Günün yorgunluğuyla nefesini bıraktı genç adam. Uzun siyah saçları rüzgarda savrulurken yıllardır kimsenin gelmediği, okulun en sakin köşesine ilerledi. Hala anlamış değildi. Kiraz ağaçları ile süslenmiş bu bahçeye neden kimse gelmiyordu ki? Oysaki fotoğraf ya da görsel sanatlar okusa ilk eserini burası yapardı.Bazı yerler pembe- beyaz çiçeklerle süslenmiş, çimenlerin yeşilliği ile uyum içerisindeydi. “Tam olarak aradığım his” Diye mırıldandı sakince ve çantasının sapını tutup bir ağacın altına oturdu. Çantasından defterini çıkartırken konu düşünmeye başlamıştı. Bugün içerisinde bir şarkının sözlerini bitirmesi gerekiyordu. Onun için zor değildi, bunu yıllardır yapıyordu. Üstelik şuan içinde ki pozitif duygularla daha da iyi sözler çıkaracağına emindi.
Güneş yavaşça kaybolup her yeri kızıllığa boğmuştu. Gökyüzü, kırmızı ve mavi boyaların tuvale rastgele çarpılması gibi birbirine karışmış, morumsu bir renge kuşanmıştı. Saatlerdir başını kaldırmadan yazdığı şarkı sözünün bitmesi ile gülümsedi ve elinde ki defteri kaldırıp yazıya gururla baktı. Ne kadar üzerinde uğraşsa da oldukça iyi iş çıkartmıştı. Hocasının kesinlikle beğeneceğine emindi. O sırada bakışları etrafa kaydı. Yerde bir sürü buruşturulup atılmış kağıt dikkatini çekti. Bu kadar fazla olmasını beklemiyordu. Oturduğu yerden kalkıp eşyalarını çantasına koydu ve bu durumu hep yaşadığı için her zaman yanında getirdiği poşeti çıkardı. Kağıtları toplayıp poşete koyduktan sonra çantasını alıp ağaçların arasında ilerledi.
O sırada bakışları bir şeye takıldı. Ağacın kenarına koyulmuş üstü örtülü şeyle adımları durmuştu. Meraklı birisi olmadığını söylerse yalan söylemiş olurdu. Oldukça meraklıydı ve bu merakını dindirmeden rahat edemezdi. Bakışları etrafta gezindi birisini görme umuduyla. Gelirken dikkatini çekmediğine göre, sözleri yazarken bırakılmıştı. Oysaki hiçbir ses duymamıştı. Birkaç dakikanın ardından dayanamamış ve ağaca doğru ilerlemişti. Elinde ki poşeti kenara bırakıp çarşafı tuttu ve tereddütte de olsa yavaşça kaldırdı. Bir tuvaldi. Üzerinde oldukça canlı duran renklerle bir ahenk oluşturulmuştu. Resmin tamamını görmese bile şimdiden hayran kalmıştı. Boyalar, hiçte boya gibi durmuyordu, fazla gerçekçi duruyordu. Tamamen kaldırdığın da ise donakaldı. Ağzı hafif aralanmış, gözleri büyümüştü. Çünkü tuvalde Kendisi vardı. Resim birkaç saat öncesine aitti. Yere oturmuş, şarkı sözü yazıyordu. Kıyafetlerinden, yüz ifadelerine kadar… her şey o kadar gerçekçiydi ki nefesi kesildi. Bu da neydi böyle? Kim çizmişti bunu? Bakışları tuvalin altına sıkıştırılmış kağıda kaydı. Bir not olmanın merakı ile notu alıp okuduğun da daha da meraklanmıştı.
“Bu sana ilk hediyem”
Kimdi bu gizemli kişi?
Changlix ile geri döndüm!
Bir tane stray Kids kitabım var fakat bu kitap ilk skz ship kitabım
Ve bu ilki en best shipim changlix'e adamak istedimUmarım beğenirsiniz
Kitapta diğer shiplere de yer vereceğim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The art of fear/Changlix
Fanfiction"benden korkma Felix" diye fısıldadığım da ne titremesi azalmıştı ne de ağlaması fakat kısa süre sonra güçsüz kollarını doladığı dizlerinden ayırmış ve belime sarmıştı. Bu hareketi kalbimi tekletirken ona daha da yaklaşıp iyice kollarımı sardım. "s...