ilhamkırıntısına ithafen yazılmıştır.
multimediadaki şarkı bu bölümde belki kilit noktası oldu benim için, sehun-shi ile bağdaştırdığım sözlerine dikkat etmenizi ve belirtilen kısımda açmanızı rica ediyorum. olayların hızlı geliştiğine şahit olacağız, umarım keyifle okursunuz..
Take this from me, take this lonely heart
'Cause I, 'cause I don't need it no more
Doktor Kim, şok cihazını hazırlamalı mıyız?"
Yan tarafımdaki hemşire telaşlı gözlerle beni izliyordu, saçlarım darmadağınken nefesimi kontrol edemiyordum, dizlerimin üstünde hastaya masaj yapmaya devam ederken sedye hırsla sallanan bir hız treni gibiydi, ellerimden bir hayatın kayıp gitmesine izin vermeyecektim.
"Servis sorumlusuna haber verin, lanet olsun her şeye nasıl yetişebilirim? Adrenalini hazırladınız mı?"
"Hazır, şok cihaz-"
"Ritmi hazır değil, döngüye devam edeceğiz. Adrenalin verin."
Döngü bitmek bilmiyordu, 30 nabız ve 2 soluk, hayatımızın toplamı belki de bu kadardı.Bir sedyenin üzerinde henüz 24 yaşındaki bu genç kızı hayata döndürmek için çabalarken düşünmem gerekenler bunlar değildi, sarsılan bedenimle birlikte kaybolduğumuz o çukurda uğultulu seslerin arasında lütfen diyordum, lütfen ölme. Kaç dakika olmuştu, bir fikrim yoktu. Kollarım uyuşmuştu ve parmak uçlarımda hissettiğim basınç karıncalanma hissi ile uyarıyordu aklımı.
"Döndü."
Alıştığım o ritmik ses kulaklarımda yankılanırken derin bir nefes vermiştim, ter içinde kalmış önlüğüm omuzlarıma yapışmıştı ve yüzümün kıvrımlarından süzülen damlalar boynuma doğru akıyordu. Gözlerimi kapatıp bu sesi kısacık da olsa dinlemek istediğimi fark etmiştim, kolumun tersiyle yüzümdeki terleri silerken sedyeden inmeye çalışıyordum.
"Ritmini kontrol edin, kalp enzimleri için test yapılmasını söyleyin, servis sorumlusuna geldiğinde her şeyi rapor edeceğiz ve Tanrı aşkına bu hastanede intern doktorların da işe yaradığını düşünüyordum, o halde neredeler?"
Bıkkınlıkla nefes verdiğimde karşımdaki hemşire şeker koması ile gelen hastanın sonuçlarını elime uzatmaya çalışıyordu, çaylak olabilirdim lakin hastanenin tek internü ben değildim, yaptıkları ile beni yıpratacaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlardı, bu yalnızca hastaların hayatını benim ellerime bırakmak değildi, onları tehlikeye atıyorlardı.
"Her şeyi sizin yapmanıza alışmış görünüyorlar Doktor Kim."
Yanılıyordu, aksine alışmayı reddediyorlardı ancak yapmaktan vazgeçmiyorlardı, meydan okumayı bu kadar basitleştirmeleriydi yorucu olan, ortada hayat vardı.
"Alışmış değiller, hepimiz biliyoruz ne için yaptıklarını."
Eldivenleri hırsla çıkardığımda dağılmış görüntümle kısa bir an göz göze gelmiştim canlandırma odasının parlak camlı kapısının yansımasında, hemşire konuşmaya devam ediyordu, burada herkesin bir fikri vardı, üstelik her konuda.
"Haklısınız ancak benden duymuş olmayın, sadece sizi zorlamak istiyorlar."
"İstedikleri tek şey başarısız olduğumu görmek, çünkü başarımla değil de bununla tatmin olacak kadar hırslı hepsi, bunlarla uğraşmak yerine işimizi yapalım hemşire hanım."
Bıkkın ancak samimi bir tonla söylediğim cümleye yalnızca başıyla ufak bir onaylama işareti yaparak karşılık vermişti, günlerim bu rutin onaylama hareketi ile devam edip gidiyor diye düşünmeye başlamıştım, her yerde "Tabii Doktor Kim, evet Doktor Kim, raporlar Doktor Kim, hastanız Doktor Kim" ile başlayan cümleler ve o onaylama vardı, yorulmuştum artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sillage•oh sehun
Fanfictionnefretin aşkını gölgelese dahi, akisleri gözlerinde şahlanan gecelerin koynunda, oh sehun, ellerinin ellerimi arayışında kaybolan ruhunla yan yana geleceğiz. zira,ne burda başladık, ne burda biteceğiz.