3.Bölüm

438 41 16
                                    

Küçük bir kulübenin içinde beni kaçıran adamla oturuyorduk. Adam elini yüzündeki maskeye götürüp yavaş çıkarttı. Ortaya çıkan yüz ise hiç beklediğim gibi değildi.

Kızıl gözleri ile her şeyi görüyormuş gibi his veriyordu insana. Kızıl gözün aksine saçı simsiyahtı. Resmen tüm karanlığı yutmuş gibiydi. "Nasıl yakışıklımıyım?" Dedi orta yaştaki adam. Konuşması ile ortama s*çan Adama ters ters baktım. "Aynen gerçekten şaşırdım" dedim. Adamda bunu dememe şaşırmıştı belliki.

"Gereçten aynada g*tüme bakıyor gibiyim! Hahahahah" dedim ve gülmeye başladım. Adam az önce yaşattığım şaşkınlık duygusu yerine "Bekliyordum" dermiş gibi bakıyordu. Adam yavaşça ayağa kalktı ve konuşmaya başladığında tüm dikkatimi verdim. Çünkü yüzünde bu sefer ciddi bir ifade vardı.

"Şimdi küçük Victor hemen tanışma faslını geçelim. Ben Shero soy adım Vigelson neyse bunları geçtik. Şimdi seni neden kaçırdım? Niye kaçırdım? Sorusuna gelince..." Diyerek uzattı.

Ben eğer kötü bir şey olursa en kötü adamın kolunu ısırmayı düşünüyordum. hemen düşüncelerden sıyrılıp Shero baktım. Kaşlarını çattı. ve "bunu bende bilmiyorum?"Dediğinde koltuktan atılıp kolunu ısırdım.

En kötü ihtimal bu idi zaten. Shero kolundan beni çekip çıkarttı. "Bunu belmiyordum işte. Neyse şey için kaçırdım bundan sonra 8 yıl boyunca benle eğitim yapacaksın." Dediğinde

Aslında çalışmak güzel olabilirdi bu Adam zaten aşırı güçlü olduğu belli. Saraya kadar girmişti nede olsa. Has***tir kimi kandırıyorum bu adam beni ayakta DIITT!

(REKLAMLAR :)"
(RTÜRK:reklamdayız. Arkadaşlar bundan sonrası daha aksiyonlu geçeceğine inanıyorum. O yüzden vote yada yorum yaparsanız müthiş olur. Yorumlarda isteklerini yazın.)

8 YIL SONRA...

"Su-su allah Rıza'sı için bir bardak su!" Yerlerde sürünüp Shero'ya yani ustamdan su dileniyordum. Ustam ise suyu gözlerimin önünde yere boşaltırken kahkahalarla gülüyordu. Bu Nasıl bir fantezi ya öldürcekti bunun fantezileri.

Yerde sürünürken bir tane tekme atmış omuza off böyle bir acı yok! Acı içinde yükselen yıldız gibi ağaca çarpacaktım. İçimden geri sayıma başlamıştım bile "3" dedim. Hemen ardından "2" ve "1" Diyince Ağaca çarptım.

Ustam yavaş yanıma gelip suyu içerdiğinde "yeter artık moruk. 1 hafta sonra akademi seçmeleri var Akademi'ye gitmek istiyorum. Shero'nun yüzünde sıcak bir gülümse belirdi ister istemez bende gülümsedim ama "kimi kandıyon p*ç daha ne kadar geliştinki!" Diyince sıcak anının içine etti sağ olsun.

Yavaşça sızlayan kemiklerimle ayağa kalkarak "usta seçimlere 1 hafta kaldı ama" dedim. Artık Dantian'ımda açılmıştı hatta ben 7 yaşımda açtım övünmek gibi olmasında. Yani bekliyordum diğerlerinden daha fazla potansiyelim olduğunu. Ama dantian'ın verdiği his müthiş eskiden dünyada olan ben şimdi yine ben. Ama daha güçlü hissediyorum. Hatta bu yaşımda dünyaya dönsem dünyanın en güçlü varlığı kabül edilirdim.
Ama bu dünyada bir şey öğrendim oda hiç birşey öğrenemediğim. Ustam sayesinde valla beni bir kere bile şehire götürmedi neymiş çıksam tanınırmışım.

Ama annem ve babamı öyle özlememiştimki öyle böyle değil. Zaten kan olarak gerçek annem ve babam. ama Yinede ruhsal olarak ben eski dünyamdaki benim.

Ustam sakalını sıvazlayarak "tamam o zaman ama maske takacaksın. Kim olursa olsun eğer orda bir insan varsa takacaksın tamam mı? söz ver" dedi. Bende hızla kafamı sallayarak "söz" dedim. Ustam parmağındaki yüzüğü ovladığında beyaz bir yüzük ve birde maske çıkmıştı.

