Sizi çok şaşırtacak bir bölüm geliyor,,,
Keyifli okumalar :33***
"Seninki niye daha güzel görünüyor?"
"Bilmem. Öyle mi görünüyor?"
"Keşke ondan sipariş etseydim ben de. Of sinir oluyorum hee, ne sipariş verirsem vereyim karşımdakinin yediği daha lezzetli görünüyor. Neden böyle acaba? Aç gözlüyüm, ondan mı ki?"
"İstersen tabakları değişebiliriz."
"O zaman da benim tabağım daha leziz görünür. Çözüm değil."
"Hmm, ne yapsak?"
Bu benim Jongin safı, yeryüzünde gelmiş geçmiş en salak dert sayılacak derdimi 'kardeş ne dertler var be' minvalinde sözlerle küçümsemek yerine, oturup ciddi ciddi düşününce, fırsat budur deyip bir çakallık düşünüyorum hemen. "Birlikte yiyelim. Hem iki farklı çeşit yemiş hem de tek çeşit parası ödemiş oluruz. Nasıl ama?"
"Olur, nasıl istersen." diyerek teklifi kabul ediyor. Ardından köri soslu makarna tabağını hafifçe bana doğru ilerletip masaya yaklaşıyor iyice. Onunla aynı şekilde ben de kremalı mantar soslu makarnamı bir tık ileri kaydırdım. Şimdi bir o benden, bir ben ondan yiyordum. Benim tabağıma uzandığı vakit hareket etmeden onu bekliyordum ki rahatça alıp yiyebilsin. Aynı şeyi onun da benim için yaptığını fark edince içimde bir şey aşırı duygu yoğunluğundan dolayı cız ediverdi. Tam o an, o mini minnacık an, bütün kırıklarım iyileşiverdi; eski sevgilime olan küskünlüğümü unuttum; inadımı bu minicik jeste bağışladım.
Peki, hepsi bahane. Burada oturmuş daha çok makarna yemenin derdinde değilim elbette. Jongin ile her şeyimi paylaşmak, onun her şeyine ortak olmak gibi şımarıkça ve çocukça arzularımın önüne geçemiyordum. Ayrıldığımız günden beri tek bir gün mutlu olmamıştım. Ağlayıp sızlanarak değilse de adını anmadan gün geçirmedim. Ayrıldığımız vakit, i̇ç huzurumu Jongin'in varlığı ile birlikte yitirmiştim, onu bulduğumda ise şimdi yeniden buluyordum. Eski şen şakrak, muzip hallerim gelip yakama yapışıveriyor, ağzımın ayarı kaçıyor, lüzumlu lüzumsuz konuşmak ve durduk yere nazlanmak istiyorum. Şurada birkaç saniye daha onunla olmak için neler vermem. Bunu biliyor mu acaba? Bilse neler yapar? Ya o? O da benim gibi mi hissediyor?
"Staj nasıl gidiyor?" makarnaya doladığım çatalımı ağzıma sokup lokmamı ağır ağır çiğnemeye başladım. Jongin içeceğinden bir yudum alıp gülümsedi. "Fena değil. Dojun amca bana işleri ve işleyişi öğretiyor. Babamın ortağı ve aynı zamanda en yakın arkadaşı oluyor kendisi. Diğer çalışanlarla ilişkilerim de iyi. Şimdilik sorun yok."
"Sevindim. Ama şaşırmadım. Senin için bir şeyleri başarmak hep kolay oldu. Şanslı hergele."
"Sen hariç." deyince ikimiz de susup birbirimize baktık. Hata ettiğini düşünüp - böyle düşündüğüne eminim çünkü - bakışlarını kaçırdı. "Dilimin ayarı yok, değil mi?" Oysa alınmamıştım.
Kurnaz bir gülüşle "Haklısın." dedim. "Zor olduğumu ben de biliyorum. Ama imkansız değilim canım."
"Benimle flört ediyorsun Kyungsoo."
"Hayret, nasıl da fark ettin öyle(!)"
"Tatilin nasıl geçiyor? Ev rahat mı?" konuyu ustaca bir manevra ile değiştirince dikkatim dağıldı. Büyüklerin ilgisini görünce şımaran çocuklar gibi anında gevezeliğim tuttu. Ona evde bütün gün ne yaptığımı bütün o sıkıcı detayları ile anlatmaya koyuldum. Ne var ki Jongin sıkılmış gibi durmuyordu hiç.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abimin Kankası; Benim Baş Düşmanım 2
FanfictionAbimin Kankası; Benim Baş Düşmanım fikinin devam fikidir.