" Benim dünyamın bin bir türlü hali de sensin..."
~Yekta'nın ağzıyla...
Babamın mesajı ile Sude'nin yanından ayrıldım. Bisikletine sokakta ilerlerken çalan telefonumla bisikletten indim ve duvarın kenarında aramayı yanıtladım. Babam aramıştı, acil ofise çağırıyordu, telefonu kapattım. Aniden bir kız dudaklarıma yapıştı, siyah saçları ve boyu nedeni ile Sude olduğunu düşünüp karşılık verdim. Keşke vermeseydim, keşke bakasaydım kim olduğuna. İşte o ses yıktı beni, o ses ile öldüm ben.
"Allah kahretsin! Allah belanı versin!" Diye bağırıyordu Sude. Şok olmuştum, cidden sinirlenmiştim kendime. Ama ne fayda. İşte olan bu, hiç bir şeyden habersiz, daha saatler önce başlamış bir ilişkiye son verilmişti. Sude'nin gözünde ben son vermiş oldum, daha doğrusu ben ihanet etmiştim oldum. Buğra'dan yediğim son dayak beni kendime getirmişti, sarhoş değildim, sadece böyle davranma ihtiyacı duymuştum. Asla içmem, zorla ayağa kalktım ve Sude'nin oturduğu apartmana doğru ilerledim.
Sude'nin evinin kapısına geldiğimde içeriden Sude'nin ağlama sesi geliyordu. Canım acımıştı, şimdi siz normal dayak yedin dersiniz ama bu dayak acısı değil. Sude'nin benim yüzümden ağlaması canımı acıtmıştı. Daha fazla ayakta duramadığım için merdivene oturdum, artık aklımdan saçma sapan şeyler geçiyordu.
Mesela, bir kavgaya gidince kesinlikle Buğra'yı da çağıracaktım veya bir dakika bir dakika, Buğra'nın yanındaki o çocuk da kimdi? Karşı binadan geldi Buğra'nın peşinden gitti ve hala binadan çıkmadı.~ Sude'nin ağzıyla...
Buğra'nın kollarından ayrıldım, salona geçtik ben dalmış bir şekilde telefonuma bakıyordum, sinir bozucu olan telefonun ekranı kapalıydı. Buğra ve Arda konuşuyorlardı, sadece bunu biliyorum çünkü... Aniden başımın dönmesi ile gözlerim kapandı. Bayıldım, ama sanki rüyada gibiydim, ilk defa bayılmak çok değişik geliyor. Evet evet ben ilk defa bayıldım, rüya gibi dedim ya az önce, lafımı geri alıyorum. Kabusta gibiyim, Yekta Kaya bana gülümsüyor ama her yeri kanlar içinde, çok korkunç. O beni aldattı ama ben onu seviyorum, İşte benim aptallığım.
Yanına koştum, o hala gülümsüyordu, dudağı patlamış ağzı kanlar içerisinde gülümsüyordu."Sana ne oldu böyle?" Diye sordum.
"Ben iyiyim, asıl sana ne oldu?" Hemen kendi üstüme bakındım, kan vardı benim üstümde de kan vardı.
"Bilmiyorum." Diye mırıldandım.
"Benim yüzümden acı çekiyorsun." Dedi ve başını öne eğdi. Artık Yekta da gülümüyordu.
"Kimdi o?" Sorumla aniden kafasını kaldırdı, gözlerimin içine baktı uzun bir süre bekledi.
"Bana inanmayacaksın ama bende bilmiyorum"
Vee bölüm sonu.
Eğer beğendiyseniz Oylayın lütfen.
Yorumlarınızı bekliyorum 💞
Sizi seviyorum,
Hoşçakalın 👋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimsesizlerin Kimsesi
Teen FictionDaha 5 yaşında ailesini kaybeden Sude,19 yaşına geldiğinde ailesi olarak gördüğü arkadaşları ile yeni bir hayata başlar. Daha yeni tanıştığı arkadaşına aşık olur. Sevdiği ile arasına giren zaman onu bir uçurumun kenarına sürükler. Kalbi atla derken...