4. Bölüm - Baron?
1800'lü yıllar
SeoulChaeyoung kediye bakarak bağırmaya başladı:
"Ay bu da ne? Ne kadar da şişman bir kedi. Orada ne yapıyorsun?" İnsanlar Chaeyoung'a garip garip bakarken Chaeyoung bunları takmadı ve kediyle konuşmaya devam etti: "Büyük, beyaz bir kedi, acaba bu mu?"
Onu umursamadan yattığı sandalyede iyice yayılan kediye yaklaşıp fısıldadı:
"Kedi Ofisi'ni arıyorum."
Tombul kedinin bir kulağı bunu duyar duymaz dikeldi. Yavaşça ona döndü ve öldürücü bakışlar atmaya başladı. Chaeyoung ağzını eliyle örterek tekrar fısıldadı:
"Yardıma ihtiyacım var."
Kedi ona aynı öldürücü bakışları atmaya devam edince Chaeyoung buruk bir ifadeyle geri çekildi ve çantasını aldı.
"Sanırım yanlış kişiye ya da kediye rastladım. Üstüne oturdum, üzgünüm."
Chaeyoung arkasını dönmüş ilerlerken kedi ona seslendi:
"Beni takip et."
Chaeyoung duyduğu sesle anında kediye döndü.
"Ne? Yani sen..." Kedinin onu dinlemeden sandalyeden fırlamasıyla Chaeyoung kedinin peşinden koşmaya başladı.
"Beni bekler misin?"
•°•°•°
Chaeyoung kedinin peşinde ara sokaklardan geçmiş, alçak tellerin üzerinden atlamış, ince duvarların üzerinden yürümüş, bir çatıdan diğer çatıya atlamış ve şu anda iki binanın arasından kapı gibi bir şeyden geçen kediyi izliyordu. Kedinin kapının önüne geldiğinde iki ayak üzerinde insan gibi durarak içeri girmesiyle işler Chaeyoung için iyice içinden çıkılmaz bir hal almıştı.
Chaeyoung girip girmeme konusunda kendine göre uzun ama normalde kısa sayılabilecek bir süre boyunca düşünmüştü ve en sonunda girmeye karar verdi.
Kapıya doğru ağır adımlarla ilerledi ve içeri girdi.
Chaeyoung gözlerine inanamıyordu çünkü burası resmen ayrı bir kasabaydı.
Kasabanın ortasında üzerinde karga heykeli olan kocaman bir fıskiye vardı. Etrafsa rengarenk evlerle doluydu.
Chaeyoung buranın ne kadar garip olduğunu düşünürken hafif tombul bir kadının diğerlerine göre küçük görünen bir evin önünde oturup gazete okuduğunu gördü. Kadına yaklaştıkça onun demin takip ettiği kedi olduğunu anladı ve Tanrı'ya kafayı sıyırmamış olmak için dua etti.
Kadına, belki de kedi demek daha doğru olur, yaklaştı ve konuştu:
"Peki, Kedi Ofisi nerede?"
Kadın ses vermeyince tekrar konuştu:
"Bakar mısınız? Kedi ofisini bulmam lazım. Beni Kedi Krallığı'na götürecekler."
Kadın onu takmadan elindeki gazeteyi okumaya devam etti. Chaeyoung ağlamaklı bir ses çıkardı.
"Nereye düştüm ben böyle?"
Tam o sırada Güneş'in yavaşça batmasıyla diğer evlerin penceresinden çarparak geriye dönen Güneş ışınları kadının önünde oturduğu eve doğru vurdu ve ev bir ışık topu gibi parladı. Chaeyoung biraz hayranlık, biraz korku ama en çokta merakla olup biteni izliyordu. Sonra o kadının sesini duydu, ancak kendisiyle konuşmuyordu:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the cat returns, chaelisa ✓
NouvellesGenç Chaeyoung bir kediyi ezilmekten kurtarır. Ancak kısa süre sonra onun sıradan bir kedi olmadığını öğrenir. O, Kedilerin Prensesi'dir. düzyazı ©rozeixs | 20.04.20 - 11.06.20