→Luke Söyledi←

30 0 0
                                    

Justin'in Ağzından

Yarım saattir bağırıyor. Tanrım bu sürtük ne zaman susacak?!

Aslında çok güzel bir kız ona yaklaştığım zaman kalp atışlarım hızlanıyor, nedenini bilmiyorum ama oluyor sanırım ondan hoşl- ne saçmalıyorum ben Justin Bieber'ım asla aşık olmadım olmayacağım (görürüz Bieber afsfs) bunları düşünürken Vanessa'nın sesi kısılmaya ve kapıya vurulan yumruklar şiddetini azaltmıştı. Sesler tamamen kesildiğinde hızla ayağı kalktım ve kilidi açtım. Kapıyı açmamla Vannessa'nın yerde yatmış olduğunu gördüm. ''Vannessa!'' Seslenmeme cevap vermeden tamamen gözlerini kapattı.

''Tanrım, Vannessa cevap ver!''

'' Senin o küçük kaçını dağıtmadan önce bana cevap ver Vannessa!''

'' Vannessa'' hâlâ ses yoktu Tanrım!

'' Vannessa son kez söylüyorum aç şu siktiğimin gözlerini'' hâlâ cevap gelmeyince ciddi yaptığının farkına varıp iyice gözlerimi açtım '' Tanrım, Vannessa sen ciddisin!'' Hızlı bir hareketle kucağıma aldım ve kapıyı tek hamleyle açıp kapattım aynı şekilde arabamın kapısınıda hallettikten sonra kendi koltuğuma oturdum ve hızlı bi şekilde sürmeye başladım.

Neden kalbim bu kadar hızlı atıyor, neden endişeleniyorum. Bu duygularımdan dolayı daha çok sinirlenmeye başladım ve daha hızlı sürdüm.

Vannessa'yı tanıyordum yani birazcık daha doğrusu şu 2 gün içinde araştırma yapmıştım ve pek bişey bulamamıştım. Yani dikkat çekici bi olay yoktu.

Düşüncelerden çıkıp hemen arabayı hastanenin girişine park ettim ve hızla Vannessa'yı kucağıma aldım. Hızla hastaneye giriş yaptım. '' Sedye getirin!'' Hemen bi kaç hemşire ve doktor başımıza toplandı ve Vannessa'yı sedyeye yatırdık. Tanrım şimdi fark ediyorum. Küçük bir bebeği taşısam daha ağır olurdu Vannessa çok hafifti. Sedye ile kayboluşunu izlerken telefonumun titrediğini fark ettim.

Ekrandaki yazıya bakmadan

'' Ne var?''

'' Hey Justin dostum neyin var yine''

'' Ne istiyosun Stefan?''

'' Sadece kargo işi başarıyla tamamlandı dicektim bu kadar tersliceğini bilseydim demezdim'' yüzümde kocaman bi gülümseme oluştu ama sadece 1-2 saniye sürdü. Çünkü Vannessa'nın durumunu bilmiyordum. Hey neden böyle boktan hissediyorum.

'' Hey Justin dostum orda mısın?''

'' Heh evet burdayım''

'' Neyin var senin Justin? Hem sen nerdesin?'' Doktorun çıktığını görmemle;

'' Sanane Stefan'' deyip cevap vermesine izin vermeden yüzüne kapattım.

Doktorun bana dönmesiyle

'' Vannessa'nın durumu nasıl?''

'' Endişelenicek bişey yok kapalı alan ve karanlık korkusu varmış ve bu onu endişelendirmiş. Yani bu psikolojik birşey endişelenmeyin sakinleştiri yazıcam onları düzenli olarak kullansın. He bu arada asıl önemli konuya gelirsek-'' telefonumun çalmasıyla sıkıntıyla nefes alıp cebimden telefonumu çıkardım ve ekrandaki isme baktım ELENA yazısını okuyup kırmızı telefon işaretini yana kaydırıp kapattım. Doktora dönüp devam etmesi için kafamı salladım.

'' Evet önemli konuya gelirsek Vannessa hanımda kan kanseri başlangıçı var'' bunları duymamla yere bakarak dinlediğim doktora artık gözlerimi kocaman açıp bakmaya başladım.

'' Nasıl yani nasıl olur?''

'' Bakın Bayım fazla endişelenmeyin sadece ilaçlarını düzgün kullanıp üzülmezse çabuk atlatacağına emin olabilirsiniz''

'' Pekala onu yani Van-essa'yı gör-e-bilir-miyim?'' Tanrım kekeliyerek konuştum. Doktor buruk gülümsemeyle başını salladı ve bana reçeteye benziyen kağıdı verdi. Vakit kaybetmeden cebime koyup odasına ilerlemeye başladım. Tanrım şimdi ne bok yicem.

Kapıyı açıp içeriye girdim uyuyordu hemde melek gibi. Bunu fırsat bilip onu iyice incelemeye başladım. Saç rengi konusuda hiçbir fikrim yoktu. Pürüzsüz bi yüze sahipti. Ufacık elleri vardı benden kısaydı. Yavaş yavaş gözünü açmasıyla 1 adım geriye gittim. Gözlerini tamamen açmasıyla şimdi başladığımızı anladım.

VANNESSA'NIN AĞZINDAN:

Gözlerimi yavaşca açmamla karışımda deri ceketli bi çocuk gördüm. Daha dikkatli bakmamla bunun Justin olduğunu anlamam uzun sürmedi. Hızlı ve ani bi şekilde oturur pozisyona geldim ve yatağın başlığına daha çok yapıştım.

'' Hey hey sakin ol korkamana gerek yok''

'' Ne işin var burda ve benim ne işim var''

'' Bak bayıldın ve seni buraya getirdim işte'' anılar aklıma geldikçe yüzümü buruşturdum.

'' Evet hatırladım. Peki beni neden kaçırdın?''

'' Bak sana ders vermek istedim işime karıştın bende seni o odaya koyup biraz korkutucaktım fakat işler biraz ters gitti sana zarar gelmeden olacaktı sadece gözün korkacaktı fakat doktordan öğrendiğime göre kapalı alan ve karanlık korkun varmış'' tek nefeste söylediği şeyler bitince derin bir nefes aldı ve benden gelecek bir cevap bekledi.

'' Teşekkürler'' bana sorcasına bakarken tam cevap vericekken anladığını belirten bir ses çıkardı.

'' Ben üzgünüm''

'' Önemi yok, cidden'' sıcak bir gülümseme bile ona bakarken o sadece beni inceliyordu.

'' Şey ne zaman çıkabilicem?'' Kendine gelirmişngibi oldu ve dikkatini benden çekerek odayı incelemeye başladı.

'' Hemen şimdi''deyip gülümsedi.

'' Tamam, herşey için teşekkür ederim sana daha fazla yük olmak istemem'' deyip ayaklanmaya başladım ki

'' Bana yük olmuyorsun ve ben seni götürüyorum''

'' Ama-''

'' Aması yok hadi gidelim'' deyip beni kucağına aldı.

'' Buna gerek yoktu'' gülümseyerek cevap verdi

'' Biliyorum ama seni kucağıma almak hoşuma gidiyor'' deyip gülümsemesini yüzüne daha çok yaydı. Bunları duyduktan sonra kızarmaya başladım eminim şuan domates gibi olmuşumdur. Justin gülümsemeyi bırakarak kahkaha attı bense sadece gözlerimi devirdim. Hızlı ama yumuşak bir hareketle beni arabasının koltuğuna oturttu ve kendi koltuğuna yerleşti.

'' Bi ara yemek yemeye başlamalısın Vannessa cidden seni 5 yaşındaki çocuk bile taşıyabilir'' cevap vermeden tekrar gözlerimi devirdim. Hey ben ne kadar çok göz deviriyorum bi gün gözlerim şaşı kalacak.

'' Ve şunuda söylemeliyim ki gözlerini devirmeyi bırakmalısın bebeğim beni tahrik ediyorsun'' deyip göz kırptı. Tanrım!! Hem bu benim ismimi nerden biliyor. Hay doğru ya okulda hocalar yoklama alırken söylenmişti mutlaka duymuştur. Kendi evimden başka bir sokağa girdiğinde konuşmaya başladım.

'' Hey Justin buradan benim evime gidilmiyor az önceki sokaktan dönmen gerekiyordu''

''Biliyorum ve benim evime gidiyoruz eğer bir itiraz çıkarsa ağzından seni burda sikerek öldürürüm bu arada ismimi nerden biliyorsun?''

'' Şeyy Luke söyledi'' diyerek şirin gözükmeye çalıştım. O ise arabayı ani frenle durdurup bana sinirli bi şekilde bakıyordu...

→Danger←Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin