mutluyum. mutlu olmak beni düşündürse de bu sefer değil. taehyung'u düşünüyorum. onu, beni belki bizi? fikri bile alev alev yanmama sebep oluyor. hayaller kuruyorum. ne de olsa bana işaret verdi.
el ele tutuştuğumuzu düşünüyorum. öpüştüğümüzü. birlikte uyuyacağımız geceleri. ve birlikte uyanık kalacağımız geceleri.
kim taehyung biraz yaramaz bir oğlan, biliyorum.
ve benim de ondan altta kalır yanım yok. ateşim yükseliyor. onu ve beni düşündüğümde, özellikle o şekilde. tek ihtiyacım olan biraz cesaret. küçük bir parça. henüz yeterli hissetmiyorum. keşke o söylese diye iç geçiriyorum. bunu yapmak benim için zor. ellerim düşününce bile titriyor. ellerimi tutsa hiçbir sorun kalmayacak. yanımda telefonuyla uğraşıyor.
"çıkışta bir yere gidelim mi?" diyorum.
onu randevuya çıkartmak istiyorum. kim bilir belki söyleyecek bir şeyleri vardır.
"yarın olsa?" diyor. sesi biraz düşünceli gibi. dikkati bende değil.
"bugün biraz işim var ama yarın olabilir."
başımı sallıyorum. heyecanlıyım. küçük bir kafeye gitsek güzel olur. oyun salonu da olabilir. kim taehyung kazanmayı sever, daha önce de demiştim. aklımda farklı fikirler dönüyor. başka bir şeye odaklanamadan günü bitiriyorum. çıkışta bahçede elini tutmak istiyorum. parmaklarımız birbirine çarpıyor. elimi cebime attığımda telefonumu bulamıyorum. sınıfta bıraktığım aklıma geliyor. kim taehyung gerçekten aklımı başımdan alıyor.
beklemesini söyleyip sınıfa koşarak telefonumu alıyorum. ana ekranımdaki fotoğrafımız beni gülümsetiyor. eski bir fotoğraf. küçüklükten kalma. birbirimize sarılıp gülümsüyoruz. dişlerimizin birkaçı yok. ilkokul zamanları.
onu sevmenin, genç yaşımda onu bu denli sevmenin ne kadar güzel olduğunu düşünüyorum. on yedi küçük bir yaş. onunla daha fazla büyümek istiyorum. merdivenlerden inip kapıya geldiğimde olduğum yerde kalıyorum.
ellerim titriyor ve boğazım yanıyor. kaburgalarım kırılıyor gibi. taehyung'u görüyorum. dudakları sevgilisinin dudaklarında. onu öpüyor. beni değil. elleri onun vücudunda.
yeşil ışık diye düşünüyorum. imalar ve işaretler. başım dönüyor ve midem bulanıyor.
kim taehyung yalancı demiştim. ama bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum. belki de ben aptaldım. sorun yok diyorum içimden kendi kendime. sorun değil. kafamda aptal bir şarkı dolanıyor.
genç insanlar yanlış kişilere aşık olabilir.*
kurduğum hayallerin altında ezildiğimde bunu anlıyorum. bir damla yaş yanağıma düşüyor. hıçkırıklarım ağzımdan kaçıyor.
taehyung beni fark ediyor. dudakları şiş. ondan nefret ediyorum. ona aşık olmaktan nefret ediyorum. her şeyinden nefret ediyorum. aptal saçlarından ve sinir bozucu gülüşünden.
ağlamamı durduramadan sınıfa doğru koşuyorum. peşimden geliyor. ismimi bağırdığını duyabiliyorum. sınıfa girdiğimde en arkadaki duvara kendimi yaslıyorum. ilk defa böyle ağlıyorum. ciğerlerim çıkacakmış gibi hissediyorum. daha önce hiç bu kadar sesli ağlamamıştım.
kendi sesim kulağıma tuhaf geliyor. başımı dizlerime yasladığımda içeri giriyor. aldırış etmiyorum. ona aşık olmam onu ilgilendirmez. onun için döktüğüm gözyaşları da. durmuyorum ve susmuyorum. yanıma geliyor.
"jimin."
hıçkırıklarım şiddetleniyor. omuzlarım sarsılıyor. beni sarmalıyor. çırpınsam da bırakmıyor. daha çok ağlıyorum. kandırılmış olmak çok ağırıma gidiyor. aptal olmak. bu kadar can yakıcı olduğunu tahmin etmemiştim.
kalbim parçalanıyor gibi hissediyorum. kim taehyung onu avcunun içinde sıkıyor gibi.
sanki beni sevmiyormuş gibi. sevmiyor. işaret yok. ışık yok. aptal olan benim. ona kanmamam gerektiğini biliyordum. aşktan nefret ediyorum. onu mahvetmek istediğim halde sarılmasına karşı çıkmıyorum. o kadar uzak geliyor ki bana. yabancı.
avcumun içi bir yabancı artık.
saçlarıma dudaklarını değdiriyor. bana hissettirdiklerinden nefret ediyorum. kalbimin hızlı çarpmasından. dizlerimin titremesinden. kurduğum hayallerden. dudaklarından ve öpücüklerinden.
sanki bir uçurumdan düşüyorum. dakikalarca ağlıyorum. hiç susmadan. daha fazlası diye düşünüyorum. hep daha fazlası oldu içimde. fark etmemişim bunca zaman. hep. her zaman. susamıyorum. öyle dolmuşum ki nefes alamıyorum. boğazım ve gözlerim acıyor. sesim kısılıyor.
göğsündeyim. susmaya başladığımda saçlarımı okşuyor. tekrar ağlayacak gibiyim ama olmuyor. sanırım gözyaşlarımı tükettim. burnumu çekiyorum. yanlış kişi. yanlış kişiye aşık olmuşum.
ama saçlarımı okşaması yanlış hissettirmiyor. beni öpmesi de. sarılması da. taehyung yanlış kişi değilmiş gibi. ama beni sevmiyor. bu onu ne yapar?
"jimin." diyor. neredeyse kucağındayım. yüzüne bakamıyorum.
"benim yüzümden ağlama."
ona yeniliyorum. ama o bana yenilmiyor. kim taehyung hırslı bir çocuk.
"sen kazandın." diyorum sessizce. söylediğim ilk şey bu oluyor.
"beni yendin."
sesim titriyor. vücudumu kendine çeviriyor. başımı kaldıramıyorum. çenemden kaldırıyor. gözleri çakmak çakmak. yanacağımızı hissediyorum.
"hayır." diyor. sesi boğuk. gözleri gözlerimde. dudaklarıma iniyor.
"ben başından kaybettim."
beni öpüyor.
ruhsuzca değil yaşayarak öpüyor..
*ashe - moral of the story
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kiss me hard before you go | vmin
Fanfictionbeni öpüyorsun. beni öpmeyi seviyorsun. bunun bir anlamı var.