Kalbimin en son Luhan'ı ilk gördüğüm de böyle hızlı attığını hatırlıyordum. Yerinden çıkacak gibi. En ücra köşelerime kadar işleyen o parlak gözlerinde ki pırıltılar beni adeteda yerden yere vurmuştu.
Ama bu sefer ki çok farklıydı. Yixing ve bana hissettirdiği her duygu Luhan'dan katlarca üstündü. İnsan kalbinin atışını parmak uçlarında hissedebilir miydi?
İlk defa titriyordum. Nedenini bilmediğim bir şekilde titriyordum. Yixing'e dokunmak ateşe dokunmak gibiydi. Yanıyordum. Terleyen avuç içlerim yumuşak tenini okşarken bir nebze de olsa dinlenmeyi istemiştim ama ona her dokunuşumda ölüme biraz daha yaklaşıyor gibiydim aslında. Bile bile yanmak istiyordum.
" Beni yakıyorsun Xing." Gözlerimin içine daha da derin bakabilirmiş gibi bakmaya başladı.
"Istersen söndürebilirim." Göz kırptı ve o muhteşem gülümsemesini bana sundu.
Ne kadar da edepsiz!
" ıhmm , sence yapabilir misin?" Oyununa ayak uydurup ukala bir şekilde sırıttım.
"Bence denemeliyiz." Tek kaşını kaldırdı ve pozisyonlarımızı değiştirip üstüme çıktı.
" Wufan , b-beni seviyor musun?" Bana , vereceğim cevap ne olursa olsun alışabileceğini söyleyen Yixing ile şuan da ağzımdan çıkacak olumsuz bir kelimeye karşılık yıkılmaya hazır olan Yixing aynı değildi.
Şöminede yanan odunlardan çıkan çıtırtılar tüm odayı dolduruyordu. Loş ortamda azda olsa yixing'in yüzüne vuran ışık onu daha da güzelleştiriyordu.
Yüzüne büyük bir hayranlıkla bakmayı bırakıp benden cevap bekleyen Yixing'i çekip üstüme. Uzanmasını sağladım.
" Seni seviyorum. "
2 kelime ve 13 harf.
Yixing ve ona olan duygularım biraz çabuk gelişmiş olabilirdi ama bundan şikayetçi değildim. Hissettiğim bu sevgi Luhan'a karşı hissetiklerimden farklıydı. Yada evde ki ayıcığıma hissettiklerimden.
Başını kaldırıp dolu gözlerini bana sundu. Ağlama Yixing. Sana ağlamak değil gülmek yakışıyor hatta gamzelerin ortaya çıkacak şekilde gülmek.
Yanaklarına ellerimi koyup şişmiş dudaklarını dudaklarımla buluşturdum. Dudaklarımız bile birbirine bu kadar uyumluyken onu sevmemem mümkün müydü?
Dudaklarının her bir santimini yine dudaklarım ile severken onun yaptığı bana sıkıca sarılmaktı. Sanırım evde ki ayıcığı atıp yerine Yixing'i koyma vakti gelmişti.
Odayı dolduran öpücük sesleri ile bedenimin tekrar kızışmaya başladığını hissediyordum. Öyle ki Yixing'de sabırsızlanmaya başlamıştı.
Elimi çabuk tutup üstünde ki bana ait olan gömleğin düğmelerini çözmeye başladım. Sıcak ve yumuşak teni her elime deydiğinde gözlerimi kapatıp onu daha fazla hissetmeye çalışıyordum.
Yumuşak olan ben değil kesinlikle oydu. Şöminede yanan çam odunlarının kokusu ve Yixing'in teninden yükselen vanilya ile karışık meyve kokusu benim için dayanılmaz bir ziyafet oluşturuyordu.
Gömleğin düğmelerini çözüp bir.kenera fırlattım. Yixing ise gözlerini açıp beni üstüne çekti ve öpmeye başladı. O an aslında onunla saatlerce öpüşebileceğimi anladım. Kim onun dudaklarına hayır diyebilirdi ki?
Düşüncelerimi bir kenera bırakıp dudaklarından ayrıldım. Bu hareketime karşılık dudaklarından bir sızlanma döküldü.
Gülümseyip ona bitmediğini göstermek istercesine beyaz boynuna daldırdım dudaklarımı.