''Gel şu ağacın altına girelim!'' aynı gün içerisinde 3. defa kolundan tutulup sürüklenen Hyunjin, homurdanarak onu sürükleyen sevgilisine baktı.
''Bu sıcakta beni böceklerin gezindiği neredeyse kesin olan uzamış çimlerle dolu bir alana getirmenin mantıklı bir açıklaması vardır umarım.''
Jeongin, Hyunjin'in homurdanmalarına gülümseyip onu altına girdikleri ağacın tam dibine oturmaya zorladı. Hyunjin rahatsız hissediyordu.
''Böcekler ağzıma girsin mi istiyorsun sen ya!''
Tekrar tepki vermeyip sadece gülmesi Hyunjin'in sinirlerini bozmuştu.
''Neden gülüyorsun?''
''Anlatacağım şeyler aklıma geldi çünkü.'' kafası karışmış gibi görünen sevgilisine bakıp gülümsedi. ''Ayağa kalk istersen böcekler yemesin seni şimdi. Bölüp duracaksın beni biliyorum.''
Hyunjin alınmış gibi küçük bir ''Hah!'' sesi çıkardı fakat yine de ayağa kalktı. Böyle daha rahat hissediyordu. Jeongin'in onu bu kadar iyi tanıması her seferinde şaşırtıyordu. En nihayetinde sevgilisiydi, yüzlerce anı biriktirmişlerdi. Sadece Hyunjin bunu hatırlamıyordu.
''Tam burada, yani şu an benim oturduğum ve senin ayakta durduğun bu ağacın altında ilk defa romantik anlamda bir buluşma gerçekleştirmek için buluşmuştuk fakat maalesef her şey senin planladığın şekilde gitmedi.''
Son cümleyle Hyunjin merakla kaşlarını kaldırmıştı. Yine ne yaptı diye merak etmişti çünkü Jeongin'in anlattıklarına göre her şeyi kolayca batırabilen biri olduğu anlaşılmıştı.
''Başta her şey güzeldi. İçinde minik sandviçlerin, içeceklerin, birkaç meyvenin olduğu gayet hoş olan bir sepet hazırlamıştın. Örtü de tamamdı. Her şey gayet romantikti ve güzeldi ta ki-''
''Dur! Kendimi hazırlamak istiyorum yine ne yapmış olabilirim diye.'' Hyunjin birden Jeongin'in sözünü keserek panikle ellerini sallamaya başladı.
''Sen bir şey yapmadın aslında. Teknik olarak yani... Tek suçun ilk buluşma için seçtiğin yerin mevsime aykırı olmasıydı.'' Jeongin kendini tutamayarak küçük bir kahkaha atmıştı. ''Birden şiddetli bir yağmur bastırdı ve biz ne yapacağımızı bilemedik. Kasım ayında olmamızdan ve etrafta kimsenin olmayışından bunu anlamamız gerekirdi. Her neyse, sonuç olarak sırılsıklam olduk.''
Hyunjin eliyle suratını kapatıp ''Bu nedir ama böyle! Hiçbir işim rast gitmemiş.'' diye hayıflandığında Jeongin, sevgilisinin yüzündeki elini tutup ona bakmasını sağladıktan sonra anlatmaya devam etmişti.
''Tahmin ettiğin kadar kötü olmadı. Bir çardağa geçip yağmur dinene kadar sohbet edip sepette kalan ıslanmamış yemeklerden yemiştik. Oldukça güzeldi.'' birkaç saniye ikili, gülümseyerek birbirlerine baktıktan sonra Jeongin ayağa kalkıp elini uzatmıştı. ''Bu sefer fıskiyeler yüzünden ıslanmadan gitsek iyi olur, değil mi?''
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
o yer | hyunin
FanfictionJeongin, sevgilisi hafızasını kaybedince onu tüm güzel anılarının yaşandığı yerlere götürür. • Kısa bölümler (Baya kısa. Ciddili kısa.)