Eda'dan
Bir yandan korkuyor diğer yandan da Batuhan'la yeni bir başlangıç yapmak, eski günlere geri dönmek istiyordum. Batuhan'ın olduğu karakola giden yol iki saatlik, çok uzun bir yoldu. Bu yüzden bol bol düşünebiliyordum. Ece için düşünüp en doğru kararı vermem gerekiyordu ve tabii ki onunla da konuşup fikrini almam gerekiyor. Ne kadar küçük olsa da onun da düşünceleri vardı. Doğa ve Helin bana hak vermişlerdi ama onlarda benim gibi bir sorun çıkmasından tedirginlerdi. İki saat geçmişti ama hala karakola varamamıştık, çok trafik vardı. Bir an önce Batuhan'la konuşmak istiyordum. Gerekli tedaviyi alınca iyi olacağımıza emindim ama gene de korkuyordum.
Dört saatin sonunda karakola varabilmiştik. Trafik yüzünden iki saatlik yolun üzerine iki katı daha eklenmişti. Hep beraber içeri girdik ve beni sorgu odasına yönlendirdiler. Doğa ve Helin bizi izleyeceklerdi. Herhangi bir şey olursa hemen müdahale edilecekti. Batuhan başını öne eğmiş oturuyordu. Geçip karşısına oturdum ve düzgünce konuşmaya başladım. "Neden yaptın böyle bir şeyi?" diye sordum. Başını kaldırmadan üzüntülü bir ses tonuyla "İyi değilmişim." dedi. Bende başımı öne eğdim ve konuşacağım zaman kaldırdım. Tebessüm edip "Gerekli tedaviyi alınca düzeleceğine eminim. Eski günlerimizi hatırla Batuhan, çok eğleniyorduk. Keşke böyle olmasaydı." dedim. Batuhan ilk defa kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı. Tekrar başını öne eğip pişmanmışcasına "Haklısın Eda, çok haklısın. Kızımıza ve sana bunları yaşatmamalıydım ama ben iyi değilim. Benim psikolojim hiç iyi değil. Bu yüzden benden uzak durun. Ne zaman ne yapacağım belli olmuyor." dedi. Gözünden akan bir damla yaşı görmediğimi sanıyordu ama görmüştüm. Bunları yapmak istememişti fakat içinde fırtınalar kopuyordu, yaşadığı şeyleri bilemiyordum. Belli ki çok ağır geliyordu ona kontrol edemiyordu kendini. Batuhan'ın "Ben aslında Ece'yi sana geri getirecektim ama çok korktum ve getiremedim. Eda ben kendime hakim olamıyorum. Lütfen Ece'ye de kendine de çok iyi bak. Sizi seviyorum ama benden uzak kalmanız gerekiyor. Belki de dediğin gibi olur. İyileşirim, içimde ki o küçük acı çeken çocuğun acısı biraz olsun hafifler ve kendime gelirim. Umarım o eski günlerimize geri dönebiliriz." dedi. Dudağını ısırıyordu, kendinden korkar olmuştu resmen. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Eski Batuhan buydu işte. Duygusal, sakin, iyi kalpli. Batuhan tekrar konuşmaya başladı."Ben Ece'yi görmek istesem bile bana gösterme olur mu? Çünkü ben onca şeyi yaşarken Ece'nin yaşındaydım. Ece'ye daha iyi davranmam gerekirdi. Belki de onu görünce öyle kötü oluyorumdur. Neden böyle olduğunu hiç bilmiyorum ama sizin yanınıza dönebilmek, iyileşebilmek için elimden geleni yapacağım. Şimdi Ece'nin yanına git lütfen ve benimle konuştuğunu özür dilediğimi söyle, hasta olduğumu iyileşince ona bir sürü şey alıp kendim özür dileyeceğimi söyle." dedi. Kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı. Dolu gözlerimle gülümseyip "İyi olacaksın ve o eski günlerimize geri döneceğiz." dedim ve kalktım."Umarım görüşürüz." deyip oradan çıktım. Helinle Doğa'nın gözleri kıpkırmızıydı. Helin "Of o nasıl bir konuşmaydı ya harap olduk burada resmen." dedi. Derin bir iç çekip tebessüm ettim ve "Burada işimiz bittiyse gidelim mi?" dedim. Doğa "Hadi gidelim." dedi gidip arabaya bindik. Şimdi iki saatlik yol vardı. Ağlaya ağlaya eve gidecektim vardığımızda ise gözyaşlarımı silip Ece'ye sarılacaktım. Batuhan'ın dediklerini ona söyleyecektim.
Doğa'nın "Geldik" demesiyle uyandım. Ağlaya ağlaya uyuya kalmışım sanırım. Saatime baktım, iki saatlik yol gene dört saati bulmuştu. Gözlerimi silip eve girdim. Eceyle Kuzey bizi kapıda karşıladılar. Emre'de zilin sesine uyanmıştı. Biz kapıdan içeri girerken "Siz nereye gittiniz ya" deyip gözlerini ovuşturarak merdivenlerden aşağı iniyordu. Doğa "Tatlı yapmaya gidiyorum mutfağa çay içeriz dimi?" dedi ve mutfağa doğru gitti. Helin Emre'ye "Gidip Doğa'ya yardım edeyim. Gelince anlatırız sana her şeyi." dedi ve gitti bende Ece'yi "Gel bakalım seninle biraz konuşalım."deyip karşıma aldım ve Batuhan'ın söylediği her şeyi ona anlattım. Hasta olduğunu, iyileşirse eskisi gibi olacağımızı söyledim. Gözleri dolu dolu" Umarım babam iyileşir. Beni bir daha senden ayırmaz." dedi ve bana sarıldı. Ağlayıp onu daha fazla üzmemeliydim. Elinden tutup "Hadi gel bakalım Doğa abla napıyormuş." deyip onu mutfağa götürdüm. Doğa bizim geldiğimizi görünce dolaptan iki elma şekeri çıkarttı ve "Ece bak Kuzeyle yersiniz diye ne aldım. Elma şekeri seviyor musun?" deyip elma şekerlerini ona doğru uzattı. "Daha önce hiç yemedi ama seveceğine eminim. Hadi koş bir tanesini Kuzey'e götür." dedim. Ece koşup gitti. Helin "Pedagog bir arkadaşım var. Onu arayalım diyorum. Eceyle biraz oynasın, konuşsun. Ece içinde iyi olur. Hem nasıl olduğunu daha iyi öğreniriz." dedi. Sevinçle "Çok iyi olur." diye bağırdım. Doğa gülümseyerek "Benim de çok iyi bir fikrim var. Çocukların da ailelerinde çpk eğleneceği türden bir fikir." dedi. Helin "Aa Doğa neden parça parça söylüyorsun illa meraktan çatlayalım mı? Söyle hadi neymiş o fikir." dedi. Doğa bir kahkaha atıp "Küçük Bedenler sitesi için çok güzel bir tanıtım oluşturacağız. Danslar, şarkılar hatta belki programlar." dedi. "Doğa bu harika olur. Hem kafamız dağılır. Olaylardan uzaklaşırız biraz. Ne zaman başlıyoruz?" dedim. Doğa "Pastamız hazır. Dilimleyip tabaklara koyalım. Siz Emre'ye her şeyi anlatırken bende eski maillerime bakıp yardım ettiğim çocuklu ailelerin ve diğer birkaç ailenin numaralarını bulup iletişime geçeceğim." dedi. Pastayı dilimleyip tabaklara koydu. Kuzeyle Ece içinde dolaptan pudingleri çıkarttı. Çayları da doldurup içeri geçtik. Kuzeyle Ece'ye pudinglerini verip onların yanlarına oturdum. Doğa bilgisayarını alıp geldi ve maillerine bakmaya başladı. Bizde Emre'ye her şeyi anlattık. Emre "Alt tarafı bir kaç saat uyudum, neler olmuş ya." dedi. Doğa'nın yanına geçip bende maillere baktım. "İstersen ben bakıp numaraları söyleyeyim sende kaydedip yazarsın." dedim. Doğa "Olur daha hızlı hallederiz. Sonra siteye girip program düzenleriz, duyuru falan yaparız. Sitenin tanıtımı gibi bir şey olur." dedi. Helin "Ben de pedagog arkadaşımla konuşacağım. Hatta Doğa sen siteye yazarsın çocuğunu getirmek isteyen olur belki. Çocukların pedagogla olan zamanının bir kısmını çekip hızlandırıp videoya ekleriz. Ne dersiniz?" dedi. Olaylardan biraz olsun kopmak çok güzeldi. Doğa "Olur, çok iyi düşündün." deyip telefonuna döndü. Tekrar başını kaldırıp "Birini buldum bile. Emre sende boş durmayıp program hazırla. Mesela danslar, şarkılar falan." dedi. Maillere bakmaya devam ettim. Bir sürü kişi, bir sürü olay vardı. Numaraları deftere not etmeye karar verip masa da duran defteri aldım. Bütün numaraları isimleriyle beraber yazmaya başladım. Doğa'da biriyle konuşmayı bitirince deftere bakıp bir numara alıyordu. Kabul edenlerin isimlerini başka bir deftere yazıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK BEDENLER
De TodoHayat... Evet, hayat hiç adil değil. Adalet... Artık bu hayatta adalet yerini bulmalı. O küçük bedenlerin intikamı alınmalı....