Odaya hakim olan sessizlik gelecek olan Kaosun en büyük habercisiydi. Hissediyordum, gördüğümüz manzaranın karşısında dilimiz tutulmuş ve birkaç saniyelik bir şoka girmiştik fakat O kötü his gittikçe yaklaşıyordu. İlk kimin patlayacağını düşünürken Chang’ın koluna sarılıp arkasına sindim. Minho hyungun sinirden yüzü kıpkırmızı olurken az önce ki bağırmaya bile uyanmayan ikiliye baktım.Jisung sarı saçları dağılmış, beline kadar çıplaktı. Belinden aşağıyı ince pike ile örtülüyken hemen arkasında Hyunjin ona sarılmıştı. Boyalı siyah uzun saçları gözlerini kapatmış, kalbinin üzerine yaptırdığı kırılmış kilit dövmesi terlediği için daha da parlamıştı.
Seungmin sinirin ve kırılganlığın verdiği tepkiyle dudaklarını parçalamak istercesine ısırdı. Az önce kahkaha atan halinden eser yoktu. Sanki dokunsam günlerce ağlayabilirdi. Şoktan ilk çıkan Minho hyung gürleyerek Onlara doğru ilerlerken hepimizi şoktan çıkarmıştı.
“Bırak Chan!” Minho hyung öfkesine hakim olamayıp onu zorla tutan Chan hyungtan kurtulmaya çalışırken Jeongin hızlı bir şekilde yatağa ilerleyip Jisung’un kolunu dürttü.
“Hyung! Uyan!” Chang’da Minho hyungun kolunu tutarken “Jisung! Ne yaşadınız lan gece!” diye bağırdı. Evde yankılanan Minho hyungun öfkeli sesine sonunda uyanan ikili gözlerini daha tam açamadan yüzlerini buruşturdular.
“Ah hyung! başım ağrıyor bağırma” Hyunjin’in uykulu sesine daha da sinirlenen Minho hyung “Başlatma lan başına! JİSUNG!” Yavaşça gözleri dolmuş Seungmin’e yaklaşıp kolunu tuttum. Birden irkilip bana baktığın da Gülümseyip koluna sarıldım.
Jisung kaşlarını çatarak gözlerini açtığın da Karşısında Minho hyungu görünce uyku sersemliği ile gülümsemişti. Fakat sonradan onun burnundan soluyan bir boğadan farksız olduğunu fark ettiğin de gülüşü solmuş, ne olduğunu anlamaya çalışarak bize bakmıştı. Hepimizde gezinen gözleri sonunda gözlerini açmayı başarabilen Hyunjin’i bulduğunda ikisi de birbirlerine bakakaldılar. Birkaç saniyelik süren uzun bakışmaları Hyunjin’in tiz çığlığı ve Jisung’un bağırması ile sona erdi.
“MİNHO!!” Jisung ağlamaklı bir ifade ile Minho hyuna bakarken Pikeyi üzerine çekmiş ve Hyunjin gibi korkuyla bakıyordu. Kardeşi olarak gördüğü kişiyle bir ilişkiye girdiğinin korkusu ikisinin de yüzünden okunuyordu.
“Ne geçti aranızda sizin?” Minho hyung Jisung’un korku dolu bakışlarını görmüş ve kendini sakin tutmaya zorlamıştı. Jisung zaten korkuyordu ve Minho hyung onu daha fazla korkutmak istemiyordu. Onun sakinliğini gören Chan hyung ve Chang onu bırakırken Jisung’a doğru ilerledi.
“Bilmiyorum ki! Bir şey o-olmadı. Hem… hem bak altımda pantolonum var” Jisung’un yorganı açması Minho hyungu durdururken bende merakla ona yaklaştım. Cidden altında pantolonu vardı ve kemeri çözülmemişti. Bu durumda aralarında düşündüğümüz gibi bir şey geçmemiş miydi?
“Ama benim popom acıyor” Hyunjin dehşet için de ona baktı ve cevap vermesini bekledi. Hyunjni’in söylediği cümle ile hepimiz şokla ona bakarken Jisung birden ona dönüp büyümüş gözlerle baktı.
“Ciddi misin?” Hyunjin ağlamaklı bir yüz ifadesi ile başını salladığın da nefesimi yavaşça dışarıya bıraktım.
Tanrım… neler oluyordu böyle? Şu olaylar çözüldükten sonra bir daha ağzıma içki sürmeyecektim. Hayır, kimseyle içmeyecektim çünkü sorun ben değildim ki. Hayır dün neler yaşandı cidden merak ediyordum. Mesela Ben neden bodrumdaydım? Salon o hale nasıl gelmişti? Minho hyung neden küvetteydi? Ve bu ikisi dün gece ne yaşamıştı? Cidden bu soruların cevaplarını bilememek başımı ağrıtıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The art of fear/Changlix
Fanfiction"benden korkma Felix" diye fısıldadığım da ne titremesi azalmıştı ne de ağlaması fakat kısa süre sonra güçsüz kollarını doladığı dizlerinden ayırmış ve belime sarmıştı. Bu hareketi kalbimi tekletirken ona daha da yaklaşıp iyice kollarımı sardım. "s...