5

2.8K 275 174
                                    

Kimliksiz bir şahısla buluşacaktım? Ben? Damla? Tanımadığım biriyle? 

Gerçi bu pek önemsediğim bir ayrıntı değildi. Ortaokul ve lisede judoya gitmiştim, güzel dövüşürdüm. Yani tehlikede değildim. Hem kalabalık bir yerde olacaktık? Evet, tehlike falan yoktu.

Ayrıca her kimse çok çocuksu gelen bu kişi bana hiç de tehlikeliymiş ya da sapıkmış gibi gelmiyordu. AH! Elbette gelmeyecekti! Zaten bunun için çabalamıyor muydu tüm anonim insanlar? Vay be. Ne çabuk oltaya gelmişim!

Siyah kot ve beyaz bir polo giyip evden çıktım. Asla çanta taşımadığım için anahtarımı ve minik cüzdanımı ceplerime koydum. Beyaz vanslarımı da ayağıma geçirip holden geçerken son kez tipime baktım. Dağınık topuzum minik suratımın görünmesini sağlıyordu neyse ki.

Evet. Gerçekten tanımadığım birini görmeye gidiyordum. Hayır, hem mantıksız, hem de bana yakışmayan bir hareketti. Ama... Eğer gerçekten aldatıldığı ve tek başına olduğu doğruysa, bu tüm evrenin bizim tanışmamız için iş birliğinde olduğunu gösteriyordu. Çünkü onu anlıyordum. Tanımasam bile, anlamak zor değildi. 

Evimin neredeyse dibinde olan büyük parka geldiğimde insan selinin ortasında kalakalmıştım. Pekala... Nasıl bulacaktım ben bu zibidiyi?

damla: nerdesin?

zibidi: sanırım seni görüyorum

beyaz polo, siyah kot?

damla: evet o benim

zibidi: bekle

geliyorum

Alt dudağımı yalayıp olduğum yerde beklemeye başladım. Birkaç lunapark aleti vardı burada, herkes çığlık çığlığa bağırıyor, çocuklar oradan oraya koşturuyor, dev gibi kaydıraktan atlıyorlardı. 

Etrafımı izlerken V for Vendetta maskeli birinin bana doğru yaklaştığını gördüm. Kaşlarım hafiften çatıldı. Ah, hadi ama! Dalga mı geçiyordu?

Karşımda durdu. Maskenin ardında parlayan ela gözlerini görebiliyordum. Boyu benden bir buçuk kafa boyu daha uzundu. Siyah bir eşofman altının üzerine bisiklet yaka gri bir tişört giymişti. Ve yüzündeki o maske.

"Selam?" Bana elini uzattığında dik dik eline baktım. Boğuk ve gülümser tondaki sesiyle kaşlarımı çatıp kollarımı göğsümde birleştirdim. "Hile yapıyorsun."

Havada kalan eline ardından da bana bakıp omuz silkti. "Sana buluşmak istediğimi söylediğimde, maske takmayacağım dememiştim?"

Gözlerimi devirip dik dik yüzüne baktım. Daha doğrusu V for Vendetta maskesine. Öylece insanların ortasında ayakta kalakalmıştık. Gerildiğimi hissettim. Ne diyecektim ki?

"Ee? Oturalım mı?" diye sorduğunda başımla onayladım. Yan yana yürümeye başladık. Yanlarından geçtiğimiz insanlar yanımdaki şahısa tuhaf tuhaf bakıyor, ardından anlamsız bakışlarla beni süzüyorlardı. Ne vardı? Hayatlarında ilk kez mi V for Vendetta görüyorlardı Allah aşkına?

Biraz daha sakin olan bir yere geçip çimenlere, bir ağacın gölgesine oturduk. Kendi kendimi sorguluyordum. Damla, diyordum içten içe, bu yaptığın on üzerinden ne kadar mantıklı?

"Altı."

"Efendim?" 

Bana dönen anonim şahısa baktım. "Kendi kendime konuşuyorum."

"Ben de yaparım arada."

"Eee? Söyle bakalım, niye yüzünde maske var?"

Kollarını benim gibi göğsünde bağlayıp başını denize doğru döndü. "Beni tanımanı istemiyorum. Yalnızca benden ürkmemen ya da güvenmemen için bir neden kalmasın istedim. O yüzden buradayım."

Sesinde tatlı bir ton vardı ve konuşurken omuzları, kolları ve elleri hareket edip duruyordu. Parmakları açılıp kapanıyor, hızlı ve akıcı konuşuyordu. Bir süre onu inceledim.

"Nasıl öğrendin aldatıldığını?"

Derin bir nefes aldı. Ardından başını eğip çimleri yolmaya başladı. "Telefonunda mesajlarını gördüm. Önce ona söylemedim öğrendiğimi. Gidip ben de kendisini aldattım ve direkt olarak ona gösterdim. Sonra sanki suçlu benmişim gibi yaptı ve herkese rezil oldum." En sonunda güldü ancak mutluluktan gülmediğine emindim. Bu çocuğun samimiyetine istemsizce inanıyordum, kim olsa inanırdı. Demek ki gerçekten konuşacak birine ihtiyacı vardı.

"Ne zaman oldu bu?"

"Dört ay kadar önce. Sen?"

Kaşlarımı çattım. "Ben ne?" Yüzünü bana döndü. "Aldatıldığını söylemiştin?"

Güldüm. "Lisede."

O da güldü. "Bir pislikle çıkmışsın." Ela gözlerine bakıp gülümsedim. "Senin şu bahsettiğin tipte bir pislikti."

Omuzlarını dikleştirdi ve karşısında biri varmış gibi havaya yumruk savurmaya başladı. "Selam bebeğim, ben havalı ve kötüyüm. Sadece siyah giyerim, aynı siyah tişörtten elli sekiz tane alırım. Sigara içerim, kız severim, küfür de ederim." Kalınlaştırdığı sesiyle söylediği şeylere bir kahkaha attım. "İşte tam olarak böyle bir tipti."

Kendisi de kısa bir kahkaha attı. "Siz kızlar lisedeyken biraz aptalsınız." Anında kaşlarım çatıldı ve omzuna hafif bir yumruk indirdim. "Hey, hemcinslerime laf ettirmem."

Omuzlarını silkti. "Üzgünüm güzellik, gerçekler."

Yeniden güldüm. "Belki biraz haklısın."

Kısa bir sessizlik oldu. Boğazımı temizleyip elimi uzattım. "Pekala, en baştan tanışalım o halde. Ben Damla."

Yüzünü görmesem bile gülümsediğini fark edebiliyordum, gözleri hafiften kısılmıştı. Elimi tuttu ve hafifçe sıkarak salladı. "Ben de Zibidi."

xxx

zibidiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin