Mm:Pansy
Dokunulmasa da, görülmese de kalpte değer verilir bazısına nedensiz...
(Cemal Süreya)Betty'den
Yaklaşık 2 haftadır Londra'daydım. Jughead eminim ki beni merak etmiştir ama ben burada kendimi daha iyi hissediyorum. Babamın mezarına gelmiştim. Babam bir trafik kazasında ölmüştü. Onun ölümünü kabullenememiştim hala.Beni çok severdi her şeyden herkesten çok...Bana çiçeğim diye seslenirdi hep. Her zaman çiçek koktuğumu söylerdi. Şimdiyse son birkaç ayımı yaşıyordum babamın yanına gitmeye hazırlanıyordum... Londrada bir kaç arkadaşım vardı eski evimin önünden geçtim ilk olarak, daha sonra onlardan bir tanesinin evi hemen eski evimin karşısındaydı. O sırada gördüğüm bahçedeki salıncakla geçmişime dönmem bir oldu...
Flashback:
Küçük Betty gecenin bir saati salıncakta sallanıyordu. Havanın soğuk olmasına aldırış etmiyordu daha 4 yaşındaydı. Yaşadıkları ona ağır gelmiş olmalıydı ki gözlerinden yaş eksik olmuyordu. Taşınmak istemiyordu. Babası Alex (RİVERDALE'den TAMAMEN BAĞIMSIZIM GENÇLER) yavaş adımlarla kızına yaklaştı.
-Neden bu saatte burdasın çiçeğim
Çünkü babacığım ben taşınmak istemiyoyum
-Ama çiçeğim zorundayız annenin işi biliyorsun
Ya oyayı sevmezsem
-Ama seviceksin çiçeğim biliyorum sonuçta önemli olan hep birlikte olmamız değil mi
Ama baba Jack, Andrew ve Pansy olmıycak
-Yeni arkadaşlar edinirsin çiçeğim
Ya orda beni sevmeyzlerse
-Bana bak meleğim sen çok güzel ve çok iyi bir kızsın seni sevmeyen kendi kaybeder tamam mı??
Tamam babacımGünümüz:
Bunları hatırladığımda gözümden bir yaş süzüldü. Şimdi o salıncakta kimse yoktu. Salıncağa oturdum ve ağlamaya başladım keşke babam burda olsaydı... Keşke o değil de ben ölseydim o kazada...Bu sırada bir ses duydum bir kız sesi:
-Hadi ama Pans sana diyorum çok eğlenceli olucak
Hayır ben bunda yokum Angel
-Ama çok eğlenicez Pansy
Of tamam sen içeri gir bu konuyu sonra konuşucaz
(Pansy'i dikkatle süzdüm çok güzelleşmişti eski samimi Pansy hala aynıydı ama görünüşü evrime kafa atmıştı resmen)
-Merhaba, dedi
Selam,dedim
-Seni birine benzetiyorum
Kime??
-Betty sen misin
-hıçkırık-evet
-Tanrım seni çok özledim ne var ne yok niye geldin niye ağlıyorsun güzelim
Pansy
-Efendim bir tanem
Ben kanserim
-Ne
Bütün sevdiklerimi arkamda bıraktım seni ve babamı görmek için kim bilir ne haldedirler sadece, sadece ölmeden önce sizi son bir kez görmek istedim. Gerçi babamı ölünce görücem ama
-Öyle deme çiçeğim
(Yavaşça tebessüm ettim)
Yıllardır kimse bana çiçeğim demedi biliyor musun kimseye söyletmedim
-Hala çiçek gibi kokuyorsun
Sende hala melek gibi güzelsin
-İçeri gel üşütüceksin
Hayır sanırım oraya girmem gerek dedim eski evimi işaret ederken
-Neden
Babam eğer çok üzüleceğim bir şey başına gelmişse ve ben ölmüşsem odama gir sana bir kutu bıraktım içindeki mektuplarımı oku çiçeğim demişti ve şuan çok kötüyüm-hıçkırık-
-Şşş güzelim gel beraber gidelim
TamamYazardan
Betty yavaş adımlarla evine doğru yürüdü vazonun altındaki anahtarı aldı ve kapıyı açtı korkak adımlarla önce salona baktı sonra gülümsedi burası hiç değişmemişti. Merdivenlerden çıkıp ilk sağdaki kapıdan içeri girdi, babasının odasına...Sonra babasının gösterdiği dolabın altındaki çekmeceden kutuyu çıkardı. Üstündeki tozları üfledi ve kutuyu açtı. İçinde bir kaç tane mektup vardı ilkini eline aldı açtı ve yüksek sesle okumaya başladı...Sevgili Çiçeğim,
Eğer sen bunu okuyorsan benim bedenim çok uzaklardadır. Ama sana verdiğim sözü tutucam ruhum hep seninle çiçeğim. Girişi böyle yapmak istemezdim çünkü eğer kendini kötü hissedersen okuyacağını biliyordum şimdi elindeki zarfın içinde bir kaç tane fotoğraf var çocukluğuna ait bakarken gülümsedin görüyorum çiçeğim. Sana bir anımızı anlatıcam şimdi ilk doğduğun zamanı...Senin doğumun biraz zorlu geçti çiçeğim annen öyle hemen uyanmadı ama buna değmişti ilk doğduğunda seni annenin kucağına verdiklerinde annen seni okşarken ben arka tarafa gidip ağlamaya başladım. Bir melekten farkın yoktu çiçeğim. Hayatımda bir kere senin ağlamana sevindim; doğduğun zaman...Seni kucağıma verdiklerinde aklıma ilk gelen şey çiçek koktuğundu. Bana küçükken hep adım neden Elizabeth derdin çünkü çiçeğim benim bir ikizim vardı annemin karnında ölmüş ölmeseydi adını Elizabeth koycaklarmış. Onu ilk sardıkları battaniyeyi hala saklarım ne zaman onu koklasam kokunuzun aynı olduğuna yemin edebilirim. Başka şeylerde anlatmak isterdim güzel kızım ama sen şuan zorla elimden tutup parka götürmeye çalışıyorsun ben seni parka götüriyim görüşürüz minik çiçeğim...
Sevgilerle,
Seni çoook seven biricik baban...Çok duygusal ve uzun bir bölüm oldu farkındayım ben ağlamaya gidiyorum görüşürüz...Seviyorum sizi❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You And My Love
FanfictionHani hep bir klasik vardır ya bir kız mahalleye yeni taşınır ve kimse onu tanımaz bir süre dışlanır daha sonra belki de sadece mahalleyi değil bütün hayatını sevebileceğini öğrenir. Benim hikayemde tam olarak böyle başlıyor çok sevdiğim evim Londra...