfkeliyim ben.
Selen de tam olarak olmasa da bu kişilerden biriydi. Ve şu an bu saçma sapan olay sırf karşısındaki tarafından bitirildiği için bu haldeydi. Ah gurur...
Nisan da pek tabii Selen'e çocukla ilgili daha saçma sapan şeyler söyleyip hem kendisini hem Selen'i biraz daha galeyana getirip kızdırıyordu.
Bir kaç saat önce eve gidip uyumaya karar vermiştim akşam bir mekanın açılışına gideceğimizden. Tam uykuya daldığım zaman hani bilir misiniz bilmem böyle birisi sanki sizi yüksek bir uçurumdan falan atıyormuş gibi hissedip sıçrayarak uyanırsınız.
Ah işte o uçurumu telefon çalmasına uyarladık mı durumumun özeti bu oluyordu.
Arayan Selendi ve konferans yapıp Nisan ve bana ağlaya ağlaya sahile gelmemizi söylemişti. Bu şekilde olunca da akşamki açılışa gidinceye dek uyuma işi çok tozlu raflara, uzanamayacağım diyarlara kaldırılmıştı.
Sonra da üçümüz buraya gelip denizin huzuruna huzursuzluk getirerek son yarım saat ya da kırk beş dakikadır yaptığımız gibi birbirimizi dinliyor ve ardından konuşan kişiden farklı bir kişi konuyla ilgili yorumunu belirtiyordu.
Ben de ilk yirmi dakika gibi bir süre yorum yapsam da daha sonra deniz kokusunu içime çekip konuşmaları dinliyor ve konuşulanları yorumsuz bırakıyordum.
Bir süredir konuşma olmuyor arada Selen'in iç çekişleri dışında ve Nisan'ın belirsiz kimliklere homurdanışı dışında oturduğum kayalıklara denizden başka ses gelmiyor gibi bir şeydi.
Selen derin bir nefes alıp konuşmaya başlayıncaya dek sessizliği kendimize mesken edinmiştk.
"Tamam bitti," dedi kararlı sesiyle.
"Ne bitti pardon?" dedim şaşkın şaşkın.
"O gerzek için kendimi üzemem. Bu yaşımda böyle olursam cildim, göz torbalarım ve daha niceleri ileride bana sorun olur," dedi sanki ileride ki sorunları klasik yaşlılık belirtileri değilde kanser falan olacakmış gibi.
Ve devam etti:
"Sanki ben kaybetmişim gibi birde ağlıyorum ya! Ne kadar da aptalım. Tek kaybeden o bir kere. Belki bu yazı bile onunla geçirebilirdim ama o ne yaptı? Kendini bile isteye boka attı. Eh benden de günah gitti o gerizekalı artık bitmiştir." dedi upuzun bir açıklamayla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güz Papatyası | °texting°
Historia CortaAres: sen güz mevsiminde Ares: yağmur altında Ares: bir daha gözlerimi senden başkasına açmamı haram kılan Ares: GüZ PaPaTyAsIsIn Ares: güz papatyamsın! ©TÜM HAKLARI SAKLIDIR