"Komiserim adamlardan biri sonunda bir isim verdi. Ele başlarının Hamza Çakır adında biri olduğunu söyledi. Adamı araştırıyoruz."
Cemal'in verdiği habere şaşırmamıştım. Çünkü Şevval ablanın dükkanına gelen kişilerin soygundaki kişilerle ilişkili olabileceğini zaten düşünmüştüm. Yine de diğer üçünüde teyit etmeliydik.
"Cemal. Bahsettiği Hamza Çakır adlı kişi şevval ablanın dükkanına gelen adamlardan biri çıktı. Diğer üçünün de kimlikleri tespit edildi. Hemen Hamza'nın evine operasyon düzenliyoruz. Ondan sonrası çorap söküğü gibi gelecektir."
Telefonu kapattıktan sonra odadan çıkıp Gizem'in yanına gittim. Elimizdeki bütün imkanları sonuna kadar kullanıp bu adamla ilgili ne varsa bulup çıkaracaktık. Nerde yemiş, nerde içmiş her şeyi öğrenmek istiyordum. Gizem hemen bilgisayarına gömülüp çalışmaya başlayınca bende Arın'ın yanına uğradım. Hâlâ sorgu odasındaydı. Camın arkasından bir süre izledim. Kendini o kadar kaptırmış ki adamın konuşmasına fırsat bile vermiyordu. Hiç durmadan dönüp duruyordu ve ardı ardına sorular soruyordu.
"Bak dostum senin arkadaşın zaten yakayı ele verdi. Artık direnmekten vazgeç ve ne biliyorsan anlat. Ömrünün sonuna kadar hapisanede mi çürümek istiyorsun? Evli misin sen? Çocukların var mı? Onların yalnız büyümesini ister misin? Konuş artık. Bana bildiğin her şeyi anlat ve rahatla. Yazık değil mi sana. Kalan ömrünü heba etmek mi istiyorsun? Eğer bana her şeyi anlatırsan sana yardımcı da olurum. Senin için elimden gelen her şeyi yaparım. Yeter ki anlat, konuş artık."
Adam tam konuşmaya başlayacaktı ki tekrar sustu. Sanırım Arın'ın yalvarması hoşuna gitmişti. Daha fazla dayanamayıp içeri girdim.
"Komiserim."
"Arın sen biraz dinlen. Ben devam ederim."
"Emredersiniz."
Arın içerden çıkınca bizde, karşımda sırıtarak oturan güvenlik görevlisiyle baş başa kalmıştık. Beni baştan beri ciddiye almadığının farkındaydım. Bunu daha bu sabahki tanışmamızda anladım. Bütün ciddiyetimle sandalyeyi çekip karşısına oturdum. Ellerimi masanın üzerine bıraktım ve hiç konuşmadan gözlerimi üzerine diktim. Bu durum onu rahatsız edinceye kadar beklemeyi planlıyordum. Çünkü konuşmanın bir işe yaramadığını az önce gördüm. Hakkında çok şey öğrenmiştim buraya gelmeden önce. Bu odaya gelip karşısında oturmayıda bu yüzden istedim. Onunla onun dilinden konuşup anlaşacağıma hiç şüphem yoktu. Çünkü yılan tatlı dilden vazgeçeli çok olmuştu. Sandalyesine biraz daha yayılıp ensesini kaşıdı ve saçlarını karıştırıp tekrar masaya bıraktı ellerini. Sıkılıyordu veya sıkılacaktı ama burdan istediğimi almadan çıkmayacaktık ikimizde. Bir süre sonra dudağını ısırmaya başladı sonra parmaklarıyla masada ritim tutturdu. Biraz daha zaman geçince yerinde kımıldamaya ve huzursuzlanmaya başlamıştı ama hâlâ ciddiyetsiz bir ifade vardı yüzünde yinede bu yaptığım onu sinirlendirmişti.
"Sizin kadar çekici bir komiser görmemiştim. Evli misiniz?"
Sonunda! Bir odada biriyle uzun süre duramadığını öğrenmiştim. Zaten bu yöntemi seçme sebebim de bu yüzdendi. Psikolojik olarak yeterli olmadığından ilk yapacağı şey benim yaptığımı tekrar etmek olacaktı ve bunu yaptı. Ikıncı yapacağı şeyde beni kışkırtmak olacaktı ve şimdi bunu deniyor. Cevap vermeden onu izlemeye devam ettim. Çünkü bundan inanilmaz derece de nefret ediyordu. Yine dudaklarını ısırmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POLİS
Action+ Seri kanlı bir katilden daha akıllı biri mümkün mü komiserim? - Bilmem, kiminle kıyasladığına bağlı. Tüm başarılarının ardında yatan o duygu. Korktuğu geçmişi, kararlı tavrı onu eşsiz kılıyordu. Sonunda topuklularından kurtulup sporlarını geçirdi...