Nisa'dan
Cemal'e nasıl davranacağımı bilmiyorum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum, karar veremiyorum. Onunla konuşacak cesareti bulamıyorum kendimde. O gün beni öpüşünden sonra ondan biraz uzaklaşmak istemiştim sadece. Ama şimdi nasıl yakınlaşırım bilmiyorum. Moralini çok bozdum sanırım. Belki de isteyerek yapmamıştır. Onu seviyorum ama hiç aşk olarak düşünmemiştim ki.
Şuan performans oyununa gidiyoruz, Gizem'le gülüşüyor bana bakmıyor bile. Amaan ne diyorum ben, ben de ona bakmıyorum zaten. Moralinin düzelmesine sevindim.
Ben oyuna çıkmadan önce bilekliğini bana verdi. Bir şey diyemedim, yüzü asıldı ama belli etmedi kimseye. Ben atış yaparken bütün bench suskunken bir tek o bana destek oluyordu. Bense yüzüne bakmıyordum çocuğun. Salağım sanırım.
Oyunu kaybedip yere yığılınca yanıma ilk o geldi. Çok endişeli gözüküyordu. Daha fazla korkmasın diye ağlamadım sıktım kendimi.
Oyuna çıktığında gerçekten çok iyiydi. Kazandığında "Nisa senin için" diye bağırdığında gülümsedim ama utanıp bakışlarımı yere indirdim.
Tam bize doğru geliyordu ki Sercan abi onu çağırdı. Bir süre konuştular. Cemal benche geldiğinde bir garipti Sercan abi bir şey dedi herhalde. Merak ettim ama soramadım.
Murat Ceylan, "Ödüle kimi götürmek istiyorsun?" diye sorduğunda "Sevdiğim bir insan olduğu için Nisa." diye cevap verdi.
'Sevdiğim bir insan..'
Ben de onu seviyorum, ama onun sevdiği gibi mi bilmiyorum. Çok güzel bir insan evet, karakteri mükemmel. Ama şimdi eğer konuşursam onunla, gülüşürsem beni yanlış anlar diye korkuyorum. Ümit vermekten korkuyorum. Sanırım bir konuşma yapmamız gerekecek.
Ben böyle düşünürken adaya gitmek üzere teknelere binmiştik.
Adaya geldiğimizde Cemal, Gizem ve ben bir köşeye oturup ödülü beklemeye başladık.
"Ee çifte kumrular napıyorsunuz?" dedi Gizem gülerek. Cemal umarım anlatmamışsındır.
"Gizeem!" diye kızdı Cemal.
"Cemal anlattın mı yoksa?" sordum hafif sinirli.
"Mecbur kaldım kızma lütfen. Moralim çok bozuktu Gizem de anlayıp gelip sordu yardım etti." diye açıkladı Cemal sakince.
"Cemal tamam belki ben abartmışımdır, sonra başbaşa konuşuruz şimdi ödülün tadını çıkaralım."
Başını sallayıp gülümsedi. O sırada lahmacun ve tatlılarımız geldi. Ben sufle, Gizem cheesecake, Cemal ise tabiki sütlaç istemişti.
Keyifle yemekleri yerken yapacağımız konuşmayı düşünüyordum. Cemal ise sürekli bana bakıyordu. Evet hep bakıyordu ama o günden sonra daha çok dikkatimi çekmeye başladı.
Lahmacunları bitirip tatlılara geçtiğimizde Gizem, "Ben tatlımı şurda yiyeyim bari siz yalnız kalın." diyip göz kırptı. Utancımdan kıpkırmızı olduğuma eminim.
Cemal'e bakmamaya sufleme odaklanmaya çalıştığımda Cemal bana doğru eğilerek fısıldadı;
"Dudağının kenarında çikolata kalmış."
Elimi tam yüzüme götürecekken tutup geri indirdi. Parmağını dudağımın kenarına götürdü. Öylece onu izliyordum. Parmağıyla dudağımın kenarındaki çikolatayı sildi ve beni şaşırtarak sonra da parmağını ağzına götürerek yaladı. Nefesimi tutmuş halde ona bakıyordum. Sonunda konuşma cesareti buldum. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.
"Cemal.. Böyle yapma. Ben.. hislerimi bilmiyorum, seni üzmek istemiyorum." dedim hızla.
"Nisa ben bir şey yapmıyorum ki, işleri zorlaştıran sensin. Hiçbir şey değişmeyecek. Madem beni arkadaş olarak seviyorsun iyi böyle kalalım. Zaten o gün bir hataydı."
"Ben öyle demek istemedim." dedim üzgünce. "Sadece bana zaman vermeni istiyorum sırf seni kırmak istemediğim için. Lütfen beni de anla."
"Tamam güzelim zaman senin olsun. Daha burdayız zaten." dedi gülümseyerek.
Rahat bir nefes alıp gülümsedim. Dakikalarca öylece oturduk..
___________________________________________
selaam :)) kısa bir bölüm oldu farkındayım ama bugün özel sebeplerden dolayı yazamadım daha fazla beklemeyin diye yayınladım :) yorumlarınızı bekliyorum daha fazla motive olmamı, yazmamı sağlıyor.
bir de hikayenin daha fazla kişiye ulaşması için arkadaşlarınıza söylerseniz çook sevinirim.
görüşürüz hepinizi öptüüm :**