13

1K 75 21
                                    

Ben şoktan kafamı bile kaldıramazken, aniden az önceki adamlardan biri yüzümün tam önüne alnında kocaman bir kurşun yarasıyla yığıldığında şokla çığlık atarak geri çekildim. Tanrım, adamın gözleri bile kapanmamıştı. Öylece bana bakıyordu.

Elim ağzımda öylece beklerken biri kollarımın altından tutup bir bebekmişim gibi beni havaya kaldırdığında bağırarak tekmeler savurmaya başlamıştım.

"Siktir! Benim, Byun! Sakin ol."

Tanıdık boğuk ses kulağımın dibinden yükseldiğinde zor zor kendimi durdurup beni yere bırakmasını bekledim. Bu sırada odama göz atma fırsatım da olmuştu ama keşke olmasaydı. Adamların bir tanesi bacağındaki kurşunla can çekişirken diğeri muhtemelen ölmüştü, yüzünün üstüne düştüğü için nereden vurulduğunu görmem pek mümkün değildi. Az önce burnumun ucuna düşen adamın ise pahalı ayakkabılarını görebiliyordum, kaldıkları kan gölünün ortasında daha bir parlak görünüyorlardı.

Yavaşça Chanyeol'e döndüğümde ise yine yüzüne yerleşen muzip sırıtış beni karşılamıştı. Beyaz bir bezle silahını ve ellerini siliyordu. Ayrıca saniyeler önce fark ettiğim üzere beyaz bez komodinimin üzerinde duran, gözlüklerimi silmek için kullandığım bezdi ve bu acayip midemi bulandırmıştı şu anda.

"Ağlamak istiyorum."

Her yeri kan olan ve üç ölü bedenle-pardon, iki- dolan odama bakarak yüzümü buruşturduğumda keyifle kahkaha attı. Neye bu kadar sevindiğini çözememiştim, bayağı iğrenç bir durumun içerisindeydik bence.

"Baekhyun!"

Alt kattan gelen aceleci adım seslerini Sehun'un sesi takip ettiğinde onun yanına gitmek için harekete geçen bacaklarım kapının önündeki bedenleri görmemle duraksadı. Ağlamaklı bir ses çıkararak Chanyeol'e dönerken Sehun ve onun arkasından gelen Jongin kapının diğer tarafına gelmişlerdi bile.

Sehun garipser bir bakışla ölü adamı ayağının ucuyla ittirdikten sonra hızlıca yanıma gelip kafamı göğsüne gömdü. Şey, sanırım bu bir çeşit sarılmaydı.

"Şimdi Jeon ve Jongin seni götürecekler tamam mı? Yarım saat içinde yanında olacağım."

Onaylamaya çalışıp hâlâ beni göğsüne bastırdığı için boğuk çıkan sesimin yeterli olmadığına karar vererek kafamı salladığımda sonunda beni serbest bırakmıştı. O tedirgin bir gülümsemeyle iki-üç adım gerilerken Jongin gelip kolunu omzuma atmıştı bile. Gülerek bir şeyler diyordu ama pek sağlıklı duyabildiğim söylenemezdi. Kaşlarını çatıp kollarını göğsünde birleştirmiş, tamamen ciddi bir ifâdeyle Sehun'la konuşan Chanyeol'deydi gözlerim. Ona baktığımı fark ettiğinde sırıtarak göz kırptı.

Jongin'in beni sürükleyerek dışarı çıkarmasına izin verdim.

Wanna Be Yours //свHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin