Ustam maskesini çıkartığında yüzü mosmor ve bir gözü yoktu. Gözü olan tarafta kan akıyordu. Ustamın yanına gidip "usta ne oldu sana" dedim.
Ustam yorgunluktan "Victor S-seni arıyorlar!" Dedi kan kusarak söyledi. Ustamın böyle olması kalbimde bir öfke hissetmeme neden oldu. Hemen yavaşça yatağıma yatırdım.
"Kim arıyor beni ve sana ne yaptılar!?" Dedim. Ustam elindeki kanlı bir kolyeyi elime sıkıştırdı. "Kimseye güvenme VİCTOR ve sadece tek başına savaş, ve bu kolyeye iyi bak senden son istediğim!" Dediğinde.
Kan öksürmeye başladı. Yavaşça kafasını ayağıma koydum. "Usta kim yaptı bunu" dedim son kez. Kanlı elleri ile "B-Breda krallığı!" Dediğinde kalbimde büyük bir öfke serbest kaldı.
Yani ustamı bu hale getirenler annem ve babamdı. "Usta bekle hemen şifacı çağıracağım" kanlı ellini yüzümden çıkıp, kolumdan tuttu.
"Sakın çağırma kimseye güvenemesin!" Dediğinde gözümde yaş döküldü. Nasıl bir yetişkin ruhuna sahip olsamda bedenim bir çocuğa aitti.
"Usta burda benimle kal daha çok şey öğrenmem gerek" dedim. Ustamın kanlı olan yüzünde sıcak bir tebessüm oluştu. "Seninle geçirdiğim 8 yıl hayatım en iyi yıllarım idi. Şimdi hayatını sona ermesine rağmen hiç pişman değilim" dediğinde kalbime sarılan hüzün ile sarıldım ustama.
"Hayır usta böyle deme sen güçlü bir adamsın" dediğimde, ustamın elli sırtımda yavaşça yere düşerken gözüm açıldı. HIZLA kalbine götürdüğümde, kalbi atmıyordu.
"Ustam öldü! Ustam öldü!" Diyordum akan göz yaşlarımla. Hayatımın 8 yılında olan biyolojik babadan daha babam olarak gördüğüm Adam ölmüştü. Hemde gerçek babam tarafından.
Akan göz yaşları ile tavana bakarak daha çok ağlamaya başladım. Ustamın kanla kaplanmış suratındaki Mutlu ifade, kalbimi parçalıyordu. Artık bu dünyada tek kalmıştım. Babam bildiğim ustam yok oldup gitmişti. Onunla geçirdiğim güzel anılar gözümün önüne gelince, daha ağırlaşıyordu kalbim.
Sağ gözümdeki yaş yerine kan akmaya başladığında, ellerim ile sildim. Tavana bu sefer kahkaha atmaya başladım. "Hahaha böylemi yapacaktım sandın kader. Anla artık benim yerime bir çocuk olsaydı bunları yapardı, ama ben çocuk değilim." Yavaşça elimi cesede götürüp, b.y koydum cesedi. Yavaşça "Teşekkürler usta" dedim.
Bana gerçekten çok sahip çıkmıştı ve bir çok şey öğretmişti. Ama o ben değilim. Elimdeki kanlı kolyeyi boyum takıp, "ve son isteğinizde yerine getireceğim" dedim. En azından saygı duyduğum bir insandı.
Böyle boş yere ölmesine izin veremezdim. Bana öğrettiği o kadar çok şey karşılığını, babamı ve annemi öldürerek ödeyecektim.
Yavaşça kanlı olan yatağıma uzandım "bu gün çok şey oldu" diyerek gözümden dökülen yaş ile uykuya daldım.Gözlerimi açtığımda kapkaranlık bir odadaydım. Etrafıma baktığımda bir şey göremiyordum. O kadar karanlıktaki, bedenimi bile göremiyordum. Kulağıma dalan ağlama sesi ile ürperdim.
"Kim var orda!?" Diye bağırdım ama yanıt yoktu. Bu sefer "Nerdeyim ben!?" Başka soru sordum ama yine aynı yanıt vardı, sesizlik.
Tekrar kulağıma dolan ağlama sesi ile kalbim sıkışmaya başladı. "Has***tir ne oluyor" dedim bağırarak. Ama Yinede sadece ağlama sesi vardı.
Ağlama sesi her saniye daha yaklaştığımda kalbim dayamıyordu. Beynim ise zonklamaya başladı. Öyle şiddetli ağrıyorlardı ki kalbim ve beyim hiç böyle hissetmemiştim, daha önce.
dizlerimin üstüne çöküp "Dur artık!" Diye bağırmama rağmen ağlama sesi yaklaşıyordu. Kötü bir şey olacağını hissediyordum. Artık işler çığırından çıkıyordu. Kalbim durmaya başlıyordu. Kalbimin sesi doluyordu kulağıma.
DUP! DUP! DUP! DUP!
DUP! DUP! DUP!
DUP! DUP!
DUP!
Sesizlik içinde olan vücudumdaki kalbim durduğunda bilincimi kaybettim.
Yatağımdan HIZLA doğrularak zar zor nefes alarak düzeleştirdim kalbimi. "Ne oldu az önce!" Dedim tam bir kabustu. Yavaşça masada duran bir bardak suyu bir dikişte içtim.
"Sanırım ustamın ölümü ile bir travma geçirdim." Dedim. Çünkü normal bir şey değildi bu! Yatağımdan kalkıp odadan çıkıp hanın aşağına indim.
Han sahibi beni görünce hemen yanıma geldi. "Bir şeye ihtiyaçınız varımı? Efendim?" Dedi hayır anlamında kafa sallayıp, Handan çıktım.
"Oğlum bune ya çok fazla drama yaşadım. Kabim çıt! kalbim pıt! Etti!" Diyerek arananın önüne geldiğimde at arabası vardı. İçinden yaşlı Yuno çıkıp yanıma geldi.
"Hadi gidelim" dediğinde beraber at arabasına bindik yaşlı Yuno bana bakıp "şimdiden itibaren 1 veya 2 ay yollarda olacağız. Dediğinde "gerçekten mi?" Dedim. Evet anlamında kafa salladı. "Akademimiz shimo ormanında burdan baya uzak anlayacağın" dedi.
Gözlerimi at arabasının camından dışarıyı izledim. "Gerçekten bu dünya baya zevkli" dedim içimden. Artık alıncak bir intikam ve zevk dolu bir hayatım vardı.
Eski hayatımda böyle şeyleri rüyamda göremezdim. Şimdi ise bir hikayenin ana karakteri gibi hissediyordum. Bu hiç normal olmasada içimdeki his öyle diyordu.
Nede olsa benim gibi başka dünyadan Renkarne olan kişi yoktur büyük ihtimal. Benim dalıp gitmeme dikkatetmiş Yuno "bir şey mi oldu dünkü havanda değilsin" dedi.
Kafamı pencereden ayırıp Yuno'ya baktım. "Ustam birileri tarafından öldürülmüş" dediğimde Yunonun gözleri açıldı. "gerçekten özür dilerim evlat, baya üzücü olmuştur senin için." Dediğinde Yuno denen bu hıyarın iyi biri olduğunu çoktan anlamıştım.
"Teşekkürler 8 yıldır bana bakıyordu, ondan çok şey öğrendim ne yazıki benim akademi ye girişimi bile göremedi." Dediğimde ortamda büyük bir sesizlik hakim oldu.
Ve böylece yavaş yavaş günleri geçirdik
2 AY SONRA...
Haftalar geçen yolculukta sonunda Akademi'ye gelmiştik. Arada haydut saldırısına olsa hiç yara almadan gelmiştim. Kocaman bir okul'a benzer akademi vardı karşımda.
Siyah duvarlar ile asillik yağıyordu her tarafa. Birde üstüne kızıl renkte Safranbolu akademisi yazınca, asil ortama s*çmıştı.
Yuno Akademi'ye girince bende peşine takıldım. KISA bir yürüyüş içinde Akademi'ye girince Yuno konuşmaya başladı. "Victor okulsa sadece 3 kural var bunlar ise şunlardır.
1:sakın karşı cinsin yatak hanesine girmek yasak.
2:Öldürme ve yaralama düello hariç yasaktır.
3:bu ise en önemlisidir sınıf sistemi vardır. Sen 1A sınıfındasın ve her gün olan derslere girmek zorunludur.Şimdilik bukadar" diyip elli ile bir önce çağırdı yanına. Kahve saçlı, ve büyük siyah gözlü kız yanımıza geldi. "Kıdemlim benimi çağırdınız?" Diyince moruk Yuno kafasını salladı. "Evet alice bu yeni gelen öğrenciyi 252 odasına götür" dediğinde bizi yalnız bıraktı.
Kız nazikçe gülümseyip elini bana uzatıp, "merhaba maskeli yabancı ben Alice Seul peki sen?" Dediğinde ben elini sıkıp, "bende Victor Yagami tanıştığımıza memnun oldum" dedim. Kız tekrar gülümseyip arkasını döndü.
"Müdür sana kuralları söyledimi?" Dedim yürürken bende, "söyledi ama okulu henüz gezmedim" dedim. Kız arkadı dönük yürürken "merak etme yarın izinlisin ben yarın seni gezdirim" dediğinde suratımda aciz bir gülümseme belirdi.
Çünkü önceki hayatımda tek 1 kızla konuşmuştum, oda annemden başkası değildi. Ama şimdi bir kızın elini bile sıkmıştım önceki hayatımda büyüden daha imkansız bir şey varsa oda kızla el sıkışmamdır her halde. Ustamın intikamından bile zor olan bir şey ile yarın yüzleşecektim.
Ve yarın hayatımın en zor günü olacaktı.
NASILDI BÖLÜM:??????
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE DEVIL'S WORLD
FantasyTürkiye'de öldükten sonra başka bir evren ve başka bir dünyadan gözlerini açtığında. Yeni bir dünyada oluğunu fark eder ama fark edemediği ise dünyadaki tüm trajik felaketlerin başına geleceğidir NOT:bu hikaye sizi gülmekten öldürebildir bunun soru...