Prologue: The Night We Met

141 10 4
                                    

Eylül 2021

"Sen her zaman en tatlı erikleri yiyorsun!"

Zihninde canlanan bu tiz sesle kalbi bir parça daha kırılmıştı. Uyuşuk hareketlerle ayakkabılarını çıkardı. Uyuşuktu ancak istemli değildi bu hali. Sanki soğuk mezardan çıkmışcasına acıyordu her yeri, sanki yıllarca uyumuşçasına.

Üzerinde mor eriklerin olduğu anahtarlığı kapının yanındaki dolaba yerleştirdi. Ölü halini bırakmadan dağılmış salonuna ilerledi ancak içeri giremedi. Kapı eşiğinde uzunca süzdü saatler öncesi bıraktığı haldeki odayı. Televizyon sehpasının altına düşmüş kırık fotoğraf çerçevesini görmesiyle onu soğuk gerçekten uzak tutan perde kalkmıştı. Göğsü kuvvetle inip çıkmaya, gözyaşları durmaksızın akmaya başladı. Kemikli ellerini saçlarına daldırdı hışımla. Ruhu öyle acıyordu ki bedeninde hissettikleriyle kapatmaya çalışıyordu bunu. Saçlarını çekiştirdi, ses tellerini koparırcasına bağırdı ancak olmuyordu. Bir türlü hafiflemiyordu kalbindeki acı. Yere çöktü, Tanrı'ya yakarır gibi kapandı sert halıya. İçi çıkana kadar, gözyaşları tükenene kadar ağladı. Hiçbir damlası tükenmemişti o yaşların ama sessiz hıçkırıklara bırakmıştı yerini az önceki facia.

Sırt üstü uzandı yavaşça. Sol elini kalbine götürdü. Bu gecenin kolayca avucundan kaçamayacaktı. Bunu biliyordu, kendini karanlığın acımasız kollarına teslim etti. Gerekirse sonsuza dek kalabilirdi bu kafeste.

Plum | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin