- 3. ßÖLÜM -

46 6 1
                                    

( Uzun bir aradan sonra tekrar burda olmaktan mutluyum . Tekrar yazıyorum , tekrar fikir üretiyorum . Kaldığımız yerden devam edelim . Harika olaylarla karşılaşıcaz . İyi okumalar )
 
Israrla çalan telefona cevap vermek istemiyordu. Rahat bırakılmayacağını da biliyordu . Telefona uzandı ve ekrandaki Tolga yazısını görünce başını iki yana salladı . Telefonu açıp,
" Efendim , Tolga " dedi telefondan gelen müzikle Tolganın sesi biraz zor anlaşılıyordu . "Met, dostum geceye akıyoruz. Bizim çocuklarda burada , adresi mesaj attım seni bekliyoruz ." dedi sarhoş olduğunu belli eden sesle, Metehan hiç bulaşmak istemiyordu tekrar . " Tolga , ben gelemem " dedi . " Met , gelmek zorundasın bu halle araba kullanamam dostum beni anlıyorsun değil mi ? " dedi . Pes ettiğini kabul edip, geleceğini söyleyip telefonu kapattı . Yatak odasına doğru ilerlerken , masanın üstündeki tablet dikkatini çekti . Tableti eline alıp uzun uzun ekrana baktı. Ekranda resim galerisi slayt geçişinden geçerken Ayça'nın fotoğrafını gösteriyordu . " Seni , ne zaman kaydettim galeriye kaktüs  hanım" dedi galeriye girip Ayça'nın fotoğrafını üzerine tıklayıp, sildi. Kalbi buna pişman olacağını fısıldarken, mantık  daha ağır bastı. Doğru olanı yapmıştı o sadece öğrencisi olduğunu ve bu işin sadece geçici olduğunu biliyordu. Mavi kareli  gömleğini ilikleyip, siyah  kotunu geçirdi. Boy aynasın da kendisine bir göz attıktan sonra şifonyerindeki saat gözünden lacivert kol saatini çıkarıp taktı. Yeniden ortamlara dönmeye hazır mıydı. Kendine defalarca sorduğu soru, gene bilinçaltından sızıp düşüncelerine karıştı. Her şeyi hatırlıyordu. Çektiği acıları,  durmadan gelen yeni durumları, çok zorlanmıştı. Sadece tek istediği omuzuna kafasını koyup, destek alacağı biriydi. Ama asla uzun bir ilişkiye yelken açamazdı. Çünkü uzun ilişkiler sıkıcıydı ve evlilikle bitiyordu. Ne yapabilirdi ki ! Doğuştan gelen bir şeydi. Anı yaşamak benim ilkemdi. Damarlarında, akan kanındaki genlerde olan bir şeydi. Sorunda oydu. Bundan asla vazgeçmezdi. Bu genler sayesinde Metehan Sözen olabiliyordu. Kendine bir kez daha göz atıktan sonra, arabasının anahtarlarını alıp son kez ev göz atıp, çıktı. Mekana vardığında , ufak tefek yapılan  dekorasyondan sonra değişmediğini fark ettiğinde, yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. Kapıdaki Fedailere selam verdi . Basamakları müziğin ritmine göre yavaş adımlarla indi. Etrafa göz gezdirdi . İnanılmaz bir coşku vardı. Adrenalinin tavan yaptığı ve "kırk yıllık" dans ustalarıymış gibi dans eden bedenlerin arasından geçmekte çok zorlandı. VIP locasına ulaşmayı başardı. Tolga, Hakan, Samet'i ve Demet'i görünce, birden aklına eski güzel anılar doluştu. 2 sene önce bıraktığı yerlerde duruyorlardı sanki, Demet'in çığlıyla, herkes dikkatini Mete'ye çekmiş oldu. Koşarak boynuna atladı. ' Döndün ve bana haber vermedin Met, çok kırıldım sana bil yani ' deyip boynuna doladığı kollarını çözüp, diğerlerinin de sarılmasına izin verdi. ''Oğlum hiç değişmemişsin, başkan hoş geldin'' derken Hakan, Mete'nin sırtını sıvazladı.' Sende hiç değişmemişsin Hakan '' dedi Metehan, masaya doğru yürüdüler. Her zaman olduğu gibi , Tolga'nın yanında ki kızlara bir selam verdi. Samet le de tokalaştıktan sonra, Demet'in yanına oturdu. Samet , '' Nerelerdeydin ? bizi bunla bıraktın. Adam bir kızı değil iki kızı götürmeye başladı '' kahkaha atarak, başıyla Tolga'yı gösterdi. ''Asıl bilmediğin, iki kızı götürürken, Üçüncüyü hamile bıraktığı '' elindeki bardaktan bir yudum daha aldı . '' O çocuk benden değil, bu imkansız. Sonuçlar bir gelsin göreceksiniz . '' dedi kızların ellerinden birden kurtulan Tolga, '' Bende aşık olduğunu falan oldun sandım. Nişanlandım deyince sayende aşka inanacaktım. Gülümsemesine mani olamadı Mete, Hakan kahkaha atınca, herkes baktığı yere çevirdi kafalarını, '' Nereye gitsem , kene gibi peşimde '' diyerek yüzünü ekşitti. Hamile kadın bize doğru geliyordu. Tolga kızların kulaklarına bir şey fısıldadıktan sonra ikisi de, Hakan ve Samet'e yanaştılar, '' Tolga ayvayı yedin oğlum, tabi bu geceki hesabı sen ödemesen '' dedi Demet durumdan zevk aldığı yüzünden okunuyordu. '' Görüyorsun değil mi ? dostum , bana böyle şantaj ve tehditle harcıyorlar. Tamam ben öderim '' dedi Tolga, ayağa kalkarken  yüzüne taktığı ''BEN ÇOK AMA ÇOK YAKIŞIKLIYIM ' gülümsemesini, nişanlısının elinden öperken, çocuklar  bıyık altından gülmeye başladılar. ' Gene ne oldu ! bu hamile halinle buralarda ne işin var . Sana ve bebeğimize bir şey olmasın ". Kız , "Sen burada eğlenirken, benim neden evde oturma mı ?bekliyorsun . " sinirli olduğu gözlerinden okunuyordu. Bağlılık böyle bir şey, sonsuza kadar gözü kapalı sadece birini  sevebilirsin. Tabi hıyarın teki de olabilirsin, evde seni bekleyen bir kadın ve bebeği bırakıp adamlığa sığmayan bir seviyedeki statüye yerleşirsin, aldatırsın. Evde seni bekleyen o kadın ise  arkandan geceleri, günleri, haftalarca, aylarca, senin ruhunun duymayacağı bir şekilde gözyaşlarını içine akıtır. Hayatı boyunca , evlenene kadar yaşadığı mutlu, bakımlı kadın ; kendini depresyonda ve hiç tanımadığı bir benliğe bürünür. Tolga, için zordu ama vazgeçmeliydi. Ailesine sahip çıkıp , vakit geçirmeliydi.  Hayat belki de böyle bir şansı bir daha karşısına çıkarmayacaktı. Tek bir seçme hakkı vardı. Ya aile kurup, mutlu bir aile babası olurdu ? Ya da tek başına yaşayan bir bunak olup servet avcılarının yemi olurdu. Zor bir seçimdi. Hayatta yaptığımız seçimlerden hangisi kolaydı. Bazen evreni sorguluyorum, ne kadar adil diye. Belki değildir. Ya da öyledir. " Ne ! bir de eğlenmek mi istiyorsun ? çok komiksin. Bu çocuğu ben istemedim. Beni anlıyorsun değil mi ? Bizim aramızda aşk yok, kafana sok. Benden koca olmaz " derken Tolganın sinirlendiği gerilen vücudundan belliydi.  " Aaa, anladım biliyordum zaten senden adam olmazdı. Eve gelmediğin zamanlar, kursa gelmediğin günler,  aramadığın telefonlarla , evet beni ve bebeğimi istemediğini iliklerime kadar hissediyorum. Bu bebeği tek başıma ortaya çıkarmadım. Ben çok mu ? mutluyum sanıyorsun. Kilo aldım elbiselerime giremiyorum. Sürekli bir şey yemek istiyorum. Her gün sancılarım ağırlaşıyor. Sadece sana mı yük oldu. Dna testi geldiğinde çok pişman olacaksın. "dedi  istemsiz olarak gözünden damlayan iki gözyaşını elinin tersiyle sildi. Tolganın ve bizim karşımız da güçlü durmaya çalışıyordu. '' Ağlıyor musun ? şimdi . '' Tolga sinirli bir şekilde cebinden mendil çıkarıp uzanıp elini tutacağı zaman, kız yaklaşmasına izin vermeden, üç adım uzaklaştı. Hiçbirimizden ses değil , çıt bile çıkmıyordu. "Selam, ben Metehan sizi eve bırakmamı ister misiniz ? Sonuçta burası hem sizin için, hem de bebeğiniz için çok sağlıksız bir durum." diye sordum ayağa kalkıp biraz da olsa dikkati kendime çekmeye çalışarak , kadın sadece başını sallayarak beni onayladı. Yanına giderek önden gitmesini işaret ettim, Tolgaya döndüm. "Rahatla ben bırakırım . "dedim sadece kafasını sallayıp yerine oturdu. Diğerlerine de bir göz atarak , kadının peşinden ilerledim. Müzik sesinin bu kadar rahatsız edeceğini hiç düşünmezdim ama oldukça rahatsız olmuştum. Kapıdan çıktığımda müzik sesinden dolayı oluşan geçici uğultunun arasında kısa kısa hıçkırıklar duyuyordum. Kafamı iki yana salladım ama hala duyuyordum. Biraz daha hızlanıp, kadına yaklaştığım da ağladığını fark ettim. Onu teselli edemezdim. Tolganın yaptığının tesellisi yoktu. Kadınlara ağlamak yakışmıyordu. Kadının omuzuna elimi koyarak, bana dönmesini sağladım. Gözleri kırmızıya bürünmüştü. Rimeli akmış, fondöten de çizgiler oluşmuştu. Omuzundan tutup, kendime çektim. Kafasını, göğsüme yasladığında gözyaşlarını ve küçük küçük olan çığlıklarını bıraktı. Sırtını elimle sıvazladım. " Ağla , rahatlarsın " dedim, elleriyle kavradığı gömleği daha da sıktı. Titreyerek , " Yemin ederim ki hamile kalmam benim planım değildi. " kekeleyerek çıkıyordu. " En azından bebeği bari sevsin, ilgilensin, onun için bir şeyler yapsın . " sırtını sıvazlamaya devam ediyordum. Sadece susuyordum. Ağzım düğümlenmişti. Ben ne söyleye bilirdim ki ! Yorum yapma hakkım yoktu. Sadece manevi destek verebilirdim. Benim başıma böyle bir şey gelseydi. Ne yapardım bilmiyorum. Emniyet kemerini bağladım. Eline verdiğim mendile dalmış bakıyordu. Bende arabayı çalıştırdım. " Nereye bırakayım  seni " diye sordum. Gözlerini selpaktan ayırmadan " Tolganın evine , başka gidecek bir yerim yok zaten " dedi. Ümitsizlik, kimsesizlik, hayal kırıklığı her şey bir kadın da nasıl toplanabilirdi ki , onların bünyeleri daha mi güçlüydü ya da daha mı  zayıftı. En güzel dönemlerini hep ağlayarak ya da umutsuz mu geçiriyorlardı. Asla bir kadını ağlatmak istemiyorum. Şimdiye kadar arkamda bıraktığım tek gecelik ilişkilerde kalbini kırdığım ya da beni gerçekten seven biri var mıydı . Araba da uzun süreli sessizliği, " Bu gece için teşekkür ederim. Ve verdiğim rahatsızlık için özür dilerim ."söylenen sözler oldu. Saate baktığım da gece kulübüne dönmemin bir gereği yoktu. Arabayı eve doğru sürdüm. 

Senin Adın ZambakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin