~

1.2K 62 30
                                    

Morg kapısı.

Önünde bekleyen köşk ahalisi.

Bunu yapmaya kim cesaret edecekti?

Daha doğrusu, kimin yüzü vardı buna?

O kız köşkten çıkarken kimse durdurmamıştı.

Göz göre göre ölüme gitmişti Ceren.

Şimdi kimin cesareti yeterdi?

Herkes birbirine bakıyordu. Umut'u  köşkte, Nurten'in yanında bırakmışlardı. Aslında buraya sadece Agah Bey'le Seher Hanım geleceklerdi fakat kimse yerinde duruşamamıştı. Herkeste bastıramadıkları bir vicdan azabı hüküm sürüyordu. Cemre mesela, o kadar pişmandı ki sabaha kadar uyuyamamıştı. Halbuki bu haberi sabah almışlardı. Aklında dönüp duran anlar o yemek masasının etrafında konuşulanlardı. Keşke, diyordu kız. Keşke kolundan tutup durdursaydım onu. Ceren onun kardeşiydi. Canından bir parçaydı, ne olursa olsun. Zaten bu vicdan azabına dayanamayıp Agah Bey'e anlatmıştı Şeniz'in Ceren'e yaptığı şantajı. Agah Bey ilk başta inanmak istemese de Cemre kendisinin de o görüntüleri izlediğini söyleyince inanmak zorunda kalmıştı. Konuşmaya daha sonradan Nedim de dahil olup o da tasdiklemişti Cemre'yi. Ceren'in onunla zorla evlendiğini, kaç defa yanında ağladığını anlatmıştı. Şeniz'in Ceren'e yaptığı tüm kötülükleri bir bir dökmüştü ortaya. Agah Bey artık ne düşüneceğini bilemiyordu. Evet, o kız para, şan, şöhret düşkünüydü. Ama kalpsiz değildi. Bu muameleyi hak etmemişti.

Sessizliğin hüküm sürdüğü koridorda bir hareketlenme oldu. Görevliler cesedi teşhis etmek için girebileceklerini söylediler. Agah Bey Seher Hanım'a baktı usul bir ifadeyle. O kadına karşı ne kadar mahcup olsa azdı şimdi. Evladının ölümüne sebep olduysa eğer, kendini affedebileceğini hiç ki hiç sanmıyordu büyük adam.

"Anne, ben gireyim istersen. Zaten ablam değildir o. Bakayım çıkayım hemen."

Bunu diyen Civan'dı. Her ne kadar ablasıyla gurur duymasa da, ablasıydı onun o. Belki de şuan burada en üzgün olan oydu. Ya da annesi miydi? Kızının ölmüş olma ihtimali kalbini sıkıştırıyordu kadının. Ah benim yavrum, dedi içinden. Neredesin kuzum, nerede? Burada değilsin, biliyorum. Sen kıyamazsın kendine. Hiç değilse oğlun için, yavrun için tutunursun hayata.

Seher hanım Civan'a baktı. Reddeder gibi kafasını sağa sola salladı.

"Hayır oğlum, sen değil ben bakacağım."

O an Nedim engel olmak istedi kadına. Eger içerideki Ceren'se Seher hanım bunu kaldıramayabilirdi. Ama ne diyecekti ki? Cenk'e baktı. O hiç istekli durmuyordu. Şimdiye kadar Ceren'le alakalı ne hoşuna gitmişti ki zaten. Cemre girmek istiyordu fakat onun da kaldırabileceğini sanmıyordu Nedim. Ne yapsa yeriydi ki şimdi? Nasıl engel olabilirdi ki onlara?

"Seher Hanım, isterseniz siz oturun burada. Kendinizi zorlamayın. Biz gireriz Cenk'le"

Cenk'in bakışları Nedim'i buldu. Neden onunla girmek istiyordu ki? Vicdan azabından kahroluşunu mu seyretmek istiyordu? 

"Hayır Nedim. Ben gireceğim. Onun Ceren olmadığını gözlerimle göreceğim."

"En azından ben de yanınızda gireyim."

Nedim destek olmak istiyordu kadına. Şimdiye kadar tanıdığı en iyi annelerden biriydi Seher Hanım. Onun yanında olmak boynunun borcuymuş gibi geliyordu adama.

Seher Hanım cevap vermeden içeriye doğru büyük adımlarla ilerledi. Cemre ne yapacağını bilemez bir şekilde arkasından baktı annesinin. Nedimse koşarak arkasından girdi kadının. Gerilerinde içinden dua eden birkaç insan bırakarak girdiler içeriye.

Görevliyi takip ediyordu içindeki korkuyu bastırmaya çalışan kadın. Görecekti ve bitecekti. O Ceren değildi. En azından öyle olmasını umuyordu kadın. Nedim de ortamın verdiği huzursuzlukla bir iç çekti. Gelmeleri gereken yere geldiklerinde ortada büyük demir bir masa vardı. Masanın üstünde bir ceset, cesetin üstünde de beyaz bir örtü. Bu beden Ceren'e aitse eğer, bu görüntü hiç yakışmamıstı Ceren'e. O böyle bir ölümü haketmiyordu. Ölüm bir gerçekti. Her insan elbet ölecekti. Önemli olan ise, güzel ölüp geride güzel insanlar bırakabilmekti.

Görevli cesedin üstündeki örtüyü uçlarından tutarak kaldırmaya başladı.

Sanki zaman durmuştu.

O birkaç saniye bir ömür gibi geçti her ikisi için de.

Örtü tamamen açıldığında ise şaşkınlıklarını gizleyemeyerek donup kaldı her ikisi de.

Bu beden Ceren'e ait değildi.

Ama çok da yabancı bir yüz değildi bu yüz.

Bu beden Oya'ya aitti.

###


Kafamda canlanmaya başladı,

i'm coming gümbür gümbür.





Mutlu Son  •ceren karaçay•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin