tanıştığımız yer

1.5K 165 24
                                    

"Hadi gel, neredeyse vardık!" Jeongin, sevgilisinin elini tutarak onu daha hızlı yürümeye teşvik etti. Geldikleri tanıdık yeri görünce gülümseyip duraksadı. Buraya gelmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki duraksadığını hissetti. Bir anlığına tekrar yıllar öncesine gitmiş gibi hissetti.  Gülümseyerek binaya bakmaya devam etti.

Hyunjin'in ise kafası karışmıştı. Buraya neden geldiklerini anlamamıştı çünkü burası sadece her yerde karşınıza çıkabilecek küçük marketlerden birinin önüydü. Neden buraya geldiklerini anlamaya çalışır gibi bakarken onu buraya getiren adama baktı. Jeongin onun aksine binaya büyük bir özlem ile bakıyor gibi gözüküyordu. Nedenini merak etti.

"Buraya neden geldik?"

Yaşça küçük olan yüzünde hüzünlü bir gülümsemenin oluşmasını engelleyemedi. "Doğru ya, hatırlamıyorsun."

Ne zaman Hyunjin'in hafızasını kaybettiği hatırlansa kalbinin acısı saklandığı yerden geri çıkıyordu. Moralini bozmamaya çalıştı.

"Zaten bu yüzden buradayız!" Kendi kendini motive ederek canlı ve neşeli bir şekilde kurduğu cümleden sonra Hyunjin'in elini bırakıp ondan birkaç adım uzaklaşarak karşısına geçti.

"Ben o zamanlar sadece bir öğrenciydim. O zamanki üniversitemden kaldığım öğrenci evine doğru giderken acıktığım için bir şeyler alacaktım, o yüzden buraya gelmiştim." Jeongin'in heyecanla anlatışına karşı Hyunjin onun heyecanına katılamıyordu. Birazcık kötü hissetti. Onun için her şey garipti fakat Jeongin'e güvenebileceğini biliyordu bu yüzden onu istediği yere götürmesine izin vermişti.

Gerçi başka şansı da yoktu.

Hafızasını kaybetmiş olabilirdi ama yalnızca 1 haftada Jeongin'in ne kadar inatçı olduğunu ona fark ettirmeye yetmişti. 

"Sonra- sonra evrenin en klişe olayını yaşadık. Tabii keşke bizimkinde de yere düşen kitaplar olsaydı." Kendi kendine güldükten sonra cümlesine kaldığı yerden devam etti. Hyunjin meraklı gözlerle onu izliyordu.

"Çarpıştık. Hiç kaşlarını çatma çünkü bu tamamen senin suçundu o kadar hızlı ve dikkatsizdin ki! Üzgünüm ama öyleydin gerçekten. Benim elimdeki telefon senin de elindeki tablet düşüvermişti. Neyseki telefonum eski model bir şey olduğu için sadece birkaç çizikle kurtulmuştu. Maalesef seninki o kadar şanslı değildi, mahvolmuştu."

Hyunjin "Çok sinirlenmiş olmalıyım." diye tahmin yürüttüğünde Jeongin gülümseyerek kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Tabletinin halini görmene rağmen bir şey demedin ve bana telefonumun bir sorunu olup olmadığını sorup özür diledin. Benim sorun yok diye ısrar etmeme rağmen o kadar mahçup olmuştun ki telefonumun en azından tamir masrafını karşılamak istemiştin."

Aklına gelen anılarla Jeongin gülümsedi. O an bu ilk defa gördüğü yabancı, takım elbiseli, görünüşte oldukça kibirli görünen adamın ne kadar kibar olduğunu fark etmiş ve şaşırmıştı.

Neşeyle Hyunjin'e bakıp elini tuttu.

"Ve bu telefon numaramı nasıl aldığının hikayesiydi... Hadi, gitmemiz gereken daha çok yer var!"

Giriştik bi işe yine hadi bakalım

Umarım bunu da silmem ne diyim ŞDMSŞMXŞSMS

Ayrıca neden her kitabıma açık açık klişe şeyler koyuyorum

o yer | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin