Ne desem ki şimdi? Ben Güşta. Acıdan gözünü bile açamayan kız.Kalbi acıyla savrulmuş biri.Yıllardır sevdiğim biri vardı ama o başkasını severken beni görebilme ihtimali yoktu sanırım.Sevilmek istiyordum.Azıcık sevgi istemek çok mu aşırıydı? Bilemiyordum.Ailemden ayrı,üniversite okuduğum bu şehirde boğuluyordum artık.Hiç arkadaşım yoktu.Kimseye anlatamadıklarım göğsümü yarıp göğe ulaşıyordu.Erdem,her gördüğümde gördüğüm gözleriyle yanıp kavrulduğum adam.Neden ki? Bir parça sevgi neden çok görülür insana? Hayallerime tutunup yaşamaya çalışacaktım.Herkesin hayatta yaptığı buydu.Çocukken ne güzeldi dünya.Acı yok ve gözyaşı yok.Canın tek düştüğünde acıyor ayrıca gerçekleri bilmeden yaşıyorsun işte.Rengarenk umutlardan çıktığım yolumda artık yapayalnızdım.Yeni hayat yeni çevre.Sanki çok önemli gibiydi.İnsanları anlamıyordum.Her şeyi çok fazla büyütmeye yeminli gibiydiler. Canım yanarken gülmeyi beceremezdim. Ateş sevdiğim adamdı ve bunu ben seçmemiştim.Acıyla oflayarak ağlamaya başladım.Göz yaşları kalbime doğru akıyordu.Bu gözlerim neden hep acılara tanık olmuştu? Yatakta uzanırken yorganımı biraz daha üstüme çekip öylece düşüncelere esir hale gelmiştim.Düşüncelerime gem vuramadığım gibi zihnimin meşgul olmasını engelleyemiyordum.Yorgundum.Ruhen ölüden farksız fiziksel olarak üstünden tır geçmiş misali.Kendime gelmek adına banyoya gidip duş almalıydım.İsteksizce yerimden kalkıp ılık suyu açtım.Vücudumun gevşemesini umuyordum.Su iyi gelirdi belkide.Tam banyodan çıkarken ayağım kaydı ama tüm dünya kaydı zannetmiştim.Son hatırladığım yere düştüğümdü.Yalnız yaşıyordum.Beni kesseler kimsenin ruhu duymaz;yapayalnız ölüp giderdim şu koca şehirde.Yerden acı içinde kalktığımda dizlerim yara olmuştu.Üstümü giyinip yatağa oturdum.Çekmecedeki yara bantlarını dizlerime yapıştırdıktan sonra karnımı dooyurmatı istiyordum.Makarna yerken iş bulmam gerektiğini anımsadım.Ailemin gönderdiği para sonsuza dek yetmezdi.Yemek bitince anahtarımla telefonumu alarak iş aramaya koyuldum.Eczacılık okumuş biri olarak eczanede iş bulabilirdim bence.Saatlerin sonunda evime yakın yerde eczane bulmuştum.Para sorunu bitmiş sayılabilirdi.Akşam eve dönerken abur cubur alıp dizi izlemek vardı aklımda.Öğlene doğru ilaç soruyorlardı ve de kim olduğuna dikkat etmemiştim.Lakin karşımdaki Ateş'ten başkası değildi ki! Aman Yarabbi! Sakin kalmaya çalışarak sorduğu ilaçları verip önüme döndüm.Liseyi beraber okumuştum.Aynı sınıfta.Üniversiteyi de.Hatırlamazdı böyle ona göre önemsiz gelen detayları.Umurunda olmak epey imkansızdı anlayacağınız.İş çıkışı markete uğrayıp abur cuburları alarak eve dönerken aniden önümde durmuştu.Neler oluyordu şu an?
-Her yerde karşımdasın.Hayırdır?
-Olamaz mı? Yol senin tapulu malın değil ya?
Daha fazla saçmalamasına dayanamayacaktım cidden.Umursamazca evime yürüdüm.Bilgisayarımdan dizi açıp izlerken kapı kırılacakmışçasına yumruklanıyordu.Oflayarak kapıyı açtım.
-Ne var?
-Sinir ettin beni kızım.Meselem bitmedi senle.Karşıma çıkmazsan yararına olur.Aynı binada yaşıyoruz.Yani seninle istediğim gibi uğraşırım küçük velet.
Sinir bozucu ,alaycı o gülüş dudaklarına dikilmiş gibiydi.Akıllısı bulmazdı zaten.Nerede deli varsa ruh hastası varsa kader önüme getirmişti.Kapıyı sertçe kapatıp tekrar dizime odaklandım.Abur cuburların birazını yiyip kalanını sakladıktan sonra yatağa girip uyku ilacını aldım bünyeme.Uyandığımda kahvaltının ardından işe gidiyordum.Yarın hafta sonuydu fakat şimdi çalışmak zorundaydım.Ateş sinir hücrelerimi ateşe vermişti resmen.Canı sıkıldıkça saracağı kuklası nasılsa ellerinin arasındaydı artık.İnsanları anlamakta sıfır sayılırdım.Anlamaya çalışmak cidden zordu.İçimdeki dinmeyen boşluk tenimi kasıp kavururken kan revan içindeydim sanki.Her şey zor olmak zorunda olmasaydı olmuyor muydu? Akşam geldiğimde uyumaktan başka çarem de yoktu açıkçası.Televizyonda doğru düzgün program bulamıyordun.Saçma sapan şeyleri izleyerek gözlerime işkence etmek istemezdim.Kitaplığımdaki kitapları okumak olabilirdi mesela.Boş oturdukça sıkılan biriydim.Mutlaka bir şeylerle meşgul olmak gerekiyordu hayatımda.Ailemi özlüyordum.Üniversite okumak için evden ayrılalı epey uzun zaman olmuş:okul bitince görmeye hiç gitme şansım olmamıştı.Hep engeller çıkıyordu.Sinirim bozuluyordu olanlara.Hayat canı nereye isterse oraya sürükler insanı.Sürükleniyordum hayatın kıyılarında.Dur diyecek mecalim yoktu doğrusu.Eve geldiğimde hava serindi buna bağlı olarak hava almak istemiştim.Kafam boş olsaydı yaşanacakların seyri öyle çok değişirdi ki anlatamam.Yine karşımda durup boş gözleriyle ruhsuz bakışlarının düğümlerini haralerime dikmişti.Ulaşılması imkansız bu adam kalbime ulaşmayı başarmıştı ama.Burukça gülümseyerek amacını anlamaya çalışıyordum.Sessizce yanıma gelip susmayı sürdürdü.Pekala,susmak istiyorsa susardık.Sevdiğin insana uzak durmak en zoruymuş bazen.Mecnuriyetten uzak duruyordum.Sevdiğimi anlarsa utançtan ölürdüm.Aniden elini kalbime koyarak sordu:
-Kalbin neden böyle hızlı atıyor?
Sustum.Lal oldu da dilim sebebi sensin senin aşkın diyemedim.Ben o an ölmeyi diledim.Olmadı yaşamayı sürdüyordum hala.Bilmem diye mırıldanabilmiştim sadece.Acaba birini seviyor muydu? Mutlu muydular? Ah bunları düşünmek istemiyordum.Düşüncesi bile derin uçurumlardan atlamış hissi veriyordu bana.Yan yanayken sana hiçbir şey hissetmeyen insana koşar adımlarla gelmek ne zor şeydi.Boğazımdaki yumru yutkunmama engel oluyordu.Üzgünüm.Üzgünüm çünkü sana bakmak ölümün vücut bulmuş halini bulmuşum gibi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKYANUSLAR SEN
DragosteBen boğuluyordum. Çığlıklarım duyulmuyordu . Duvarlar üstüme üstüme gelirken, ölmeyi denedim. Sonra bir el uzandı bana. Hayatım değişti. Bende bu kalbim onunla dursun istedim.