ilk defa bana beni sevdiğini söylediğin yer

698 120 28
                                    

Hyunjin önündeki bomboş, terk edilmiş binayı görünce Jeongin onu yanlış mı getirdi acaba diye düşünmeden edememişti.

Fakat kafasını sağa çevirip sevgilisinin yüzündeki gülümsemeyi, gözlerindeki parıltıyı ve sanki bir şeyleri anımsıyormuş gibi iç geçirişlerinden sonra doğru yerde olduklarını anladı.

"Buraya neden geldiğimizi düşünüyor olmalısın," diyerek söze başladı Jeongin.

''Evet.''

Büyük olanın tepkisine kısaca güldükten sonra devam etti.

''Burası şu an boş olabilir ama eskiden bir karaoke yeriydi. Oldukça küçüktü ve sanırım iflas ettiler.''

''Ben karaokeden nefret ederim.''

Jeongin kısaca gülüp ''Biliyorum.'' dedikten sonra elini tuttup boş binaya daha fazla yaklaştırdı.

''Bu yüzden burası özel zaten. Yine o zamanlar adını koymadığımız küçük randevularımızdan birindeyken bu mekan önümüze çıkmıştı. Tabi o zamanlar şu an olduğu gibi bomboş, tamamen gri ve cansız değildi. Küçük, ışıklı bir tabelası olan karaoke yeriydi.''

''Bu binanın önünden geçerken bana karaokeden nefret etmene sebep olan iddia olayını anlatmıştın.''

Kurduğu bu cümleyle amacına ulaşarak Hyunjin'in yüzüne gerginlik koyan Jeongin kahkahasını tutamamıştı. Yüzü çok komik gözüküyordu!

''Çok detay vermemiştin merak etme. Sadece bir iddiayı kaybetmene sebep olduğundan bu yüzden hoşlanmadığından bahsetmiştin.'' Hyunjin'in yüzüne düşen rahatlıkla sinsice sırıtıp ''Ama o gün çok detay vermemiştin. Hoşlandığın çocuğa gidip What is Love söyleyeceğin gibi bir sonucu olan iddiaya en başta neden girmiştin ki?''

''17 yaşındaydım!'' Hemen savunmaya geçip dudaklarını büzdüğünde tatlılığına gülümseyip asıl meseleye geri döndü Jeongin.

''Tamam tamam. Her neyse sen karaokeyi sevmediğini söylediğinde ben de karaokeyi ne kadar sevdiğimden bahsettim ve birden beni bu mekana soktun.''

Bunu duyunca şaşkınlıkla kaşları havaya kalkan Hyunjin ''Çok iyi hareket.'' diyerek kendini övdüğünde Jeongin şakayla koluna vurup anlatmaya devam etti.

''Anlaşılan dersini alamamıştın çünkü yine benimle iddiaya girdin. Sonucunda kaybettin ve bana dondurma almak zorunda kaldın.''

''Sonra... Sonra ben seninle yenilgin yüzünden dalga geçtiğim sırada birden durup bana baktın. Doğal olarak şaşırdım ve saçmasapan bir ses çıkardım. Bunu bu kadar detaylı hatırlamam ne kadar sağlıklı bilmiyorum ama...'' son cümlesine kendi kendine gülüp Hyunjin'e yaklaşmıştı. Hyunjin birazcık şaşırsa da tepki vermeyip Jeongin'in cümlesine devam etmesini bekledi.

''Bana gülümseyip şey demiştin...''

''Ne?'' Kaşlarını çatıp Jeongin'in uzatmasına anlam veremeyerek bekledi.

Jeongin gülümseyip az olan mesafeyi iyice azalttı.

''Seni seviyorum.''

Hyunjin elinde olmadan gülümsemişti ve yanakları pembeleşmeye başlamıştı.

Ama hala şu an önünde durup ona ümitle bakan güzel çocuğu hatırlamıyordu bu yüzden bir şey diyemedi.

Jeongin de bunu hatırlayarak burukça gülümseyerek ondan biraz uzaklaşarak ''Hadi karanlık basmadan diğer mekana gidelim.'' diyerek aradaki tuhaf atmosferi bozmaya çalıştı ve içi bomboş binadan uzaklaştılar.

*

Paslanmışım

Yb nerde ceyz hanım yb nerde bunca zaman napıyordunuz

İlham perilerim uçtu bir şey oldu çok denedim ama bir şey yazamadım sadece sevdiğim ficlerin yeni bölümlerini okumak için kullandım bu uygulamayı:((((((

Neyse geldi sonunda böyle bir şey oldu kötü kısa yine ama tüm bölümleri kısa zaten bu kitabın çünkü uzun yazamıyorum

neyse bölümden uzun oldu susuyorum




























o yer | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin