Lara; sizin b-burada ne işiniz var? diye söze girmişti. Fakat adam lara hiç yokmuşcasına kollarıyla bir köşeye itelemiş ve içeriye girmişti.
İçeri girdiğinde y/n ile gözgöze gelmiş ve gözlerini ayırıp arkası dönük olan adama bakmaya başlamıştı.
Suga y/n'nin babasını tanıdığı için sesini duyduğu an kafasını önüne çevirmiş ve onun göremeyeceği bir pozisyona geçmişti. Bir şeyler söyleyip gitmesi tek umuduydu...
Babası vakit kaybetmeden gözlerini suga'dan ayırmış ve kızına odaklanmıştı.
Neden mi buradaydı? Elbette tek derdi paraydı...
Y/n babasını görünce sersemlemişti. Son olaylardan dolayı olsa gerek ona götüreceği para'nın zamanı geldi de geçmişti bile...
B; seni küçük yılan! Ne halt yediğini sanıyorsun sen!?
Y/n o adamın tekrardan ona dokunacağını bile bile ayağa kalkmış ve ona doğru bir adım atmıştı.
Y/n; her şeyin bir neden var. Bir k...
B; orda dur. Ben sana nedenini sormuyorum. Param nerede!
Y/n; para yok. B...
Babası y/n'nin sözünü bitirmesine zaman dahi vermeden ona doğru yaklaşmış ve sert bir tokat geçirmişti.
Suga olan biten her şeyi arkası dönük izlemeye devam ederken o adam'ın sevdiği kadına el sürmesi damlayı taşıran son nokta olmuştu.
Ayata hızlı bir şekilde kalkmış ve adamın karşısına dikilip y/n'yi arkasına almıştı.
Ne olacaksa olsun...
B; vay vay vay, kimleri görüyorum burda. Eski sevgililer* ha yoksa yeni mi demem gerekiyordu?
Y/n tokat yedikten sonra elini yanağına koymuş ve basını eğmişti. Suga önüne geçtiğinde şaşırmış olsa da tepki vermemişti.
Fakat babası'nın kurduğu cümleleri işitir işitmez vücuduna derin bir titreme geldi...
Suga adamın bu sözünden sonra
y/n'ye doğru döndü. Elleri ile başını tuttuğunu görünce kolundan tutmaya çalıştı. Fakat y/n geriye doğru bir iki adım atmış ve ondan uzaklaşmıştı.
Başına giren ağrı, nefesi'nin kesilmesi ve ayaklarının titremeye başlaması onu korkutmaya başlamıştı.
Keşfedeceği gerçekten dehşet duyacağını hissediyordu. Bu nedenle ne yanlarına yaklaşıyor ne de yaklaşmalarına izin veriyordu...
Ayakta durmaya daha fazla takati kalmayacağını hissettiğinde yan tarafında bulunan koltuğa yavaşça oturmuş ve başını ovmaya başlamıştı.
Suga adams doğru dönmüştü.
Suga; bunu neden yapıyorsun?
B; neden mi? Neyi yapıyor muşum? Gerçekleri bilmek onunda hakkı öyle değil mi ? Mesela ann...
Suga; bunu sakın yapma!
B; neden annesinin öldüğünü bilmek onunda hakkı... bunu ondan saklayamazsın.
Y/n şoktan şoka girmeye devam ederken annesinin öldüğünü öğrenmesi...
Y/n; b-bu n-nasıl o-olur...
Konuşmaya çalışsa bile kurduğu 3 kelime sonrası gözleri kararmaya başlamış ve yavaşça yastığa yığılmıştı...
Suga y/n'nin öylece koltuğa yığıldığını görünce kalbinde kocaman bir boşluk hissetmiş gibiydi. Gerçekten onu bırakıp gidiyor muydu, buna izin vermeyecekti vermezdi...
Önünde gözlerini ona dikmiş olan adama yaklaşmış ve suratına en sert şekilde bir yumruk geçirmişti.
Adam sarsılıp yere düştükten sonra suga y/n'nin yanına çökmüş ve lara'ya bağırmaya başlamıştı.
Lara olduğu yerde olan biten her şeyi sindirmeye zaman bulamadan suga'nın ağzından çıkan cümleler kendine gelmesini sağlamıştı.
Suga; çabuk ambulansı ara!! Çabuk!!
Lara alelacele telefonunu aramaya başlamıştı. Kendi telefonunu ararken masa da y/n'nin telefonunu bulmuş ve eline alıp ambulansı aramıştı.
Adresi verdikten sonra telefonu kapatmış ve y/n'nin yanına gitmişti.
Lara; o-ona bir şey o-olmayacak değil m-mi?
Gözlerinden süzülen yaşlara aldırış etmeden soru sormaya devam etmişti. Şuan da duymak istediği tek şey onum iyi olduğunu duymaktı...
Suga lara'ya cevap vermemişti. Sevdiği kadın'ın başını elleri ile okşamaya başlamıştı.
Ritimsiz, göğsümü delecek gibi atmaya devam eden kalbim nefes alış verişimi zorlaştırmaya başlamıştı. Onu kaybetme korkusu tüylerimin ürpermesine neden olmuştu.
Aktığı'nın arkına bile varmadığım göz yaşlarımı elimin tersiyle silmiş ve başımı göğsüne dayayıp kalp atışları'nın sesini dinlemeye başlamıştım...
Suga kafasını koymuş ve öylece ambulansın gelmesini beklemişti.
Bir sorun vardı,
Suga; o-onun k-kalbi neden a-atmıyor...
