1.BÖLÜM

30 4 0
                                    

  Koşmaktan nefesim daralmıştı, ama koşmazsam da daralacak bir nefesim olmayacaktı. Yağmur şiddetini daha da artırırken bacaklarım yerdeki çamurla savaşa girmişti. Çıplak ayaklarım her seferinde içine batıyor ve ağırlığını gösteriyordu. Gittikçe koşmakta zorlanıyordum. Ormanın içinde hangi yöne gittiğimi bilmeyerek deli gibi koşuyordum. Başka çarem mi vardı sanki? Ayaklarım çamurdan çıkmaya direnirken, kalbim kendini düzene sokmaya çalışıyordu. Sola doğru devam edecekken yırtılma sesine yenik düşerek yere yapışmıştım. Zorla giydirilen beyaz elbise komple çamur olmuştu. Bacak kısmı çalıya takılarak yırtılmıştı. Düşünecek vaktim yoktu yırtılan kumaşı elime alarak koşmaya devam ettim, peşimdekilere ipucu vermeyecek kadar sağlıklı düşünecek bir yerim az da olsa kendini belli ediyordu. Gözlerim dolmuştu, ayaklarım yara bere olmuş her bastığımda acı kendini daha da belli ediyordu. Dayanacak gücüm kalmamıştı. Bir yer bulup saklanmalıydım. Yoksa onlar beni yakalamadan ölecektim. Ağaca tırmanma olayını aklımdan çıkarmam gerekiyordu herhangi bir seste ölüm fermanıma imzamı atardım. Etrafa baktığımda umutsuz bir şekilde tekrardan ağaca kafamı döndüm. Elimden başka bir şey gelmiyordu. Tırmanmaya başlarken içten içe dua ediyordum, bir umut kurtulma şansım vardı belki kim bilir...

Hava gittikçe kararıyordu. Yağmur şiddetini hâlâ korumaya devam ederken, şimşek çakması da ona eşlik ediyordu. Sesleri duyduğumda düzensiz nefes alışverişim daha da kötüye gidiyordu. Kalp atışımı belki de duyarladı. Ölümden korkmuyordum, korktuğum tek şey kardeşimi bir kez bile göremeden ölecek olmamdı. Her şeye o kadar yaklaşmışken bir hata tüm şeyleri mahvedebilirdi.

   "Nerede lan bu kız! Onu bana bulacaksınız, geberteceğim onu!" diyen ses resmen tam aşağıdaydı. Yukarıya baktıklarında bir âdet beni bulabilirlerdi. Şimşek iyice artmıştı. Şu an o kadar yardımcı oluyordu ki, çıkardığım minik sesler duyulmuyordu. Sırılsıklam olmuştum titremekten dişlerim kırılacaktı.

"Abi, patrona ne diyeceğiz şimdi?" diye soran adamın sesindeki korkuyu buradan hissedebiliyordum. Çünkü aynı duygunun daha fazlasını ben yaşıyordum. Birkaç tane daha adam gelince aşağıda beni yakalamayı hedefleyen, aç bir aslan sürüsü vardı.

"Yürüyün, diğer yerlere bakmaya devam edin. Eğer o kızı bulamazsanız sizi patrondan önce ben öldürürüm anladınız mı?" diye kükreyen adamın komutundan sonra herkes dağılmaya başladı. O başlarında olan adam ise son bir kez daha etrafa baktıktan sonra hızlı adımlarla uzaklaştı.

Ne kadar kurtulmuş sayılmasam da, az da olsa derin bir nefes aldım. Şimdi buradan inince ne yapacaktım? Zangır zangır titreyen vücudumu umursamadan yavaşça ağaçtan inmeye başladım. Çalıların arasında ses çıkarmamaya özen göstererek hızlı adımlarla ilermeye devam ettim. Karanlıktan önümü görememezken birde uğultu seslerinden kafayı yemek üzereydim. Biraz daha ilerlediğimde ileride yol gördüm. Çaresiz birinin son umudu ancak bu olabilirdi. Koşmaya başladığımda yolun ortasına geçip araba geçmesi için dua ettim. Nereye gittiğimi bilmeyerek orta şeritte yürümeye başladım. Bir ses duyduğumda kalbim yine hızlanmıştı, korkmaya başladım. Bu sefer bulacaklardı beni, biraz daha hızlandığımda üzerime hızlıca bir araba geliyordu. Gözüme düşen yağmur damlalarını silerek içerideki kişiyi görmeye çalışıyordum. Artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Araba durduğunda boş boş içerisine baktım. Arabadan inen yaşlı amcayı zar zor ayırt edebiliyordum.

  "N'olur beni götürmeyin oraya, size yalvarırım" diyerek adamın merhametinden nasiplenmeye çalışıyordum. Adam şok olmuş vaziyette bir üstüme başıma birde yüzüme bakıyordu. O kadar mı korkunç görünüyordum?

  "Gel kızım, seni kimseye götürmeyeceğim. Şu hâline bak, ne işin var şu yağmurda ormanda?" diyerek kolumdan tutmaya çalışırken refleks olarak geri çekildim. Ya onlardan biriyse?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 24, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BANA SEN LAZIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin