Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
- - - - - - - - - -
aceline; nerdesin sen? bana cevap verir misin? iletildi çevrimdışı
-
jeongguk telefonunu, acel'den aldığı mesajlar umrunda olmadan üzerindeki uzun sweat'in cebine koymuştu. gerginlikten dolayı dişlerini, dudaklarına geçiriyordu. asansör beşinci kata vardığında, kalbi maratondaymış gibi atmaya başlamıştı.
yakalanmışlardı, kesinlikle yakalamışlardı diye düşünüyordu. çok endişeleniyordu ama bunu belli etmemeliydi. kapı açıldığı gibi asansörden gerginlikle çıktı ve dairenin önünde kendisini bekleyen bay lefèvre'yi gördü.
titreyen dizlerini zorlayarak, koridordaki eve doğru yürüyordu jeongguk. yalandan olduğu çok belli olan gülümsemesini sunup, eve girdi.
"otur."
lefèvre'nin komutuyla, koltukta oturan taehyung biraz yana kayarak, yanında yer açmıştı. sinirli gibi görünüyordu. dizini sallıyor, dudaklarını dişliyordu. onun da gergin tavırları vardı.
"neden beni çağırdınız bay lefèvre?"
jeongguk sabırsızlığından dolayı hızlıca sorusunu sormuş ve ellerini titreyen bacakları üzerine koymuştu. gerginlikten terleyen elleri, aynı zamanda dizlerinden dolayı titriyordu. ilk kez dışarıya çıktığı feminen hali, onu daha da tedirgin ediyordu.
taehyung gerilmekten dolayı rahatsız olan çocuğu gördüğünde, bir elini jeongguk'un bir elinin üzerine koymuştu. fısıldayarak;
"sakin ol. gerilecek bir şey yok."
demişti. geri çekildiğinde jeongguk ise çekingen tebessümünün ardından teşekkür etmiş, yaşadığı bu kalbini tekleten olayı görmezden gelmeye çalışmıştı. şu an bunun sırası hiç değildi fakat içinde duygularıyla verdiği mücadele onun için bir hayli zordu.
"kameralar, maalesef ki bay kim'in dairesini çekmiyor."
jeongguk rahatlamış bir ifadeyle nefes verdiğinde, iki adamın da bakışları kendisini bulmuştu. yaptığı şeyin farkına varan genç ise, durumu toparlamaya çalışmıştı.
"p-pekala. beni neden çağırdınız?"
yönetici kaşlarını çatarak, derin ve sinirli bir nefes verdi. daha sonra ise yüksek bir ses tonuyla jeongguk'a doğru konuşmuştu.
"çünkü orada bir tek sen vardın. senden şüpheleniyoruz, doğal olarak."
taehyung yerinde dikleşip, kafasını sağa sola salladı. bu olayda yanındaki genç adama bağırılmasını istemiyordu.
"onun bir suçu yok bay lefèvre. beni çekse bile paylaşmaması gerektiğini bilen biri. lütfen ona bağırmayın bir daha."
taehyung, jeongguk'u savunduğunda yönetici ikiliye anlamsız bakışlar atmıştı. taehyung ise yerinde yayılmış, bir eliyle stresle saçlarını karıştırmıştı. bay lefèvre ise sinir dolu sesiyle;
"yani? ne yapacağız o zaman?"
taehyung yüzündeki gergin tavrı silerek, yaşlı adama döndü. jeongguk ise bakışlarını istemsizce bay lefèvre'den kaçırınca, taehyung adamı cevaplamak zorunda kalmıştı.
"gerisini ben halledebilirim bay lefèvre, siz yapmanız gerekeni yaptınız. yardımlarınız için tekrardan teşekkürler."
jeongguk ile beraber oturdukları koltuktan kalkıp, yöneticiyle vedalaştılar. daha sonra asansöre bindiklerinde, jeongguk taehyung ile konuşmak istemişti. yaptığı centilmen hareketi herkes yapmazdı ve bu yüzden ona bir teşekkürü borç bilmişti.
"teşekkür ederim bay kim. yani- yani beni savunduğunuz için."
gülümsemesi, taehyung'un ciddi ifadesini görünce soldu. yanlış bir şey yaptığını düşündü ve bakışlarını esmer gencin suratından çekerek, konuşmayı kesti.
asansör durup, kapılar açıldığında ikili kendi dairelerine doğru yönelmişti. jeongguk kendi kapısını açtığındaysa, esmer genç arkasından kapıyı kapatmadan, suratında mimik oynatmadan konuşmuştu;