Hyunjin kafası karışmış bir şekilde ona baktı. ''Ne demek istiyorsun?''
Jeongin, Hyunjin'i elinden çekip daireden çıkardı. ''Yeniden dışarı mı çıkıyoruz?'' sorusuna karşı Jeongin merdivenlerin önünde durdu.
Hyunjin'in aniden durmasıyla affalayan Jeongin gülümseyerek ona baktı fakat Hyunjin'in yüzündeki gerginliği gördüğünde endişeyle ona döndü. ''Ne oldu?'' Ve neden hala doğum günüm hakkımda bir şey söylemedin? diye düşündü.
''Jeongin... doğum günün sevmediğin küçük kuzenin ile aynı gün diye özelliği kaçtığını söyleyip durduğun zamanları hatırlıyor musun?'' Jeongin'in kalbi hızlanmaya başladı. Unutmamıştı demek. Unutmamıştı fakat neden direkt doğum gününü kutlamıyordu ki? Ayrıca küçük kuzeniyle konunun ne alakası vardı? ''Evet, hatırlıyorum. Neden ki?'' Hyunjin'in gergince boğazını temizleyip cebine uzandığını gördü.
Yoksa...
''Çünkü...'' Hyunjin'in diz çökmesi ile birkaç saniye önce heyecanla atan kalbi şimdi korkuyla atıyordu.
''Böyle resmiyet gerektiren ciddi durumlara bir adım geriden yaklaştığını biliyorum. Çok genç olduğumuzu da biliyorum fakat ben daha önce böyle hissetmedim, sevgilim. Senden başkasını bu kadar sevebileceğime inanmıyorum. Aslında bu uzun zamandır aklımda olan bir şeydi ama bunu bu günde yapmanın komik ve güzel olacağını düşündüm. Ah, tamamen geveliyorum şu anda. Jeongin, benimle-''
''Dur.''
Jeongin'in sesiyle Hyunjin'in gözleri şaşkınlık ve korku ile açıldı. Hyunjin yaptığı mini konuşma boyunca ona baksa da Jeongin bakışlarını yere çevirmişti. Mahçup yüz ifadesi Hyunjin'in düşünmekten korktuğu şeyleri aklına getiriyordu.
Jeongin en sonunda gözlerini önünde hala diz çökmüş bir şekilde ona bakan çocuğa çevirdi.
''Ben özür dilerim ama yapamam. Bunu konuştuğumuzu ve aynı şeyleri düşündüğümüzü sanmıştım. Hiçbir zaman aklımda evlilik yoktu ve hala çok genç olduğumu düşünmüyorum, biliyorum. Seni seviyorum ama sana istediğin cevabı veremem. Çok özür dilerim.''
Hyunjin'e tepki vermek için bir saniye bile vermeden hızlıca bulundukları odadan uzaklaşıp evden ayrılmaya çalıştı.
Ne olduğunu anca kavrayabilen Hyunjin peşinden koşmaya başlamıştı. ''Jeongin! Bekle!''
Jeongin beklemedi çünkü çok utanmıştı. Hyunjin'in bunu uzun zamandır planladığı belliydi ve onu redderkenki yüz ifadesini görmek istemiyordu.
''Jeongin!'' Hyunjin'in bağırışını görmezden gelerek merdivenlerden hızlı hızlı inerken duyduğu gürültü ile duraklayıp arkasını döndüğünde, yapabildiği tek şey çığlık atmak olmuştu.
''Arkamı döndüğüm gibi gördüğüm şey merdivenin altında kafandan kanlar akarkenki halindi. Çok özür dilerim. Hepsi benim suçum. Benden nefret edebilirsin, hakkın var.'' Kendini tutamayarak artık hıçkırarak ağlamaya başlayan Jeongin'i görünce Hyunjin onu kollarının arasına almakta tereddüt etmedi.
''Özür dileyecek bir şey yok. Evet, keşke hemen kaçmasaydın benden ama benim de hatam vardı. Doğum gününü mahvettim. Evliliğe bakış açını bilmene rağmen öyle bir şey yapmam yanlıştı.''
Jeongin olumsuz anlamda kafasını salladı. ''Hayır, ben hatalıydım. Korktum ve bir saniye bile teklifi düşünmedim. Teklif etmene izin bile vermedim!'' Kafasını gömdüğü Hyunjin'in göğsünden çekip gözlerinin içine baktı. ''Ama seninle evlenirim, Hyunjin. Gerçekten. Haklıydın. Ben de senden başkasını bu şekilde seveceğime inanmıyorum ve hayatımın geri kalanını seninle birlikte geçirmekten daha çok istediğim bir şey yok.''
''Her şeyi mahvettiğim için çok özür dilerim. Çok aptalım.''
Hyunjin, pişman çocuğun daha fazla konuşmasına izin vermeyerek dudaklarını birleştirdi.
Beklemediği için birkaç saniye duraklayan Jeongin ne olduğunun farkına varınca uzun zamandır hissedemediği dudaklara özlemle karşılık verdi.
Nefes nefese ayrıldıklarında ''Benim teklif etmeme izin vermemen kabaca Jeongin. Bu yüzden düğünümüzde bu sefer pembe smokin giyen sen olacaksın.'' demesiyle, Jeongin affalayarak ''Ha? Ne?'' diye bir tepki verince Hyunjin'in gülümsemesi büyüdü.
''Ne yani o kadar yeri, anıyı detayla hatırlıyorsun da Yeji ve Ryujin'in düğününde zorla pembe smokin giydirildiğim için geçtiğin 10 senelik dalgayı hatırlamıyor musun?''
Jeongin'in gözleri tekrar dolmaya başlamıştı ve ağlayacak gibi hissediyordu ama bu sefer tamamen mutluluktandı. ''Hatırlıyorum.''
''Ben de,'' dedi Jeongin'in gözünden kaçan birkaç damlayı silerken. ''Ben de hatırlıyorum.''
*
Şey evet bu final bölümüydü...
Ne deseniz haklısınız valla aylarca yazmadım zaten kısacık bölümlerin olduğu kitaba. Tekrar yazmaya başladığımda da final yaptım hemen. 😭
Ama bu kitap için hep planım buydu, 2021 yazında bitirmeyi de planlamıştım gerçi...
Her neyse... Dün bölümü attığım gibi 6 kişinin beğendiğini görünce şok oldum. Hâla okuyup kitaba destek verdiğiniz için çok çok teşekkür ederim. Bitmiş olsa da sonu sizi tatmin etmiştir umarım. Beni etmedi sonu toparlayamadım jfdshjfk
Araya nasıl sonda yine başka ship koydum ama
HA BU ARADA PEMBE SMOKİN OLAYI TAMAMEN -ZEVKSIZ- HYUNJIN PEMBE SEVMEDİĞİ İÇİN, pembe kız rengidir mavi erkek rengidir saçmalığından değil yani yanlış anlaşılmasın bu notu da ekleyeyim.
Yeni yazmaya başladığım diğer kitaplarıma bakabilirsiniz, umarım 6 ay ara vermeyeceğim onlarda. 💁🏽♀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
o yer | hyunin
FanfictionJeongin, sevgilisi hafızasını kaybedince onu tüm güzel anılarının yaşandığı yerlere götürür. • Kısa bölümler (Baya kısa. Ciddili kısa.)