Bölüm I

44 3 5
                                    

KÖR

BÖLÜM I

09.11.20

Elimdeki belleğe tekrar baktım. Kimden geldiğine dair en ufak bir fikrim yoktu. Gözlerim tekrar geldiği kutu ve içinden çıkan köpüklere gitti. Neden biri koskoca bir kutunun içinde sadece ufacık bir bellek gönderirdi ki? Kutunun üzerinde ne bir isim ne de bir adres vardı. Bellek bir yerden tanıdık geliyordu. Tabii bu belleklerden birçok insan kullanıyordur ama üzerindeki mavi post itten gülen yüz... Asıl tanıdık gelen o idi.

Bütün anılarımın üzerinden geçmek istedim. Üzerinden geçip nereden tanıdık geldiğini bulmak. Bir yanım dizüstü bilgisayarıma takıp tüm bu düşüncelere bir cevap bulmamı söylüyordu. Tüm kişisel bilgilerimin bulunduğu bir bilgisayara, nereden ve kimden geldiğini bilmediğim şüpheli bir şeyi nasıl takabilirdim ki? İçinden her şey çıkabilirdi... Bana veya bir başkasına ait uygunsuz fotoğraf-lar olabilirdi ya da virüs ve benzeri tehlikeli bir şeyde çıkabilirdi. En iyi ihtimal yayınevinde yayınlamam için gönderilmiş bir yazarın heyecan katmak için kuruduğu bir oyundu.

Patlamak üzere olan beynimi bu düşüncelerden uzaklaştırmak istedim. Derin bir nefes alıp gözlerimi yumdum. Psikiyatristimin önerdiği gibi ondan geriye saymak istedim...

On...

"Ne yapacağım şimdi, belgeler bellekteydi..."

Dokuz...

"Hayır, şeyi çok merak ediyorum, belleği camdan düşürmeyi nasıl becerdin?"

Sekiz...

"Çok ilginç bir hikâye aslında..." dedi. Kendimi tutamayıp gülümsedim.

Yedi...

"Ama hiç anlatasım yok. Belgeleri bilgisayara kaydetmedin mi?"

Altı...

"evet, kaydettim." dedim gülümsesem bile sinirim geçmemişti.

Beş...

"ee, neden olay çıkarıyorsun zaman?" dedi her zaman ki umursamazlığıyla.

Dört...

"ben mi olay çıkarıyorum? Her seferinde her şeyi mahveden sensin?" dedim çenemi sıkılaştırarak.

Üç...

"Her şeyi fazla abartıyorsun." Yine gözlerini devirdi. Her seferinde buna gıcık olduğum için bilerek yapıyordu...

İki...

Masanın üstündeki başka bir belleği alıp bana fırlattı. "Al kullan işte bunu."

Bir...

Belleğe baktım. "Şu şeyleri her yana yapıştırmaktan bir bıkmadın." Neredeyse sökülmüş olan mavi post itten yüze baktım...

Sıfır...

Belleği cebime attım. "Her neyse Mel, gitmem gerek. Kendini affettirdin, sayılır." ayağa kalkıp yanağına ufak bir öpücük bıraktım.

Gözlerimi açtığımda bir an her şeyi unuttum. Sadece az önce zihnimi ziyaret eden anılarım ve nefes alamaya çalışan ben kaldık dünyada. Ne kulağım bir şey duydu ne bedenim hareket edebildi. Gözlerimi duvara dikip sadece o anı tekrar tekrar yaşadım.

Ne kadar zaman o şekilde kaldığımı hatırlamazken sonunda bedenim serbest kaldı. Kulağımı kapının zili tırmalarken belleği daha sıkı tuttum. Bilgisayara takmak için ayağa kalktığımda kapının zili sustu ve Mete'nin sesi geldi kulağıma "Asya iyi misin? Asya?!" Zili çalmak yerine yumruklamaya başladı. İlk başta kapıyı açmak istemesem de belleğe tekrar baktım ve bunu tek başıma yapamayacağımı fark ettim, gidip kapıyı açtım. Mete'nin her santiminden ne kadar endişelendiği belli olan yüzünü görür görmez varlığından bile haberdar olmadığım ağlamam şiddetlendi ve tek yapabildiğim ona sıkıca sarılmaktı. Sanki bunu bekliyormuş gibi o da bana sımsıkı sarıldı.

