Ne kadar uyuduğumu bilmiyordum.Tek bildiğim şey sabah olmuştu.Doğru ya bugün kamp gezisi vardı. Hemen kalkıp çantamı hazırladım. Anneme haber verip evden çıktım. Evden çıktıktan 5 dakika sonra bizimkiler de gelmişti.
"Günaydın Alya."
"Günaydın hepinize" diye yanıtladım.
Servis geldi ve okula gittik.Sınıflara geçmek yerine okulun bahçesinde tek sıra halinde bekledik.Okul müdürü de gelmişti. Bizi götürecek servisler de gelmişti. Okul müdürü;"Hazırsanız gidelim.Her sınıfın kendine ait bir servisi olacak.Herkes kendi sınıf şubesi hangi servisin üstünde yazıyorsa oraya binsin."dedi.Biz de kendi sınıfımıza ait olan servise bindik.Yolculuk başlamıştı. Hemen hemen 4 saatlik bir yolculuk olacaktı. Biz kamp yerine gidene kadar konuştuk. Arabada fotoğraf çektik.Yolculuk sabah saat 10:00'da başlayıp,14.00 gibi bitecekti.Ben arabada çok sıkılmıştım.Zaten arabada yolculuk yapmayı fazla sevmezdim.Arabada ben ve Selin yan yana,Burak ve Atakan yan yana oturuyordu.Atakan bana bakıyordu. Tabi benim onu görmediğimi düşünüyordu.Burak da ayni şekilde. Atakan Burak'ın bana baktığını görünce de ona ters ters bakmaya başladı. İkisi de benim onları gördüğümü anladılar. Atakan değil de Burak benden bir şey isteyecekmiş gibi bakıyordu. Garip.Nihayet yolculuk bitti.Kamp alanına gidip çadırlarımızı kurmaya başladık.Ben ve Selin kendi çadırlarımızı kurduk. Atakan ve Burak da kendi çadırlarını kurdular.Eee bunlar yan yana dursalar anlaşamazlar ki!Uzaktan bir ses duyduk.Bu Atakan ve Burak'ın sesiydi.Atakan;
"Bu ne biçim bir çadır yaa bir türlü olmuyor."
O sırada ben;
"Siz çadır kurmayı bilmiyorsunuz."
"Yok yaaa Alya Hanım,kolaysa gel kur bakalım."
"Bak gayet kolay kendi çadırımızı gayet de güzel kurduk.Neyse bari sizin çadırınızı da kuralım Atakan Bey!"
"Biz kendimiz kurarız değil mi Burak?"
Burak;
"Pek sanmıyorum."
Atakan;
"Oğlum sende iyice gömdün bizi yaa."
Biz gidip onlara çadır kurmlarında yardım ettik.Nihayet onlarınki de bitti.Hava kararmaya başlamıştı.Kendi çadırlarımıza gidip getirdiğimiz eşyaları içine yerleştirdik.Sonunda akşam olmuştu. Kamp ateşi yakılmış herkes etrafında toplnamıştı.Kamp ateşleri grup grup yakılmıştı.Biz de kendi ateşimizin yanına gittik.
"Haydi doğruluk_cesarerlik oynayalım."
Bu Atakan'ın sesiydi.
"Tamam oynayalım" diye yanıtladım.İlk şişeyi çeviren kişi Burak oldu.Soru kısmı Burak'a cevap kısmı Atakan'a geldi.
"Evet sor bakalım Burak Efendi."
Burak;
"Sevdiğin veya hoşlandığın birisi var mı?"
"Var."
Tamam şimdi Selin çevirsin.Bu sefer soru kısmı Atakan'a cevap kısmı bana gelmişti. "Evet Alya, doğruluk mu cesaretlik mi?"
"Doğruluk."
"Aynı soruyu ben de sana soruyorum.Sevdiğin biri var mı?"
"Bilmem."
"Ne demek bilmem?"
"Bilmiyorum işte. Sanırım var."
"Hmm.Tamam."
Birkaç defa oynadıktan sonra oyunu bitirdik.Burak beni yanına çağırdı.
"Alya seninle biraz konuşabilir miyiz?"
"Tabii."
"Alya bak ben sana bir şey diyeceğim ama bu aramızda kalsın. Yani ben pek fazla beceremem böyle şeyler. Ben senin vereceğin tepkiden korktum.
Derken okul müdürünün sesiyle irkildik.
" Hadi çabuk buraya gelin,kimse gruptan ayrılmasın. "
Burak;
"Ama cidden bu kadarı da fazla yaa.Ne zaman sana bir şey söylemeye niyetlensem hep birisi araya giriyor."
"Neyse şu an gidelim."
"Peki."
Grubun yanına gittik.Kamp ateşleri tekrardan yakılmış yemek yeme vakti gelmişti.Hava mükemmeldi.Yıldızlar, doğa, arkadaşlarım,ve kamp ateşi...
Hava hafif serin,saçlarım yüzümü okşuyor.Yemekler yendi.Ben gruptan ayrılıp biraz yalnız kalmak için bir tepenin yanına gidip gökyüzünü izledim.Hava soğumaya başlamıştı.Ama benim gitmeye niyetim yoktu.Kollarımı birleştirip gökyüzünü izlemeye devam ettim.Bir kaç dakika izledikten sonra arkamdan omuzlarıma dokunan bir el hissettim ve ve korktum."Şştt korkma benim Atakan."
Atakan elinde bir ceketle gelmişti.Onu benim omuzlarımı kapatacak şekilde üşememem için sırtıma koydu.
"Atakan?Beni nasıl buldun?"
"İsteyen bulur."
"Nasıl yani?"
"Neyse boşver."
"Doğa güzel, gökyüzü güzel, yıldızlar güzel, sen hepsinden güzel."
"Atakan ne diyorsun,ne oldu sana?'
" Neyse boşver.Eee ne düşünüyordun ben gelmeden önce? "
"Hiç.Öyle biraz kafa dinlemek istedim.Kalabalık yordu beni."
"Kalabalık ben de sevmem."
"Hmm."
Dakikalarca gökyüzünü izledik.Doğanın o huzur verici sesini dinledik.Saat bayağı geç olmuştu ne yazık ki.Atakan ve ben bizim grubun yanına gittik.
"Eehh neyse biz de çadırlara geçelim artık. Uykum geldi benim."
"Uyu bakalım Alya. Sabah erkenden uyandırırım ama bilmiş ol."
"Sebep?"
"Bilmem öyle gezeriz biraz."
"Tamam.İyi akşamlar."
"Sanada."
İkimiz de çadırlarımıza geçtik.Biz hariç herkes uyumuştu bile.Ben de Selin'i uyandırmadan uyudum...