Bu yüzükleri biliyorum 8 yıllık eğitimde anlatmıştı bana. Bunlara boyutsal yüzük deniyormuş ve istediğin cansız olan her şeyi koyduğun gibi alabiliyormuşsun. maske ise Heryeri simsiyah olan sırdan bir maske idi gözleri bile siyahtı. Ustamdan izin bile istemeden parmağıma B.y taktım vücudumdan gezen Ki enerjisini yavaşa B.y gönderdim.

Sağ kolumdan giden enerji yavaşça parmağıma sonrada yüzüğe vardı. Varır varmaz yüzükten çıkan beyaz ışık gözlerimi kamaştırdı. Yüzük normale döndüğünde üstünde kızıl bir Ejder dövnesi vardı.

"Yüzük 100x100 boyutunda. O yüzden biraz kısıtlısın. Şimdi maskeni de tak ve burdan defol git." Sol Kaş'ımı kaldırıp sağ Kaş'ımı indirdim. "Bu çok sıradan olmadımı?" Dediğimde ustam bana sarıldı. Ve kulağıma yaklaşarak.

"Seni seviyorum aşkım!" Dediğinde karına tekme attım. "Seni ihtiyar sapık!!" Diyerek karınına tekme atmaya başladım. Ama her attığımda kaçınıyordu. Ve her kaçtığında kahkahalarla gülüyordu. "Hahahahaha benim cazibemi beğenmedin mi?" Diyip tekrar gülmeye başladı.

Ustama tekme atmayı durdurarak hızla ormana koşmaya başladım. Arkadan gelen sesle arkamı döndüm. "Karıcığım! yüzüğe her şeyi koydum. Merak etme seni her zaman bekleyeceğim!!" Dedi ve gülmeye başladı.

Suratıma oluşan gülümseme ile bende bağırmaya başladım. "Bir daha görüşmemek dileği ile bay bay." Dedim ve bende bende gülmeye başladım.

Gökyüzüne bakıp "allahım umarım ustam..." Dedim ve tekrar konuşmaya başladım "Ölür hihih" diyerek ormana daldım. Elimde tuttuğum maskeyi yüzüme geçirerek gözden kayboldum.

4 GÜN SONRA...

Koca surları görünce ağızım açık kalmıştı. "Kocaman oğlum bunlar resmen. Allahım sen mi beni gönderdim yoksam başkasını bilmiyorum ama sağ olasın."Dedim ve yürümeye başladım.

Yavaş bazen hızlı koşarak surların olduğu yere gelmiştim. Kızıl elbiseli iki nöbetçi beni gördüler. Hızla yanıma gelip "kapıdan geçmek için 200 Gümüş" dediler.
Parmağımdaki yüzüğe odaklandım ama gümüş yoktu. Bende bir sürü altın içerisinde bir tane çıkarıp verdim.

İki nöbetçi altını görüp bana saygılı bakmaya başladılar. "Küçük Efendi siz bu hafta yapılacak akademi seçimleri için mi geldiniz." Dediğinde kafa salladım. Yüzünde küçük bir gülümseme belirip. "O Zaman kalacak yerele ihtiyacınız vardır. Eğer varsa hemen ileriden sağ dönerek Kaplumbağa hanına gidebilirsiniz." Dediğinde ona sadece gülümsedim. Ve "teşekkür ederim" dediğimde morali bozulmuştu her halde altın bekliyordu benden. Ama bende vermemiştim "yaşasın kötülük hahaha" içimden gülüyordum. Adamlara takılmadan kapının önünde doğru gittim nöbetçi somurta somurta kapıyı açmıştı.

Kocaman şehirin içine girdiğimde gözlerimle her yeri taradım. "Burası baya büyükmüş" be dedim içimden. Hemen nöbetçinin tarif ettiği gibi kaplumbağa hanına buldum. Yeşil renkte boyanmıştı lüx bir handı. İçeriye girince hemen hancı ile karşılaştım. "Ne Arzu ederiniz?" Dedi.

Bende hemen "bir oda lütfen" dedim. Kasaya geçip bir anahtar aldı. "Günlük 500 gümüş, 1 haftalık 3 altın, aylık 10 altın" dediğinde. Biraz düşünce bir haftalık daha uygundu. "Bir haftalık" dedim. Hancı elindeki anahtarı bana uzattığı elini merdivenlere gösterdi.

"Efendim odanız ilk kattın 5.odası" dediğinde hemen yüzüğümden 3 altın çıkartıp hancıya verip hancınun söylediği odaya geçip uzanandım. "Hadi bakalım 3 gün sonra neler olacak" diyip gözlerimi kapattım.
########################
               YÖNETMEN:BEN
                   YAZAR:BEN
                YORUMCU:SEN

YN:hadi yorumlarınızı görelim gençlik.

THE DEVIL'S WORLDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin