十二

229 29 2
                                    

Hyunjin, Seungmin'in tabiriyle büyüannesinin kendi tabiriyle bir malikanenin önünde indikten sonra sadece içten içe 'Aman Tanrım' diyebiliyordu.

"S-seungmin burası ne böyle?"

"Ev. Büyükannemin güzel evi."

"Sizin ev bu kadar büyük mü?"

"Ahh hayır. Bizim evimiz bu evin büyük ihtimalle iki katı falan. Annem olmasa seni eve atardım.

Hyunjin "Yah şerefsiz yürü, yemek soğuyacak." deyip Seungmin'in  poposuna bir tekme attı.

Kapı açıldığında Hyunjin "Merhaba efendim." diyerek saygısını belli ediyordu.

Seungmin ise "Ben geldim büyükanne." deyip neredeyse kadını boğuyordu.

"Dur oğlum, burada bir misafirimiz var. Hoşgeldin Hyunjin."

"Ah adımı biliyorsunuz. Hoşbuldum adınız nedir efendim?"

"Adım Jane. Ben İngiltere vatandaşıyım ama Kore'liyim. Ama sen bana büyükanne de, olur mu?"

"Peki büyükanne."

"Hadi yemeğe geçelim."

---

Yemekten sonra Seungmin nirlikte sohbet eden büyükannesi ve Hyunjin'i kıskanıyordu ve nereyse kriz geçirecekti o boyuta ulaşmıştı.

Hyunjin'e kötü bakışlarını gönderip büyükannesine dik dik bakıyordu. Çünkü onunla değil sadece kendi aralarında konuşuyordu.

"Büyükanne!" Seungmin'in bağırmasıyla gelen hizmetçi bile elindeki ilaç kutusunu düşürmüştü.

Büyükannesi ilaçlarını içtikten sonra Seungmin imalı konuşmalarına başladı. "Ya büyükanne siz ne de güzel anlaştınız öyle, sanki ben yokmuşum gibi..." Hyunjin ise kıkırdıyordu.

Seungmin tekrar öldürücü bakışlarını Hyunjin'e yöneltti ve büyükannesi kahkaha attı.

"Peki büyükanne ben uyumaya gidiyorum. Hyunjin sende gelirsin heralde yani böyle sabaha kadar konuşacakmışsınız gibi ama neyse." Lafını da onlara yönlendirdikten sonra Seungmin merdivenlere yöneldi.

Büyükannesi ona "Seungmin, neden Hyunjin'i bekleyeceksin ki? O ayrı bir odada uyuyacak." dedi.

"Ahh ama büyükanne ona kıyafet vereceğim.~" Seungmin tatlılığın sınırlarını zorluyordu ve Hyunjin çoktan sırıtıp dudakları ısırmıştı bile.

Derken Hyunjin atak yaptı. "Seungmin, benim için endişelenme, çantamda zaten kıyafetlerim var."

Seungmin daha fazla dayanamadı ve Hyunjin'i kolundan tutup kaldırdı. "Büyükanne kusura bakma ona ihtiyacım var ayrıca ben biliyorum Hyunjin'in çok uykusu geldi. İyi geceler büyükanne." Koşarak onu merdivenlerden çıkardı.

"Ne için bana ihtiyacın var?" Hyunjin, imalı imalı gülüyordu. Hayır daha çok p*ç smile atıyordu.

"Bu gece çok yağmur yağdı ya şimşek çakarsa ben...çok korkarım. Bence benimle uyuyup beni yatıştırmak istersin. Yani sana ihtiyacım var...Hmm?" Seungmin kesinlikle mükemmel bir oyuncuydu.

"Olur." Seungmin olabildiğince şaşkınlığını gizlerken ona "Hadi git çantanı getir. Üstümüzü değiştirip artık uyuyalım." dedi.

"Olmaz..." Seungmin şoka uğramıştı. "...ilk önce sen üzerini değiştir. Her isteğin bir bedeli vardır."

"Beni mi izleyeceksin?" Hyunjin çok normalmiş gibi kafasını salladı. "Hyunjin akşam akşam başıma iş açma. Bu mükemmel vücudumu gören kim ayakta sağlam durabilir? Ayrıca yakında hastane yok!"

"Sen çıkar sonrasına ben karar veririm." Seungmin'in yutkunup dediğini yapmaktan başka çaresi yoktu, ne de olsa Hyunjin haklı her isteğin bir bedeli var ve o bu gece Hyunjin ile uyumayı gerçekten çok istiyordu.

Seungmin üzerini değiştirdikten sonra Hyunjin'e döndü, normal görünüyordu.

Seungmin "Hâlâ yaşıyorsun hadi git çantanı getir." dedi.

Hyunjin gelip üzerini değiştirirken Seungmin yatakta uyumaya çalışıyordu. Arkadan bir ses gelince Hyunjin arkasını döndü. Seungmin battaniyeyi kafasının üstüne kadar çekmişti.

Hyunjin ise onun yanın gidip örtüyü kaldırdı, Seungmin gözlerini açtığında karşısında üstten çıplak bir Hyunjin gördü.

"Merak etme benim kadar kaslı veya karizmatik olamasanda Minnie, sanırım benden çok daha kusursuzsun." Seungmin, Hyunjin'in boynuna sarılmıştı.

"Her zaman bu kadar motive edici konuşma yakında şımaracağım. Git üzerini giyin." Tabiki Seungmin aslında bunları söylemek için değil sadece Hyunjin'in bembeyaz ve pürüssüz tenine dokunmak için ona sarıldı.

SCENT CODE: CHANEL | HYUNMINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin