Son cümleyide yazdıktan sonra kalem ile günlüğümü geri kutusuna koyup yatağımın altına sürükledim. Panduflarımı ayağıma geçirip uyuşuk adımlarla odamdan çıkıp mutfağa girdim ve kendime bir süt ısıtmaya koyuldum.Isıttığım sütü içtikten sonra tekrar uyuşuk ve ağır adımlarla odama girdim. Dişlerimi fırçalayıp lacivert, yıldızlı pijamamı giyindim ve kendimi yatağa atıp yorganın altına girdim. Derin bir nefes aldıktan sonra yatağımın altında ki günlüğüme "iyi geceler" diye fısıldadım.
Hayatımda tek değişmeyen şey, gece yatmadan önce mutlaka süt iç, pijamaların olmadan yatağa girme ve günlüğüne iyi geceler de. Ve bir de tabii kedilerimle oynamak var. Fakat onlar annemlerin evinde. Yarın işten gelirken mutlaka onları alacağım.
Tam gözlerimi yummuş, uykuya dalacakken gelen bildirim sesiyle merakıma yenik düşüp yatağımın yanında ki sehpaya uzanarak telefonumu elime aldım ve açıp bildirim panelini aşağıya kaydırdım.
Jendeukiekim adlı kullanıcı sizi takip etmek istiyor.
Bildirimin üstüne tıklayıp kızın profiline girdim. Hesabı gizliydi profilinde ise şirin bir köpeğe sarılmış bir kız resmi vardı. Tıpkı benim profilimde kedim Leo'ya sarıldığım gibi. Bu kendisiydi sanırım.
Biyografisinde ayı seven kişi anlamına gelen Selenophile yazıyordu. Benim biyografimde şimşek ve gök gürültüsünü seven kişi anlamına gelen ceraunophile yazması gibi...
Dikkatimi takipçileri ve takip ettikleri çektiğinde bu sefer kaşlarımın çatılmasına engel olamadım. Bin sekizyüz elli takipçisi ve yediyüz yirmi takip ettiği kullanıcı vardı. Benim takipçilerim ve takip ettiğim kullanıcı sayısıyla aynıydı. Nasıl bir tesadüftü bu böyle?
Takip isteğini onaylayıp ben de ona bir istek attım. Çok geçmeden takip isteğimi onayladığına dair bir bildirim geldikten sonra bir süre ekrana baktım ve telefonumu geri kapatıp yerine koydum. Sadece rastlantı silsilesi diye mırıldanıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Sabah olduğunda bir şeyler atıştırıp üzerimi giyindim ve evden çıktım.
Şirkete geldiğimde önünde duraksayıp bir süre süzdüm. Babam ile amcam burada ki şirketlerinin yarısını bana yarısınıda kuzenime bırakmışlardı. Şirketi kuzenim Baekhyun ile yönetiyorduk. Babam ile amcam da yurt dışında ki şirketin başındaydılar.
"Hey girmek için neyi bekliyorsun?"
Yanımda duyduğum sesle irkilip o tarafa döndüm.
"Afedersin kuzen, korkutmak istemedim."
Onun bu şirin yüz ifadesine gülmeden edemedim.
"Ah hayır sorun değil, dalmışım öyle."
"Tamam hadi girelim. Patronlarını çok özlemişlerdir."
Diyip kolunu omuzuma attı ve birlikte şirketin kapısına doğru ilerledik. Baekhyun egosit, güler yüzlü, şakacı birisiydi. Tertemiz kalbi vardı seviyordum ama o da beni hiçbir zaman anlamayan insanlardan biriydi. İşin hep şaka kısmındaydı.
Şirkete girdiğimizde direk odama girip çantamı masaya koydum ve oturdum.
"Bugün toplantı var. Unutmadın değil mi?"
Baekhyun'un dediği şeyle yüzümü buruşturdum.
"Ah o bugün dü değil mi?"
"Sakın unuttum deme."
"Unutmuştum ama hazırım ben merak etme."
"Sen her zaman hazırsın zaten."
Diyip gülümsediğinde ben de gülümsedim. Baekhyun odamdan çıktığında telefonum çalmaya başladı. Ekranda gördüğüm yazıyla küçük bir lanet mırıldanıp açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOLYA | Taelice
FanficSaklamak istiyorum seni. Herkesten, her şeyden, kimsenin bulamayacağı bir yere saklamak istiyorum. Kimsenin bir daha seni üzemeyeceği şekilde saklamak istiyorum. Ruhuma gizlemek istiyorum seni, sonsuza dek... [Kim Taehyung×Lalisa Manoban]