***

Sonunda ağlamamı dindirdiğimde avcumda sıkı sıkı tuttuğum belleği uzattım. "Bu..." her sarf edeceğim kelime boğazıma bir kesik atarken zorla konuşmaya devam ettim. "Melisa'dan gelmiş." Cümlemi tamamladığımda büyük bir telaşla belleği elimden aldı. "İçinde..." yutkundu, sesi titremişti. "Ne varmış?" Başımı bilmiyorum anlamında salladım. "Birinin dalga geçmediğinden emin misin? Yani sonuçta Melisa..." cümlesini tamamlayamadı.

Yavaşça belleğe geri uzanıp aldım. Üzerindeki mavi Kâğıdı gösterip gülümsedim. "Bu ona ait. Biri odasına girip bunu çalmış olamaz ya?" dedim. Bana hak vererek başını salladı. Kutunun yanına ilerledi "İçinde başka bir şey var mıydı?" Başımı hayır anlamında salladım ve köpükleri işaret ettim. "Sadece bunlar." Çömelip köpükleri inceledi. Gözüm bilgisayarı aradı. Komidinin üstünde duruyordu. Almak için ayağa kalktım. Mete kalktığımı görünce ilgisini köpüklerden çekip bana verdi ve o da ayağa kalktı. "İçine bakacak mısın, cidden?"

İki adımla yanıma geldi. "Yani içinden ne çıkacağı hala belirsiz. Kaldırabilir misin?" Belleğe bakıp derin bir nefes aldım. Yine düzinelerce düşünce beynimi ele geçirirken "Daha fazla düşünmek istemiyorum." Bilgisayarın kapağını kaldırıp belleği taktım. Bir klasör ve birkaç resim vardı. Resimlere kısa bir göz gezdirdim. Başlarda sadece kendi resimleri fakat sonlara doğru farklı birkaç kişiyle ve grupla çekilmiş resimler vardı. Dikkatimi en çok Mert ile olan fotoğraflar çekti. Sonra aklıma o an geldi.

05.04.20

Etrafıma baktım, liseden beri görmediğim birçok kişi buradaydı. Şaşırmadığımı söyleyemem. Melisa asla sevilen biri olmamıştı. Belki de ölümün sırrı buydu. Ama ne kadar anlaşamazsan da her insanın hayatta bir değeri var ve gittiğinde kalbinde sadece bir boşluk bırakıyor. Tüm o kavgalar, tartışmalar, küslükler manasız geliyor. Şimdi daha iyi anlıyorum galiba, yoksa bu kadar insanın ya da benim işim neydi burada?

Melisa benim sadece arkadaşım değildi, o benim kardeşimdi. Neden sokmuştuk ki aramıza bu soğukluğu? Neden küsmüştük ki? Neden beslenmişti bu kin?

Gözlerim tekrar dolarken yüzümü başka yöne çevirmek istedim. Yardımıma her zamanki gibi Murat  koştu sanarken beni kucaklayan bedene başımı gömdüm. "sorun yok ağlayabilirsin." Uzun zamandır duymadığım sesin sahibine bakmak için başımı kaldırdım. "Cenazedeyiz zaten kimse fark etmez bile." zorlukla gülümsedi. Şaşkınlığımı gizleyemeyerek geri çekildim. Çoktan akan damlaları silerken "Mert?" diyebildim. "Ne işin var burada?" Aklıma tüm lise hayatı boyunca Melisa'ya yaptıkları geldi. Sinir katsayımın yükseldiğini hissederken tüm o zorbalıklara sadece gülüp izlediğim gerçeği aklıma geldiğinde tek hissedebildiğim pişmanlıktı. Gözlerimi kaçırdım. Bir şeyler söylemeye çalıştı ama yapamadı. Kelimeleri bir araya getiremedi.

09.11.20

O günden beri hep merak etmiştim. Neden gelmişti? Ama bu fotoğraflar bazı şeyleri açıklıyordu. Aralarında dönmüş bir şeyler vardı ve bunu öğrenmeyi o an çok istedim. Klasörü açmak için üstüne bir kaç kez tıkladım fakat bir faydası olmadı. Klasör şifreliydi.

KÖRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin