17.Bölüm

13.8K 447 56
                                    

Asiye Aras

Kafamı arabayı süren Demir'e çevirdim. Düşünceli gözüküyordu. Nişanlandığımızdan beri garip davranıyordu. Bu durum kötü değildi ama garipti işte. Hoşuma gittiği zamanlar oluyordu ama bu çok yanlıştı. Yani onun bana yakınlaşması hoşuma gidemezdi. Bir bir anlaşma yaptık sonuçta

Öff yine saçmalıyorum. Sadece ilgisi hoşuma gitti. Başka bir şey yok. Yani umarım. Konu açmak için tekrar ona döndüğümde kısa bir süreliğine göz göze geldik. "Bakıyorum da hasretime dayanamıyorsun." diye laf attım. Yüzüne her zaman ki çapkın gülümsemesini yerleştirip "Aşkından ölüyorum. Geceleri seni düşünmekten uyuyamıyorum nişanlıcığım." hitap şekline gülerken çoktan kahvaltı yapmak için bir kafeye gelmiştik bile.

Kafenin otoparkına arabayı park edip arabadan indik. Her zamanki gibi el ele tutuşup kafeye girdik. Kapıda bizi karşılayan kız Demir'e bakarak"Hoşgeldiniz efendim. Sizi  şöyle alabiliriz. "dedi. Kız Demir'e öyle bir bakıyor ki utanmasa ağzının içine girecek. Kendimi tutup bir şey söylemedim. Kızın gösterdiği masaya doğru ilerlerken Demir'in tuttuğum elini saçıma doğru götürdüm. Amaç ellerimizi ve aynı zamanda yüzüklerimizi göstermek.

Karşılıklı oturduğumuzda aynı kız masaya yaklaştı. Menü bırakacaktı ki onu durdurdum. "Menüye gerek yok. 2 kişilik serpme kahvaltı." dedim. Kız yine Demir'e dönüp "Ne içersiniz?"diye sordu. İçimden bende buradayım demek gelsede Demir kıskandığımı düşünmesin diye sustum. Kıskanmıyorum sonuçta. Sadece beni umursamaması sinirimi bozdu o kadar.

" 2 de çay lütfen. "dedi Demir. Neyse ki Demir o yosmaya yüz vermiyor. Kız kıvırtarak yürüdü ve gözden kayboldu. Kendimi tutamayıp " Kız ile baya iyi anlaştınız. İstersen ben kalkayım o gelsin. "dedim ima ile. Demir büyük bir kahkaha attı. Etrafımızdaki oturan bir kaç kişi bize baktığında kendini biraz durdurdu." Sen kıskandın mı beni? Ben mi yanlış anlıyorum yoksa? "derken gülmeye devam ediyordu.

" Be- ben seni. Saçmalama canım. Niye kıskanayım seni. Sadece beni umursamafı kız ona sinirlendim. Ayrıca sen gayet neşeli konuşuyordun kızla. Ben kalkayım istersen. "diyerek konuyu değiştirdim." Benim neşe kaynağım sensin. Başkalarına gerek yok. Ayrıca kıskanabilirsin. Sonuçta nişanlım. "dedi ve arkasına yaslandı. Ne tarafa düşüyoruz.

Aynı kız geldi ve sırıtarak" Buyrun efendim. "dedi. Kahvaltılıkları getiren kıza öldürücü bakışlarımı attım. Sen kimsin de benim nişanlıma sırıttıyorsun. Senin o sırıtan ağzını yırtarım. Bak o zaman elin nişanlısına sırıtabiliyor musun? Ay iyice sahiplendin adamı Asiye. Niye saçmalıyorum ben böyle ya.

"Başka bir isteğiniz var mı?" kahvaltıyı getirdin işte. Daha ne isteyeceğiz. Git artık yeter. "Yok. Saolun." ah Demir. Sen böyle kibar davranıyorsun ama onun şeytan planlarını bilmiyorsun. Kesin sana yakın davranacak, kasaya giderken numarasını cebine koyacak sonra sen kim bu diye arayacaksın. Öyle sohbet etmeye başlayacaksınız. Sonra sen ona aşık olacaksın ve evlenip 5 çocuk yapacaksınız. Bende öylece ortada kalacağım. Tamam bu senaryoyu nasıl yazdığımı bilmiyorum. Sizde sorgulamayın.

"Bir ihtiyacınız olursa hemen burdayım. Çağırabilirsiniz."
Ama benim bu duruma acil el koymam lazım. Yoksa gül gibi adam elden gidecek. Sanki benim elimde de konuşuyorum öyle. "Yok tatlım (!) sen artık git başka masalar ile ilgilen. Geldiğimizden beri bir baş başa bırakmadın." dediğimde utanmış suratı ile uzaklaştı. Sonunda kurtulduğumzda önümdeki yemeklere gömüldüm.

***

Nikah tarihi almak için bütün gerekli belgeleri almıştık ama bir sağlık raporumuz kalmıştı. Ama bir sorun var ki ben iğneden korkarım. Bu yüzden ne zaman hasta olsam hastaneye gitmemek için anneme yalvarırdım. Şuan hastanenin önündeydik. Ama bunu Demir'e söylersem benimle dalga geçer. Yapacak bir şey yok. Belki bir yolunu bulur.

"Demir sana bir şey söylemem lazım." dediğimde adımlarını yavaşlattı ve kafasını bana çevirdi. "Sağlık raporu olmadan evlenemez miyiz?" dedim ona sevimli bakışlar atarken. "Sağlık raporu lazım dediler ya. Niye sordun ki?" dedi. "Bak söyleyeceğim ama dalga geçmek yok." dediğimde merakla söyleceğim şeyi bekliyordu. "Ben iğneden korkuyorum." bir nefeste söylediiğim şeyde ilk başta şaşırdı. Sonra yine kafedeki gibi gür bir kahkaha attı.

Şöyle gülmesene be adam. Herkes gülüşüne bakıyor. "Bizim deli civciv küçücük bir iğneden korkuyır he."o  gülmeye devam ederken koluna yumruk attım. Tamam çok başarılı olamadım ama denedim sonuçta.

Gülmesini nihayet durdurduğunda kendini toparladı ve" Merak etme ben yanındayım. "dedi. Onun güven veren bakışlarına inanıp kafamı salladım ve hastaneden içeri girdik.

Girişteki görevliye kısa bir bilgi verdiğimizde bizi bir odaya yerleştirdi ve kısa süre sonra hemşire geldi." Evet, ilk önce hanginize kan alınacak? "diye sorduğunda hemen elimle onu gösterdim. Demir gülüp koltuğa oturduğunda hemşire gerekli şeyleri hazırlayıp Demir'in yanına yaklaştı. İğneyi koluna geçirdiğinde hızlıca gözlerimi yumdum. O nasıl tepki vermeden durabiliyordu.

Hemşirenin onunla işi bittiğinde Demir ayağı kalktı. Korkak adımlarla onun kalktığı yere oturduğumda yüzümü Demir'e çevirdim. Bana yaklaştı ve sarıldı. Kafam onun karına geldiği için etrafı göremiyordum. Konumda iğnenin o soğuk demirini hissettiğimde nefesimi tuttum. Demir sakin olmam için saçlarımı okşuyordu. "Geçmiş olsun. Hemen kalkmayın başınız dönebilir." dedi ve odadan çıktı. Ne yani bu kadar mıydı?

"Korkacak bir şey yokmuş değil mi?" Demir'in sorusunu yanıtsız bıraktım
Çünkü yerim şuan gayet rahattı.

***

Belediye binasından içeri girdiğimizde belgelerimizi verip nikah günü almak için görevli kişinin odasını girdik. (Yazar burada adını bilmediğini belli etmemeye çalışıyor saksmsjsojdugwj)

"Belgeleriniz tamam, istediğimiz bir tarih var mı?" diye sordu görevli. "En erken tarih ne zaman?" diye sordu Demir. "2 gün sonra çarşamba günü müsait." dedi adam. "Önümüzdeki cumartesi ya da pazar uygun bir saat yok mu?"diye sorduğumda adam" Maalesef bu hafta tek boş gün çarşamba. "dedi. Demir bana dönerek" Ha haftasonu ha çarşamba. Ne fark eder ki?"diye sordu. Onu kafamla onayladım. Her türlü evlenecektik.

Adamı onayladığımızda işlemleri tamamladı. Birlikte binadan çıktık. Saate baktığımda 2 buçuk olduğunu gördüm." Ben bir şu Ezgi'yi arayayım. Sanmıyorum ama belki vazgeçmiştir buluşmaktan. "dedim çantamdan telefonumu çıkartıp Ezgi'yi aradım.

Bir kaç çalıştan sonra telefonumu o cırtlak sesiyle açtı."Yaa Asiyee. İnanamayacaksın ama 2 saat önce düşüp kolumu kırdım. Bizim şu buluşma iptal oldu. Ay çok ayıp oldu sanada. Düğününe de gelemeyeceğim şimdi." dedi. İçimden sevinç nidaları atarken dışımdan üzülmüş gibi yaptım. Oradan bakınca buna sevinmem zalimce gelebilir ama ben onun yüzünden kolumu kırmıştım. Adalet işte.

"Vah vah. Çok üzüldüm. Şans işte. Ben senin yerine de eğleneceğim düğünümde. Hadi sen yat dinlen." dedim ve telefonu kapattım. Merakla bana bakan Demir'e "Ezgi kolunu kırmış." dedim ve içimde tuttuğum kahkahayı saldım.

Merhabalaaar aşklarım

Nasılsınız?Ben çok iyiyim.
Çünkü yavaş yavaş düğün bölümüne yaklaşıyoruz. Belki bir sonraki bölüm belki ondan sonra...
Ama en kısa sürede düğün bölümü geliyor. Düğünde bölümüne kadar Asiye'nin biraz kafasını karıştırmak istedim. Demir zaten duygularından emin. Ama Asiye ne hissediyor?

Ayrıca Ezgi ile buluşmaları için bir şeyler yazmıştım ama pek güzel bulmadım yazdıklarımı bende hem hemen düğün bölümünü yazmak istediğim için hem de yazdıklarımı güzel bulamadığım için burayı atlıyorum.

En kısa sürede yeni bölüm gelecek. Beklemede kalın canlar. Oy atıp yorum yapmayı unutmayın. Sizlerin seviyorum. Sağlıcakla kalın 😊.

Trabzon ÖküzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin