Öksürme sesiyle bir kaç polis arka bahçeye, bir kaç polis evin içine girdi. Geride kalanlarda bizimle kaldı. Arka bahçeden Helin ve başka bir polis omuzlarına kollarını atmış olan birini getiriyorlardı. Yüzü eğik olduğu için kim olduğunu çıkartamamıştım. Helin "Aramanıza ve korkmanıza gerek yok. Emre kaçıp buraya gelmiş ama çok dövmüşler, yüzü gözü yara içinde hemen içeri girip pansuman yapmalıyız. Edacığım içeride malzeme var değil mi?" dedi. Bize doğru yaklaştılarında artık Emre'nin yüzünü görebiliyordum, gerçekten çok kötü haldeydi. Ağlayarak "Tabi ki var Helin. Hadi hemen içeri girelim." diyerek önden gidip pansuman için bir kaç şeyi salona getirdim, ben getirene kadar da onlar salona geçmiş Emre'yi oturtmuşlardı. Emre susamıştır diye düşünüp mutfağa gittim. Suyu doldurup ona götürdüm. Helin Emre'ye pansuman yapıyordu. Emre'ye dönüp "Emre bir yerin ağrıyor mu? Kendini nasıl hissediyorsun?" diye sordum. Emre gülümseyip "İyiyim abla iyiyim. Bu sefer insaflı davranıp az dövdüler şerefsizler." dedi. Gülümseyip Eda'ya ve Kuzey'e baktım. Birlikte oyun oynuyor gülüşüyorlardı. Eda'nın bizimle burda olması çok iyi olmuştu ama o kocası dolayısıyla çok tedirgin görünüyordu. Çok fazla oyalanmadan mutfağa gittim ve çay koyup herkese ikişer sandviç yaptım. O kadar şeyden sonra herkes acıkmıştır sonuçta mutfaktaki masayı açtım ve bir kaç atmıştırmalık daha koyup çayı demleyip içeri geçtim. Herkese şöyle bir göz atıp "Ee kimler acıktı bakalım?" diye sordum. Helin "Ben çok acıktım da sen en son burdaydın ne zaman gittin içeri yaa. " dedi güldüm ve "Hadi bakalım herkes mutfağa bir kaç atıştırmalık hazırladım." dedim. Hep birlikte mutfağa girip masaya oturduk. Eda "Doğacığım söyleseydin yardım ederdim ya, tek başına o kadar sandviç yapmışsın." dedi. Helin de "Aynen ya." diyerek katıldığını belirtti. Gülümseyip "Hallettim işte ben, hadi bakalım herkese afiyet olsun."dedim. Herkes sandviçlerini bitirdi ve içeri geçtik. Emre "Ben biraz uyusam size ayıp olur mu?" diye sordu ve uyumaya gitti. Helin ve ekibinden bir kaç kişiyle anlaşmalıydık o yüzden genelde bizimlelerdi. Diğer yerlerde çok az işleri oluyordu. Bu olaylar olduğu için burada bizimle kalacaklardı. Dolayısıyla Edayla ilgilenebilecektik. Emre uyumaya gittiğine göre Edayla konuşmaya başlayabiliriz diye düşünüp Helin'e durumu anlattım. Kuzeyle oynayan Eda'yı yanımıza alıp Kuzey'i odasına gönderdim. Helinle Eda karşı karşıya oturdular ve Eda Helin'e başından gelip geçen herşeyi anlattı. İşte şimdi sormanın tam sırasıydı. "Edacığım peki eşin? O sana zarar veriyor mu?" diye sordum. Eda başını eğdi ve düşünmeye başladı. Helin araya girip “Bize her şeyi anlatman gerektiğini biliyorsun değil mi? Her şeyi anlat ki biz seni koruyup kızının durumunu araştırabilelim.” dedi. Eda kafasını kaldırdı bize baktı ve kafasını tekrar öne eğip. "Bazen dövüyor, evdeki herşeyi bana ya da yerlere atıyor. Bir keresinde eline bıçak alıp geldi ve beni öldürmeye çalıştı. Ne zaman kızım Ece'nin konusunu açsam bana bu evde konusu açılmayacak adını bile ağzına almayacaksın diye bağırıyor ve tokat atıyor." dedi ve ağlamaya başladı. Helinle ikimiz kalkıp Eda'ya sarıldık. Helin telsizle diğer ekiplere Eda'nın kocasını almalarını bildirdikten sonra kalkıp bir kahve yaptım ve Eda'nın kızı Ece hakkında konuştuk. Uzun siyah saçlı ve kaküllüymüş. Annesi gibi çilleri varmış. Üzerinde en son siyah pantolon ve siyah tişört varmış. Siyahı çok severmiş. Eda bunları anlatırken Helin not alıyordu. Helin "Peki eşin onu senden saklıyorsa nerde saklıyor olabilir?" diye sordu. Eda biraz düşündükten sonra "Onun küçük kulübe gibi bir yeri var. Belki orda tutuyor olabilir. Adresini size veririm. Oraya kendim gitmeyi düşündüm ama korktum." dedi. Helin ayaklanıp "E hadi o zaman bize adresi vermene gerek yok ki artık korkacak bir şeyin yok sende geliyorsun kalk gidiyoruz" dedi. Eda gözleri dolu dolu gülümsedi. Gözlerini sildi ve ayağa kalktı. Elini uzatıp "Hadi Doğa sende gel."dedi. Helin korkumu anlayıp" Merak etme ekipten bir kaç kişiyi burda bırakırız korur onları." dedi. Gülümseyip ayağa kalktım ve 2 polis, Helin, Doğa ve ben arabalara binip gittik. Kulübe çok uzak olmadığından yarım saatte varmıştık. Kapının üzerinde kilit vardı. İçeriden ağlama sesi geliyordu. Eda "Bu Ece'nin sesi" diyip koştu. Helin'e "Kilidi nasıl açacağız?" diye sordum. Gülümseyip "Merak etme yanımızda her zaman bir şeyler taşıyoruz. Polisiz sonuçta deyip arabanın bagajına doğru ilerledi. Eda'nın yanına gittim "Merak etme Helin kıracak şimdi kilidi." dedim. Ona bir şey olmasından çok korkuyordu. Helin geldi ve elindeki adını hatırlayamadığım şeyle kilidi kırdı. İçeriye ilk önce polisler girdi, ardından da biz girdik. Ece köşe de oturuyordu. Eda Ece'nin yanına gidip ağlayarak dizlerinin üzerine çöktü ve kızına sarıldı. Hepimiz ağlıyorduk. Helin "Hadi eve gidelim, Ece'yi bir güzel temizleyelim yolda giderkende bir yere uğrayıp güzel güzel kıyafetler alırız. Aç mısın bakalım?" dedi. Hem gülüyordu, hem ağlıyordu. Arabalara binip yola koyulduk. Yolda Eda'nın eşinin yakalandığı haberini aldık. Helin dediği gibi bir mağazanın önünde durdu Helin, Eda, Ece ve ben mağazaya girip Ece'ye bir kaç kıyafet aldık sonra yolumuza devam ettik. Eve vardığımızda Eda hem Ece'ye banyo yaptırdı hemde bir yerinde morluk gibi şeyler var mı diye baktı ama Ece'nin hiç bir yerinde bir çizik bile yoktu. Ona bir zarar verilmemişti. Mutfağa gidip Ece'ye sandviç yaptım. Kayra yanıma geldi ve "Ne yapıyorsun anneciğim?" diye sordu. Gülümseyip "Ece açtır diye düşündüm. Sandviç yapıyorum ona sende ister misin?" diye sordum. "Hayır ben sandviç değil puding istiyorum." dedi. Kahkaha atıp "Gene tatlı krizin tuttu dimii. Böyle olacağını bilip bir sürü puding aldım merak etme, bu sandviçi Ece'ye vereyim yaparım tamam mı? " dedim. Güldü ve "Tamam anneciğim." deyip Ece'nin yanına gitti. Bende sandviçin yanına meyve suyu koyup yanlarına gittim. Ece'nin önüne tepsiyi koyup "Al bakalım Ececiğim, acıkmışsındır." dedim. Ece "Teşekkür ederim." dedi ve yemeye başladı. Helin Eda'nın yanına oturup "Eşini sorguya almışlar." dedi. Bende yanlarına oturup "Helin peki Ece'nin hiç bir yerinde bir çizik bile yokken o kızı neden orda tutmuş, neden annesinden ayırmış?" diye sordum. Helin bilmiyorum dermiş gibi kafasını salladı ve "Birazdan haber gelir öğreniriz merak etme. " dedi. Oturduğum yerden kalkıp Kayra ve Eceyle oynamaya gittim. Aradan yarım saat bir saat geçtikten sonra Helin sorgunun bittiğini Eda'nın eşi Batuhan'ın da psikiyatriye yönlendirildiği söylendi. Ece'ye kendi yaşadıklarını yaşatmak istemiş. Kendi babasıda onu aynı bu şekilde annesinden ayırmış. Eda bunların hiç birini bilmiyormuş. Batuhan' a ailesini sorduğunda hep yalan yanlış şeyler söylemiş, geçiştirmiş. Eda Batuhan'ı çok sevip öyle evlenmiş ama sanırım Batuhan onu o kadar sevmemiş. Hepimiz düşüncelere dalmıştık. Helin'in telefonuna bildirim gelmesiyle hepimiz başımızı kaldırdık. Helin şaşkın bir ifadeyle kafasını kaldırım "Batuhan Edayla konuşmak istiyormuş." dedi. Eda'ya dönüp "Konuşacak mısın Edacığım? Eğer konuşmak istersen merak etme biz yanında dururuz." dedim. Eda önce bana sonra Helin'e baktı. "Kızlar biz Batuhanla birbirimizi severek evlendik. Ben onu onun sevdiğinden çok daha fazla seviyordum. Tabi beni bu şekilde dövmüyordu, aslında Batuhan beni sonradan dövmeye başladı. Sanırım ifadesinde anlattığı eski olaylar aklına geldi ve psikolojisi bozuldu. Oysa ki biz çok iyi anlaşıyorduk, özlüyorum o zamanları. Ben diyorum ki acaba bir Batuhanla konuşsam tedavi görse eski halimize, o güzel günlere geri dönsek. Olur mu sizce kızlar?" dedi. Helin" Olur tabii konuş bizde yanında dururuz senin. Hadi kalk gidelim" dedi. Eda ayaklanıp elini bana uzattı ve "Hadi sende gel lütfen" dedi. Helin endişemi anlayıp "Merak etme bizimkiler burada kalır. Hiç bir şey olmaz." dedi. "Tamam o zaman, gidelim." deyip ayağa kalktım. Karakola doğru yola koyulduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK BEDENLER
AléatoireHayat... Evet, hayat hiç adil değil. Adalet... Artık bu hayatta adalet yerini bulmalı. O küçük bedenlerin intikamı alınmalı....