"alo? taehyung?"
uzun zamandır yüzünü dahi görmediği kadının, telefondaki sesi içini titretmişti taehyung'un. ne kadar korktuğunu, ne kadar üzüldüğünü, ne kadar kırıldığını hatırlamıştı tekrardan. kalbi sıkışmıştı ölümüne.
"a-alo?"
kısıkça cevapladı özlediği annesini. sahi, annesinden ne zamandır haber almıyordu. hastanedeyken bile onların haberi olmamıştı. kadın taehyung'un sesiyle ağlamaya, taehyung'un adını sayıklamaya başlamıştı.
"sizi çok özledim."
yüzünü buruşturup, iç çekmişti. boğazındaki yumru yutkunmasını engelliyordu genç adamın. telefonu kulağından çekip, göğsüne bastırmıştı. ağladığını, güçsüz olduğunu bilmesini istemiyordu. hızlıca toparlanıp tekrardan telefonu kulağına yerleştirdi.
"gitmeyebilirdin."
"gitmek zorundaydım."
"zorunda değildin."
"size nasıl bakacaktım?"
"bir yolunu bulurduk."
"hayır bulamazdık."
ikilinin ses düzeyleri istemeden de olsa yükseliyordu, taehyung buna daha fazla devam etmek istemiyordu.
"ne istiyorsun?"
kadın burnunu çekip, taehyung'un en son duymak isteyeceği şeyi söylemişti.
"yanımıza gelin. sen istemiyorsan, en azından chanwoo'yu getir. bize ihtiyacı var."
"onun size ihtiyacı falan yok."
"o bir çocuk taehyung."
"evet, kime ihtiyacı olup olmadığını bilen bir çocuk."
taehyung sakinliğini korumaya çalışırken, hala üzerine gelen kadına daha fazla tahammül edemiyordu. ne kavga etmek, ne de onunla daha fazla konuşmak istiyordu. artık sadece onları hayatından sonsuza dek silmek istiyordu.
"kapatıyorum."
"onu bize getirmek zorundasın."
"onu size getirmeyeceğim."
-
"ne dedi? ne konuştunuz?"
taehyung telefonu kapatır kapatmaz jeongguk içeri girmiş, sorularını yağdırmıştı.
"onların yanlarına gelmemizi istiyorlar. bizi amerika'ya çağırıyorlar."
jeongguk, zorlukla yutkunmuş gözlerini kaçırmıştı. sevgilisine o zorluklardan sonra daha yeni kavuşmuştu. boşuna mı yaşamışlardı yani onca olayı?
"ağlama sakın. amerika'ya falan gitmeyeceğiz. seni bırakmam asla."
jeongguk hızlı bir şekilde, sıkıca kollarını sevgilisinin beline doladı. taehyung ise ellerini yumuşak saçlara çıkarıp okşadı.
"chanwoo'yu istiyorlarmış."
"ne?"
jeongguk eşinin aniden söylediği şeyle donup kalmıştı.
"onlara vermeyeceğimi söyledim. nasıl yapacağım bilmiyorum ama woo onların yanında yapamaz."
küçük olan taehyung'un yanağını okşayıp cevapladı;
"bir yolunu buluruz."
taehyung karşısındaki güzel çocuğa gülümseyip, yüzündeki elin üzerine kendi elini koydu. daha sonra aklına bir şey gelmiş gibi yapıp;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
chaotic marriage
Fanficruhumuzu birleştiren, bir yüzük değildi. - ilk 251019, son 180420