MERHABA
Başlama tarihinizi buraya yazın
~~~~~
Titriyordum. Soğuk bedenime iyice işlemişti. Üzerimdeki ince örtünün bu soğukta şansı yoktu. Odam karanlıktı ve bu soğuğu daha acı veriyordu . İçeriden televizyon sesleri geliyordu. Büyük ihtimalle teyzem ve onun acımasız ailesi mutlu ve sıcak bir biçimde eğleniyorlardı. Bense yetim bir kız olarak bu oda bile denemeyecek çatı katında soğuktan titriyordum. Ailem zengin insanlardı. Babam zengin bir iş adamıydı. Annem ben doğarken ölmüştü bu yüzden onu görme gibi bir şansım olmamıştı. Babam annemin ölümünün ardından dağılmış ve içmeye başlamıştı. Neredeyse eve hiç uğramıyordu ve sürekli başka kadınlarlaydı .Kumar oynuyor ve sürekli borçlanıyordu. Bir süre sonra borç batağına batmış ve bütün herşeyini kaybetmişti. Birgün kaza yaptığının ve öldüğünün haberi gelmişti. O zamanlar 6 yaşındaydım. Ne anne sevgisini görmüştüm ne de baba sevgisini. Sonra teyzemler beni yanına hiç istemeye istemeye yanlarına aldılar ve o günden beri bana eziyet ettiler. Teyzem annemi hiç sevmezdi ve onun adı geçince her zaman ondan iğrendiğini ve kötü biri olduğunu söylerdi . Doğal olarak beni de hiç sevmezdi ve sürekli bana ev işlerini yaptırırdı. Bana " Sende onun gibi iğrenç birisin Arya" derdi. Eğer onu kızdırırsam beni balkona kitlerdi ve bütün geceyi orada geçirirdim. Ve birde sapık kuzenim vardı. Bana öyle bir bakardı ki ondan çok korkutu oluyordu. Banyodan çıktığım zaman hep kapıda beklerdi ve bu beni korkuturdu. Ama o da annesi gibi bana acımazdı. Yavaşça yataktan kalktım ve minik pencereye gittim. Sonbahar gelmişti ve yapraklar sararmıştı. Yere düşen yapraklar ordan oraya savruluyordu. Dışarıda tek tük insan vardı. 18 yaşındaydım. Okula gidemiyordum. Teyzem beni çalıştırtıyordu. Ve üniversiteye gitmeme izin vermemişti. "Okuyucaksın da ne olacak? Senin gibi bir sürtük ne yapabilir? Şükret sana sığınabileceğin bir yer verdim daha ne istiyorsun?" Derdi. Yavaşça kapıya doğru yürüdüm ve kapıyı usulca açtım. Küçük adımlarla merdivenden indim . Burası gerçekten çok sıcaktı. Çatı katının soğukluğundan iz yoktu.Mutfağa yöneldim. Acıkmıştım. Teyzem bugün onun yüzünü görmek istemediğini ve sonra gelip yemesini söylemişti. Buzdolabının kapağını açtı ve şöyle bir bakındı. Sonra kendine sandviç hazırlamak için malzemeleri aldım. Hızlıca hazırladım ve yavaşça sandaleyeye oturdum. Büyük ısırıklarla sandviçimi yiyordum. Birden kapı açıldı ve kuzenim Burak girdi.bana baktı ve kapıyı kapattı. Yavaşça masaya doğru yürüdü ve umursamazca sandelyeyi hızlıca çekip oturdu. Gözlerini benden ayırmadan "Neden yemeğe inmedin seni merak ettim" dedi. Sırıtıyordu. "Teyzem bugün sizinle yemeyeceğimi söyledi" diye yanıt verdi. Beni duymamış gibi yaparak" o çatı katında nasıl kalıyorsun buz gibi. Bak daha öncede dediğim gibi yatağımda sana yer var" dedi ve göz kırptı. Ondan iğreniyordum,midem bulanmıştı. Nasıl kuzenine böyle bir şeyi teklif edebilirdi bir insan. Hemen kalktım ve koşar adımlarla kapıya yürüdüm. Arkamı dönüp " hayır sağol ben orda mutluyum" diyip hemen ordan ayrıldım. Merdivenleri hızlıca çıkıp kendimi çatı katına attım. Korkuyordum. Nasıl böyle bir şey diyebilirdi aklım almıyordu hala. Saat gece on civarıydı ve yarın teyzemin isteği üzerine bir restoranda işe başlıyordum. Yaşıtlarım üniversiteye giderken ben çalışıcaktım. Ama hayat bazen adil olmaz ve ben buna alışmıştım. Kaybetmeye,sevilmemeye... yatağıma girdim ve gözlerimi sıkıca kapattım. Sadece bu soğuktan beni uyumak kurtarabilirdi. Gözlerimi sımsıkı kapattım ve uykunun bedenime ele geçirilişini hissettim.
~~~~
Giray Çelik masasında oturmuş dosyalara bakıyordu. Bir yandan da içkisinden yudumluyordu. Kapı çalında ve bir adam girdi. "Giray, Berkay seninle yarın görüşmek istiyor" dedi. Gelen Giray'ın kardeşi gibi olan Emreydi Giray kafasını kaldırmadan "Tamam" dedi ve işine devam etti. Emre bir şey demeden çıktı. Giraydı işte. Kimseyle konuşmaz,insanları umursamazdı. Alışmıştı bu sert ve soğuk duygulara. Giray geç olunca masadan kalktı ve İstanbul'un güzel manzarasına sahip penceresine doğru yürüdü ve koltuğa yürüdü. Oturdu ve boş boş manzarayı seyretti. Giray kimseye acımazdı. Onu kızdıran ve ona itaat etmeyen herkesi cezalandırırdı. İnsanlar onu ÇELİK şirketinin genç ve yakışıklı adamı diye bilirdi ama o aynı zamanda yeraltı dünyasının da en tehlileli isimlerindendi. Ailesi yoktu. Çocukken babası da onun gibi bir mafyaydı ve çok düşmanı vardı. Ve bu hem annesinin hemde babasının ölümüne sebep olmuştu. O zamanlar küçük olduğu için babasından kalan parayı kullanamadı ve o paradan hakkını alamadı. Yetimhanede yaşamayı kabullenemedi ve kaçtı. O zamanlar küçüktü ve mahalledeki büyük çocuklar onu hep döverdi. Emre ile o zamanlar tanıştı. Emre fakir bir ailenin çocuğuydu ve ailesi çok iyi insanları. Giray'a yatacak bir yer vermişti. Giray büyüdükçe güçlendi ve korkulan biri oldu. Emre'nin annesinin yalvarışları üzerine okula gitti ve okudu. Büyüdükçe içindeki intikam duygusuda alevlendi. Ailesini ondan alan kişiyi bulmalıydı. Sonra bir şans doğdu ve Kendi şirketini kurdu. Hiç kimse ona inanamıyordu. Cebinde 5 kuruş para olmayan bir çocuk bunları nasıl yapabiliyordu. Şirket dışında uyuşturucu ithalatı yapan bir mafyaydı. Her zaman duygusuz,acımasız biri olmuştu. Çünkü hayat ona acımamamıştı. O da acımazdı aynı hayatın ona yaptığı gibi.....İlk bölümümdü.
umarım beğenmişsinizdir
🖤🖤🖤