Harry'nin Kabusu

600 26 19
                                    


   "Eh, ağzındaki baklayı çıkar artık, çünkü vakit kaybediyoruz burda!" diye bağırdı Harry.

   "Demek istiyorum ki - Voldemort seni tanıyor, Harry! Ginny'i Sırlar Odası'na seni oraya çekmek için götürdü, böyle şeyler yapıyor, biliyor ki sen - Sirius'un yardımına gidecek türde birisin! Ya tek amacı seni oraya çekmekse, Esrar Dai-"

   "Hermione, bunu beni oraya çekmek için yapıp yapmadığının önemi yok - McGonagall'ı St Mungo'ya götürdüler, Hogwarts'ta olanları anlatacağımız bir yoldaşlık üyesi kalmadı, eğer biz gitmezsek Sirius ölür!"

   "Hayır Harry - Snape hala burada. O da Yoldaşlık'tan, hatırladın mı?"

   Harry birden durdu. Boğazında bir şey kalmış gibi hissediyor, konuşamıyordu. Snape ona kesinlikle korkunç davranacak ve zihnini kapayamaması hakkında birsürü şey diyecekti. Ama Harry, Sirius'un hayatı söz konusuysa bütün bir yıl Snape'i dinlemeyi yeğleyeceğini düşünüyordu.

   Hiçbir şey demeden zindanlara doğru koşmaya başladı.

   "Harry, bizi de bekle!" bağrışlarını dinlemedi ve arkasında ona yetişmeye çalışan Ron ve Hermione'yle son hız koşmaya devam etti.

   Nihayet zindanlara gelince durdu ve kapıyı bile çalmadan direkt Snape'in odasına girdi.

   "Böyle bir saygısızlıkta bulunma cesaretini sana kim verdi Potter?" dedi Snape ondan tiksinirmiş gibi.

   "Sirius, Sirius Voldemort'un elinde!" diye bağırdı Harry kendine hakim olamayarak. Gözleri iri iri açılmış olan Snape hızla ayağa kalktı. Ve Ron ile Hermione'nin koridorda olmasını önemsemeyerek kapıyı çarpıtarak kapattı.

   "Belki de sevgili vaftiz babanı önemsiyorsan daha kısık sesle konuşmalısın Potter." diye tısladı. Ama Harry ona kulak asmadı, eğer Sirius Voldemort'un elindeyse Bakanlık duysa kaç yazardı? Yine de konuşmasına bağırmayarak devam etti.

   "Profesör onları gördüm, Voldemort ona işkence yapıyor!"

   "Gördüm derken, yine Voldemort'un zihnine girdiğini mi söylüyorsun Potter?" dedi tehditkar bir sesle.

   "E - şey - evet ama bu sonucu değiştirmez! Hatta iyi ki de görmüşüm yoksa Sirius'un ancak cesedini bulurdunuz!" dedi Harry hararetle.

   "Çok şey değiştirir Potter. Dumbledore dahil herkes sana zihnini kapat derken sen hala onun zihnine girmesine izin veriyorsun. Eminim ki böyle bir şey olmasını bekleyip kahraman olmak istiyordun yine, değil mi? Küstah çocuk!" dedi tükürürcesine Snape. Ona, sanki karşısında babasını görüyormuşçasına nefretle bakıyordu.

   "NEDEN BÖYLE BİR ŞEY İSTEYEYİM Kİ? NİYE SİRİUS'UN İŞKENCE GÖRMESİNİ İSTEYEYİM?" diye bağırmaya başladı Harry. Sinirden gözlerinden yaş gelmiş, boğazı düğümleniyordu.

   Snape ona öldürecekmiş gibi baktı. "Sus, aptal çocuk!"

   "Vaftiz baban eminim ki gayet iyi ve evinde kendisini hiçbir tehlikeye atmadan yatmaya devam ediyordur. Ama madem illa kendin görmek istiyorsun..." dedi ve Harry asasını kolunun hemen altından çıkardığını gördü. Bir an şokla geri adım attı.

   Snape'in asasının ucundan gümüşi bir şey fırladı. Harry onun bir Patronus olduğunu hemen anladı ama o kadar hızlı gitmişti ki, Patronus'un şeklini kestirememişti.

   Birkaç dakika boş boş beklediler. Snape bir şeyin gelmesini bekliyor gibiydi. Sürekli Patronus'unun gözden kaybolduğu yere bakıyordu. Harry acaba Patronus'unun mu geri gelmesini bekliyor, diye düşündü. Ve biraz sonra haklı olduğunu fark etti. Bir Patronus onlara doğru gelmişti.

One-shotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin