19.Bölüm

295 51 6
                                    

Yusuf Güney - Ördü Kader Ağlarını 🎶 ( Okurken Dinleyebilirsiniz )

İnsanın hayatında kardeş bildiği ve değer verdiği kişilerin olması çok güzel bir şeydi. Benim içimde ne zaman yara olsa merhemim olacak bir kardeşim vardı ve şimdi ben onun yarasına merhem olacaktım. Çünkü şu an o acı çekiyordu. Sevgi sonunda yanımdaydı şu an onun dertlerini , tasalarını unutması için çabalıyordum. Aniden gelen üvey babası onun için büyük bir travma yaşatmıştı elimden gelen tek şey O'na destek olmaktı. Sevginin artık eskisi gibi mutlu olması beni çok mutlu etmişti. Allah benim dualarımı kabul etti.

Gece olmuştu ben yine uyuyamıyordum. Sevgi ise çoktan uykuya dalmıştı yaşadığı şeyler çok zordu korkularını atlatamıyordu. Ama O'na ben her zaman destek olacağım. Her şey çok güzel olacak ben böyle şeyler düşünürken uykumun geldiğini fark ettim. Uyku çoktan bastırınca gözlerimi kapadım ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Rüzgar

Güzel bir hayatım var , diye bir düşüncem yok artık. Hayat bazen çok acımasız olabiliyormuş yıllardır bana bu kadar fazla acı çektirmesini sorgulamayacağım artık. Ben yine de O'nu babam olarak görmüştüm. Meğer Ben O'nun öz evladı bile değilmişim.

Önümdeki kum torbasına sinirle yumruğumu vurdum. Yine dünya kötülerin dünyasıydı iyilerin değildi. Acıyı hep iyiler ve masumlar çekeceklerdi. Yaşadıkları şeyleri kimseye söyleyemezlerdi. hep bir yerlerinde saklarlardı. O'nlar acının sessizliği içinde boğulurlardı.

Güzel bir güne uyandığımı zannettiğim o gün hayatın benim için hazırladığı kötü sürprizi nereden bilebilirdim ki ?

Yine sıradan bir gündü. Evde yine kendimce uğraşacak bir şeyler bulabiliyordum. Elimde olan telefonumla oyalanırken Aras'ın bana seslenmesiyle telefona bakmayı bıraktım.

- Rüzgar

- Ne oldu Aras

- Babam seni çağırıyor anlatacağı bazı şeyler varmış.

- Tamam

Ve sözde baba bildiğim kişinin odasına gittim.

- Ne oldu baba , beni çağırmışsın.

- Rüzgar , yıllardır sana oğlum gibi baktım ama artık gerçekleri öğrenme vaktin geldi.

- Baba , ne gerçeğinden bahsediyorsun sen !

- Rüzgar , sen benim öz evladım değilsin zamanında annenle birlikte seni bebekken sokakta bırakılmış bir başına bulmuştuk ve yüreğimiz el vermediği için seni de bir evladımız olarak bildik ama şimdi öz baban karşıma çıktı seni görmek istiyor.

O an anlamıştım yalanın ne olduğunu öfkelenmiş hatta yerin dibine girmiştim. Oturduğum sandalyeden kalktım ve babamın bulunduğu masadaki eşyaların hepsini elimin tersiyle sinirle yere ittim.

- Baba sen ne saçmalıyorsun ? Ben senin öz ve öz evladın değilim öylemi ? O zaman , bende çekip giderim zaten , zamanında bana yeterince işkenceyi çektirdin artık Rüzgar diye birisi yok hayatında !

Gözümden düşmüştü benim baba bildiğim tek bir insan bile yoktu.

Artık benim geçmişim karanlığın en dibindeydi yaşadığım anılar , mutluluklar hepsi yalan hepsi sahteydi. Çekip gittim ne kadar gitme deselerde ben onları umursamadım orada durmak bile istemiyordum çünkü.

Şimdi ise aklımdan yine karanlık geçmişim geçti. O zamanlar , 10 yaşındaydım babam yine beni zorla flim setine götürüyordu. Ben gitmek istemiyorum desemde dinletemiyordum. Bana nasıl rol yapacağımı anlatıyorlardı. Yüzüme yine o tozlu makyaj malzemelerini sürüyorlardı . Ben istemiyordum yine ama söylemiyordum biriktiriyordum içimde. Çekim vakti gelmişti rolümü yapıyordum sonlara yaklaşıyorduk oturdum bir köşeye ağlamaya çalıştım ama olmuyordu. Yönetmen "Kestik." diyince babam kolumu sıkıca tutmuştu.

ACININ SESSİZLİĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin