🎶:Eylem Aktaş- Yüreğimden tut
"Biz mağlup olduk efendim,
çirkinliğe,kabalığa, bayağılığa
mağlup olduk..🍃"| Aziz NESİN |
Bu bölümü @zeyneptkts ithaf ediyorum..
1.BÖLÜM:
Genç kız kapanmayan valiziyle, sinirlerine hakim olamayarak sinirle soludu. Önüne gelen koyu kahve saçlarını omzundan geriye doğru itti. Aklına gelen şeyle hızla valizin üstüne oturdu. Bir yandan valize ağırlığını tamamen verirken bir yandan da fermuarı kapatmaya çalışıyordu. Gülsüm hanım gözlerinden taşan sevgiyle kızına bakarken gözleri istemsizce dolmuştu. Gülgoncası bugün gidiyordu. Burnunu çekmesiyle kızının kendinden aldığı gözleriyle ona bakması bir oldu. Genç kız annesini öyle görünce direk gözleri doldu. Kollarını hızla annesine doladı. Annesi saçlarını şefkatle okşarken titrek bir nefesi koyverip dudaklarını araladı.
"Napayım be gülgoncam ilk kez bizden ayrılıyorsun!"
Genç kız ilk kez ailesinden bu denli uzak kalacaktı. Bir yanı gitmek istemesede hayalleri vardı ve hayallerinin peşinden gitmeliydi. Kendi ayakları üzerinde durmalıydı.
" Anneciğim yapma böyle ne olur! Hem ben yalnız değilim ki zaten. Abimgilin yanına gidiyorum biliyorsun!"
Gülsüm hanım her ne kadar kızının gitmesini istemesede, kızı ideallerinin peşinden gittiği için de gurur duyuyordu kızıyla. Mahmut beyin arkadan hafifçe öksürmesiyle iki kadının bakışları da onu buldu.
"Gülsüm! Üzme kızı. Benim kızım hayallerinin peşinden gidiyor."
Genç kız annesinin kollarından çıkıp bu seferde kendisini babasının kollarına attı. Mahmut bey kızını sıkıca sararken genç kız her daim güvende hissettiği, arkasındaki koca dağa minnetle baktı. Babası onun sığındığı limanıydı. Bugün Çanakkaleden İstanbul'a giden otobüsle abilerinin yanına gidiyordu. Üniversite de üçüncü yılıydı ve staji için İstanbul'dan işinde oldukça başarılı olan Ekrem Hüroğlundan gelen teklifi geri çeviremezdi. Bu onun için oldukça büyük bir şanstı. Başarılı bir psikolok olmak istiyordu ve bunun için de büyük bir adım atmıştı. En büyük abisi Selim Emniyet müdürüydü ve mesleği gereği sert bir mizaca sahipti. Ortanca abisi Süleyman Çocuk Şube de komiserdi. En küçük abisi Cihangir de komiser yardımcısıydı. Abilerinin oluşturduğu hiyerarşik tabloya karşı tebessüm etti. Babası emekli tatih öğretmeniydi ve oğullarının hepsinin ismini buna göre koymuştu. Verda ismini ise annesinin adından bir parça olarak koymuşlardı genç kıza. Babası Gülsümüm'ün parçası olarak da değerlendiriyordu. Abileri her seferinde babasının bu tutumuna bozulsa da küçük kız kardeşlerini apayrı bir sevgiyle kucaklıyorlardı.
Gülsüm hanım kızının kapanmayan valizini görünce sesli bir kahkaha koyverdi. Genç kız ve Mahmut bey usulca kahkaha atan kadına baktılar.
"Ee be gülgoncam! Yine kitaplarını doldurdun değil mi valize."
Bu bir soru değil aksine bildiği şeyi sesli dile getirmekti Gülsüm hanım için. Genç kız kendini savunmak amacıyla dudaklarını araladı.
"Ama anne! Ne yapabilirdim. Oğuz Atayı alsam, Nazım Hikmet , Orhan Pamuk kalacak!"
Genç kız tam bir şiir aşığıydı. Her gün mutlaka kahvesini alır ve pencerenin önüne oturur şiir dizelerinde kaybolurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL GÜZELİ
ChickLitKadının tapılası yüzünü büyük avuçları arasına aldı adam. "Bir kadının gözleri nasıl böyle derin bakabilir." Adam soru sormuyordu. Emin olduğu şeyi açıkça söylüyordu. Kadın tebessüm etti. Bu tüm kırgınlıkları içinde barındıran bir tebessümdü...